Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emre Yaman

Homeros bizim zamanımızda, Amerika'da dünyaya gelseydi Faulkner olurdu.
Sayfa 170 - Yaşar KemalKitabı okudu
Reklam
Yaşamını bulan onu kaybedecektir; benim için yaşamını yitiren, onu bulacaktır.
Yaşamaya devam etmek imkansızmış gibi hissettiren bir çaresizlik...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çünkü ölüm Latin Amerika’nın bastonudur ve Latin Amerika bastonsuz yürüyemez.
Sayfa 63 - Can YayınlarıKitabı okudu
Budalanın teki olabilirim ve konunun uzmanı olmadığım kesin ama içinde yaşadığımız bu kaotik çağda, Doğu'ya göç etmenin gecenin karanlığına göç etmekten farksız olduğunu kimse inkar edemez.
Sayfa 49 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Deli İbram'a göre, bu hayatın iyi şeyleri yani toprak ve deniz, bir de hayvanlar dünyayı kıvançla doldurmuş. Ama kötü şeyler de -yani insan gibi, gidişken otu gibi- dünyaya adadan yayılmış.
Osman çocuktu ama özünde insandı. Yani ölmemek için başka bir hayatı almayı öğütleyen bilgi, ona şah damarından daha yakındı.
Geleneksel Devletin Veçheleri
"Toplum, ortak çıkarlarını, içeriden ve dışarıdan gelen saldırılara karşı savunmak için kendini bir örgüt şeklinde yaratmıştır. Bu örgüt de devlet iktidardır. Bu iktidarı doğar doğmaz, toplumdan bağımsızlaşır ve devlet belli bir sınıfın örgütü haline geldiği ölçüde ve doğrudan doğruya başka bir sınıf üzerinde egemenlik kurduğu ölçüde bu bağımsızlık da artar."
Sayfa 127 - Friedrich EngelsKitabı okudu
Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde
Bir aydına yeni bir "güzel kitap"tan söz edildiğinde, sıkıntıyla esnemeye başlar, çünkü okuduğu bütün güzel kitapların bir tür bileşimini hayal eder; oysa güzel güzel bir kitap özeldir, tahmin edilemezdir, kendinden önceki şaheserlerin toplamından oluşmaz, bu toplamı tamamen özümsemiş olmak, bu yeni şaheserin özünü bulmaya katiyen yetmez; çünkü o zaten bu toplamın dışındadır
Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde
Sevdiğimiz kadının biraz daha fazlasına sahip olmak, zaten sahip olmadığımız şeyi bizim için daha gerekli hale getirmekten başka bir işe yaramayacak ve ihtiyaçlarımız tatminlerimizden kaynaklandığı için, her şeye rağmen, üstesinden gelinemez bir şey olarak kalacaktır.
Reklam
Bu dünya böyledir, arkadaşım, ıstırap, ıstırap. Şehirlerin saatlerinin altında ölüler dağılır, bir milyon gri farenin aglamasıyla sürüyor savaş, zenginler metreslerine verirler küçük, ışıklı can çekişenler, ve hayat ne asildir, ne iyidir, ne de kutsaldır.
Sayfa 112Kitabı okudu
Yaşadık sanırız, oysa gerçekte ölmüş gitmişizdir.
Hayat her zaman bir mücadele olmuştur. Başka bir şey olabileceğini düşünebiliyor musun?
Sayfa 113Kitabı okudu
Epik zaten varolan (varolduğu kabul edilen) bir bütünlüğü dile getirmekle yetinir, oysa roman çoktan yitirilmiş bir bütünlüğü zorlu bir çabayla geri alma niyetinin bir parçasıdır.
Reklam
Sunuş
Roman somut, yaşanmış bir deneyim olarak 'bütünlüğün parçalandığı ama bütünlük ihtiyacının sürdüğü' bir dünyanın epiğidir.
Hayata geldiğimde aristokrasi ölmüştü ve demokrasi henüz hayata gelmemişti; dolayısıyla güdülerim beni ne birine ne de diğerine doğru (her ikisine doğru birden) sevk etti.
Ama umut, henüz doğmamış bütün çocukların ismidir.
Dünyasından memnun olmayanlar ne kadar benziyorlar birbirlerine.
Sayfa 191Kitabı okudu
Şehri Unutan Adam
Sarhoştum. Hava, elektrikler, şehir beni sarhoş ediyordu. İnsanlar beni bir mıknatıs hızıyla kendilerine çekiyorlardı. Dünyayı ve şehri riyasız kucaklamak istiyordum.
Reklam
Bilimin değerlendirilme bağlamlarının devamlı olarak sorgulanması için ders işleyişinin sistematik biçimde bozulması gerekir.
Sayfa 113Kitabı okudu
Burada güzellik yerini uygarlığa bırakmış.
Kurtuluşunun hüzünlü ezgilerinin yüzdüğü büyük bir yalnızlık ve sessizlik gölü genişliyordu içinde.
Havanın bu ışıl ışıllığı, göğün bu verimliliği altında, insanların tek ödevi, yaşamak ve mutlu olmak gibi görünüyordu.
Yoksulsunuz, Mersault. Bıkkınlığınızın yarısı buna dayanıyor. Öteki yarısıysa yoksulluğu saçma bir biçimde kabul etmenize.