Dünyanın görebildiğiniz bölümü “Umwelt” (çevre, çevreleyen dünya) daha büyük olan gerçeklik ise (böyle bir şey varsa) “Umgebung” olarak adlandırılıyordu.
Birçok hayvan haklı biçimde zeki olarak nitelendirilse de insanlar, zekalarının esnekliği ve nöral devrelerini eldeki işe uyarlayabilme becerileriyle onlardan ayrılırlar.
Hiçbir şey “doğal” olarak lezzetli ya da tiksindirici değildir; tadın niteliği, sizin gereksinimlerinize bağlıdır. Lezzet, basitçe bir yararlılık göstergesidir.
Algı dünyanız her zaman gerçek dünyanın gerisinde kalır. Bir başka deyişle dünyaya ilişkin algınız, gerçek anlamda canlı olmayan bir canlı yayın gibidir.
İnsan dişilerinin en az yüzde 15’i, onlara fazladan (dördüncü) bir renk fotoreseptörü kazandıran bir genetik mutasyon taşır ve bu sayede yalnızca üç tip renk fotoreseptörüne sahip olan çoğumuz için aynı görünen renkleri birbirinden ayırt edebilir.