Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Beyza
Beyza
@beyzadiyebirisi
OLAYSIZ BİR ÖZYAŞAMÖYKÜSÜ
“Küçük, kağıttan insanlar, basit gravürler, var olmakla yetinen, çevrilen sayfalar. Kalbim bunlara bağlanmıyor, hele dikkatim hiç; kağıdın üstünde yürüyen bir sinek gibi onlara dışarıdan şöyle bir göz atıyor.
Bari hissediyor muyum, düşünüyor muyum, var mıyım, bunları biliyor muyum acaba? Bir şey bildiğim yok: Renklerden, biçimlerden ve
Kitabımız, adından da anlaşılacağı üzere Dadı ve Leporella isimlerini taşıyan iki öyküye yer veriyor. Okumaya başladığınız gibi bitirebileceğiniz 63 sayfalık, iki farklı kadının aşk hikayelerini okuyacağınız güzel bir kitap.
İyi okumalar..
Uçurtmayı vurmasınlar, yine çok etkilendiğim bir o kadar da hüzünlendiğim bir kitaptı.
Konusu, mahkumiyeti süresince annesiyle birlikte cezaevinde kalmak zorunda kalan bir çocuğu ele alıyor. Burdaki küçük çocuk, Barış.
Barış'ın çok sevdiği, arkadaşı olarak gördüğü, çoğu zamanını birlikte geçirdiği İnci'nin cezaevinden ayrıldığı zaman diliminden başlayarak, ona iletmek için yazdırdığı ama aslında İnci' ye ulaşamayan mektupları okuyoruz.Mektuplarda bir çocuğun gözünden, oradaki kadınların davranışlarını, düşüncelerini, farklılıklarını, çatışmalarını da izliyoruz aynı zamanda.
Feride Çiçekoğlu'nun kitabın başındaki önsözü ve sunusundan da çıkardığım kadarıyla onun hayatının bir dönemini ve cezaevi yaşantısını da anı niteliğinde görebiliriz aslında.
Akıcı ve çabuk okuyabileceğiniz sizi zorlamayan bir kitap. Ve hüzünlendiren. Filmini de en kısa zamanda izlemeyi düşünüyorum.
İyi okumalar...
Okur Takip Önerileri
Bir Shakespeare komedyası.Heyecanla başladım. Fakat beklediğim gibi olmadı. Shakespeare'i tanımak adına güzel bir okuma olduğunu düşünüyorum yine de.
Ana karakterlerimiz Valentine ve Proteus Verona'da yaşayan iki yakın dost. Valentine aşık olduğu kadın için Milano'ya yolculuk yapıyor. Ve ardından Proteus da ona eşlik ediyor. Valentine'in aşık olduğu kadına Proteus'un da aşık olması arkadaşına ihanet etmesine sebep oluyor.
Olay örgüsü de yazı dili de akıcıydı. Kolayca okunup bitirebileceğiniz bir kitap.
İyi okumalar...
Veronalı İki Soylu DelikanlıWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2013944 okunma
1984'ü daha önce elime birkaç defa alıp okumadan bıraktığım için kendime çok kızdım.Konusu hakkında bilgi edinebilirsiniz o yüzden burada bundan bahsetmeme gerek yok sanırım. Okurken beni etkileyen şeylerden bahsetmek istiyorum.
Totaliter bir rejimle yönetilen toplumun nasıl da kontrol altında tutulduğunu görüyoruz. Bireylere özgürlük tanınmaması, herkesin iktidarın benimsediği ideolojiyle hareket etmesinin istenmesi, baskıcı yöntemler, bir korku imparatorluğu..
İnsanların düşünürken bile korkmaları, hal hareket ve davranışlarını kontrol altında tutmak zorunda olmaları ve aslında bunu çoğu insanın karşıtlık göstermeden yapmaları sarsıcıydı.
Beni en çok etkileyen ve gerçekten kitabın bir kısmını özetleyen nitelikte bir alıntı ise şuydu;
"Geçmişi denetim altında tutan, geleceği de denetim altında tutar, şimdiyi denetim altında tutan, geçmişi de denetim altında tutar."
Aslında iktidarın gerçekleştirdiği her eylem bu cümlenin etrafında şekil aldı benim gözümde.
Çok sarsıcı bir okumaydı benim için. Çok beğendim ve çok keyif aldım.
İyi okumalar...
Yine bu ay okuduğum bir felsefe-düşünce kitabı. Yazarımız Katolik inancına bağlıdır. Eserde Tanrıya bağlılık, ilahı aşk ile ilgili bahsedilenler bizim inancımıza yakın olduğu için isminin böyle çevrilmesini daha uygun görüldüğü yazıyor önsözde. Kitabın içeriğinde de bunu görüyoruz.
Kitap üç bölümden oluşuyor. İlk bölüm kitap ile aynı ismi taşıyan Allah Aşkı Üzerine Düzensiz Düşünceler, ikinci bölüm Joe Basquet'ye Mektup, üçüncü bölüm ise Allah Aşkı ve Mutsuzluk.
50 sayfalık bir kitap,çabuk okunabilir gibi görünüyor ama dili biraz ağır olduğu için tek seferde bitiremedim.Ana fikri etkileyici bir dille aktaran eserdi.
İyi okumalar..
Mark Twain'i Tom Sawyer'ın Maceraları kitabıyla tanımıştım. Son zamanlarda çok sık karşıma çıkan 'İnsan Nedir?' adlı felsefe-düşünce kitabını Nisan ayında okudum.
Kitapta genç adam ve yaşlı adamın diyaloglarını okuyoruz. Yaşlı adam insanoğlunun bir makine olduğunu iddia ediyor.Genç adama bu tezini örneklendirerek, ona sorular sorarak, düşünmesini sağlayarak açıklamaya çalışıyor. Son sayfasına kadar kendinize bir taraf seçemesenizde farklı açılardan bakmanızı sağlıyor.
Gerçekten size verimli bir okuma sunacak bir kitap, en azından benim için öyleydi.
İyi okumalar..
On beş yaşındaki ana karakterimiz hasta bir çocuk,kitapta ismi yer almıyor.Mekanımız da İstanbul. Hikayemiz Cumhuriyet döneminde geçiyor.
Çocuk,bir kemik rahatsızlığı sebebiyle zamanının çoğunu hastanelerde geçirmek zorunda kalıyor. Ve sık sık ziyaret edip roman okuduğu paşanın kızı olan kendisinden dört yaş büyük Nüzhet'e karşılığı olduğunu sandığı bir aşk besliyor.Ama Nüzhet o vakitlerde kendisini istemeye gelmiş olan doktor Ragıp ile evlenmeyi düşünüyor.
Bacağından dolayı çektiği fiziksel acının üzerine bacağının kesilmesi gerektiğini de öğrenen çocuğun hastane koridorlarında ve odalarında geçirdiği zor zamanları,iç çatışmaları,aynı zamanda Nüzhet'e olan aşkından ve yıllardır çektiği rahatsızlıktan dolayı verdiği psikolojik savaşı görüyoruz.
Peyami Safa da on yedi yaşına kadar böyle bir kemik rahatsızlığıyla hem fiziksel olarak hem de psikolojik olarak mücadele etmiştir. Bu yüzden roman bir otobiyografi özelliği de taşıyor.
O dönemin kelimeleri fazla fazla yer alsa da kitap oldukça sade ve akıcı bir üslupla, 1.tekil şahıs ile yazılmış bu yüzden okurken sizi yormuyor.
Ben ilk Peyami Safa kitabımı keyifle okudum size de tavsiye ediyorum.
İyi okumalar..
İrlanda asıllı İngiliz yazar Oscar Wilde'ın karşımıza çıkan bir çok deneme ve öyküsü var ama baktığımızda bir çok inceleme ve makalede de gördüğümüz gibi oldukça ses getiren eseri aynı zamanda tek romanı; Dorian Gray'in Portresi. Yazıldığı dönemlerde toplumdan çok tepki görmüş eser. Sonrasında ise çok kabullenilmiş ve raflarda yerini almış.
Kitaptaki ressam Basil Hallward bir portreyle tanıştırıyor Lord Henry'i. Dorian Gray'in Portresi. Kusursuzluğu, gençliği, yakışıklılığı ve saflığıyla herkesi kendine hayran bırakıyor Dorian, Basil de bunlardan biri. Onun kendisine ilham verdiğini, onu tanıdıktan sonra resmettiği tüm eserlerde kendisinden bşr parça olduğunu söylüyor Lord Henry'e.
Basil Lord ve Dorian'ın tanışmasını istemiyor.Henry'nin kişiliğinin Dorian'a zarar vereceğini düşünüyor.Ancak tanışmakta ısrarcı oluyor Henry.Dorian, Henry'nin konuşmalarından, umursamaz tavırlarından çok etkileniyor. Ben de okurken Henry'nin diyaloglarından çok etkilendim.Düşüncesini karşı tarafa aktarma biçimi sizi de ikna ediyor.
Tanıştıkları gün yürüyüş sırasında Henry'nin gençlik üzerine konuşmalarından sonra portreyi gören Dorian kendisine hayran kalıyor. Kendisinin yaşlanıp bu portrenin hep genç kalacağı düşüncesi onu derinden yaralıyor. Genç kalmayı ve portrenin yaşlanmasını diliyor o anda.Ve bundan sonra Dorian'ın yaşadıklarını, aşkını, dürtülerini, egosunu, kaygılarını okuyoruz.
Ben okurken çok keyif aldım size de tavsiye ediyorum.
İyi okumalar..
Sol Ayağım, anı ve biyografi kitabı. Ama okurken roman tadı veriyor size.
Christy Brown yirmi iki çocuklu bir ailenin ortanca çocuklarından. Doğumunun biraz zorlu geçtiğini söylüyor annesi ve bir süre sonra onda bir takım değişiklikler fark ediyor. Hastaneye gittiklerinde ise beyin felci teşhisiyle birlikte yalnızca fiziksel değil zihinsel bir sorunu da olduğunu söylüyor doktorlar. Fakat annesi buna inanmıyor ve zihinsel bir problem olmadığına, onun da herkes gibi bir zekaya sahip olduğuna dair asla ümidini yitirmiyor. Böyle bir durumda ondan asla umudunu kesmemesi, onu hep desteklemesi de en büyük yardımcısı oluyor oğlunun. Hayata tutunmasının en büyük yardımcısı...
Sonra Christy bir gün sol ayağını kullanarak yazmaya başlıyor.Hendry ismini verdiği arabasıyla kardeşlerinin de yardımıyla biraz olsun dışarda vakit geçirmeye başlıyor. Onlarla yapabildiği aktiviteler ona durumundan dolayı yabancılık çektirmiyor belli bir yaşa kadar.El arabası Hendry kullanılamaz duruma geldiğinde ise evden çıkamıyor. Bundan sonra ise evde geçirdiği zaman boyunca kendinin farkına varmaya başlıyor. Ve resim yapmaya başlıyor. Daha sonra da kendi hikayesini yazmaya.
Böyle bir hayatı yaşayan ve anlayan birinden dinlemek, ne hissettiğine, hayata tutunma çabalarına, umutlarına, tükenişlerine tanık olup okumak insana biraz da hüzün veriyor. İçini burkuyor.Aynı zamanda da bu başarısı bizi gülümsetiyor.
İyi okumalar..
Halil Cibran'ın Ermiş kitabı adını çok sık duyduğum ve okumak için çok beklettiğim kitaplardan birisi. İnce ve bir oturuşta bitirebileceğiniz bir kitap ama öğrenebileceğiniz,okumanın size iyi geleceği bir çok şey var içerisinde.
Uzun süredir bahsedilen şehirde yaşayan El Mustafa bir geminin gelmesiyle şehirden ayrılıyor. Ayrılmadan önce ise halk tarafından durduruluyor ve sorular soruluyor ona. Biz de bu cevapları okuyoruz işte.
Kısa bir kitap olmasına rağmen altını çizip hayatınıza katabileceğiniz, anlamlı bir çok cümle okuyorsunuz.
İyi okumalar..
Damon young, Avustralyalı filozof, yazar ve yorumcu. Yazarı bu kitapla tanıyorum. Okuma sanatı, bir kitabevinde dolaşırken tesadüfen çıkmıştı karşıma. Okumayı çok bekletmeden başladım ama kitabı okurken biraz eksik kaldım.
Kitabın ana fikri okumak.Kitap yazmanın, edebi bir esere ortaya koymanın sanat olduğu kadar okumanın, okuduğunu analiz etmenin,sayfaların arkasına gizli bir çok şeyi görmeninde sanat olarak ifade edilebileceğini anlatıyor. Okuma sanatında bazı erdemler olduğundan bahsediyor yazar aynı zamanda. Bunlar;merak, sabır,cesaret, gurur, ölçülülük, adalet. Kitap bu erdemleri açıklayacak şekilde ve yazarın kendi okuma serüvenini de anlattığı iki bölümle birlikte sekiz bölüme ayrılmış.
Yazar aslında doğrudan bir düzyazıyla değil okuduğu bir çok yazardan ve kitaplardan alıntılar yaparak açıklıyor bize bu erdemleri. Yazarların birçoğunun ismini duysam da okumaya fırsatım olmadığı için, tanımadığım için,aynı zamanda bahsettiği eserlerin birçoğunun konusuna,içeriğine, biçimine hakim olmadığım için okurken biraz zorlandım. Ama aynı zamanda birçok şey de öğrendim diyebilirim.Okuduklarım arasına bu yazarları ve eserleri kattıktan sonra tekrar okuyacağım bir kitap olacak.
İyi okumalar..
Küçük kırmızı bir aşk kitabı sahiden de. Konusu aşk üzerine olan bir kişisel gelişim kitabı. Aşkın ve sevginin ne olduğu, aşık olduğumuz insanı neye göre seçtiğimiz, bilinçaltımızın ve beynimizin böyle bir durumda ne gibi bir rolü olduğu, mutsuz olmadığımız bir ilişki ve mutlu bir ilişkinin ayrımına varmak, mutlu bir ilişkiyi yönetmek hakkında bize fikir sunuyor. Okumaya başlayınca bir çırpıda bitiyor ve gerçekten de sizi motive ettiğini hissediyorsunuz. Çok fazla kişisel gelişim kitabı okuduğum söylenemez ama keyifle okudum.Ve bana katkısı olacağını düşünüyorum. Size de tavsiye ediyorum.
İyi okumalar..
-Nil_Gun593.jpg){kind=small}
İlk sayfasından itibaren kitabı heyecanla okumaya başladım. Çokça karşıma çıkmasından mı yoksa yapılan güzel yorumlardan mı bilmem. Ama beni hayal kırıklığına uğratmadı kesinlikle. Kitabın ana karakteri Veronika başarısız intihar girişiminin sonucu bir akıl hastanesinde açıyor gözlerini. Her şeyin tamemen bitmesini isterken en fazla bir hafta daha ömrünün kaldığını öğreniyor. Ve kalan günlerine hastanede devam ediyor, diğer hastaların hikayelerini dinleyerek geçiriyor. Orada geçirdiği zaman boyunca kendisine de rastlıyor. Aslında hiçbir zaman kendisi için yaşamadığını, kendisi için belirlenen kalıpların dışına çıkmadığını fark ediyor.Belki de burda yaşamanın ne olduğunu anlıyor, her anını son anıymış gibi yaşaması gerektiğini anlıyor ve bize de aktarıyor.
Veronika'nın ve diğer tüm karakterlerin iç çatışmalarını, psikolojik analizlerini, hikayelerini okuduğumuzda bize hiç yabancı gelmiyor.Her karakterde kendimizden birer düşünce, her karakterin anlatımında bize hitap eden bir cümle buluyoruz .Kitapta konusu geçen her şey hepimizin hayatında bir kez olsun aklından geçirdiği sorulara ve içinde saklı kalan şeylere dokunuyor. Bu yüzden okumaya değer bir kitap olduğunu düşünüyorum.Ben okurken çok keyif aldım. Size de tavsiye ediyorum.
İyi okumalar
