Bu kitabı okurken yüzyıllar önce yaşanan Fransız İhtilali sanki bugün yaşanıyormuş gibi hissettim. Hem tarihi dokusu hem kitabın karakterlerinin başına gelen olaylar kitabı bir solukta bitirmeme sebep oldu. O dönemlerde kendilerinden aşağıda gördüğü ve dünyaya geliş sebeplerini onlara hizmet etmek olduğunu düşünün aristokratların köylülere işkence etmesi. Mesela çikolata yemek için dört uşağı olan aristokrat vardı kitapta. Daha sonra devrimle birlikte mazlum olanları zalim olmasına da tanık oluyoruz. Giyotine keşfiyle insanların giyotini bir espri malzemesi yapması örneğin giyotin tüm baş ağrılarınıza iyi gelir gibi ve bu şekilde gerçekleşen ölümlerin izlemenin zevk verdiğini görüyoruz. O dönemin zor şartlarını açlığı, sefaleti, çaresizliği, umudu, sevinci, hüznü tüm duyguları hissettim kitabı okurken. Kitapta geçen iki şehir Paris ve Londra. Karakterlere gelince ise doktor Manette’in mahkumiyetinin son bulmasıyla kızı Lucie ile birlikte yaşamaya başlar ve olaylar yaşanmaya başlar. Ben Charles Darnay’den erdemi, Sydney Carton’dan fedakarlığı, Madam Defarge’den kini öğredim. Bu kitabı okumadım adeta yaşadım, her okuyuşumda üstüne söylenecek şeylerin çok daha olduğunu fark edebileceğim bir kitap.