Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Burcu Booker

Burcu Booker
@burcubooker
Akademik metinler arasında boğulurken edebiyatı unutmuştum. Sonra pandemi başladı. Demans iyileşti. Instagram: burcubooker, youtube: Burcu Booker
448 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
#okudumbitti Kafamdaki fosfor da bitti ama. Hepsini Andrey Bitov’un labirentlerinde tükettim. Helâl ü hoş olsun Pencereden içeri giren rüzgârın eşliğinde kâğıtların uçuştuğu bir enstitü odasında bir ceset. Cesedin elinde bir tabanca. Tabancanın namlusuna sıkıştırılmış bir sigara izmariti. Roman böyle açılıyor ve böyle kapanıyor. Ne kadar
Puşkin Evi
Puşkin EviAndrey Bitov · Yapı Kredi Yayınları · 201521 okunma
Reklam
1823 syf.
·
Puan vermedi
·
41 günde okudu
Savaş ve Barış ile ilgili pek çok jenerik şey sıralayabilirim. Napolyon Savaşları etrafında kümelenmiş binbir çeşit şeyi anlatan bu devasa ansiklopedik romanın detaylarında genişçe bir tur attırabilirim. Ama lüzumsuz olur. Kalkıp da “Savaş ve Barış’ı bir de benden dinleyin” demekte bir anlam bulamıyorum. Onun yerine anlatım tekniği ile ilgili
Savaş ve Barış (2 Cilt Takım)
Savaş ve Barış (2 Cilt Takım)Lev Tolstoy · İletişim Yayınları · 201721bin okunma
924 syf.
·
Puan vermedi
·
35 günde okudu
Kapağı açıyorsunuz. İlk sayfa. Paris’tesiniz. Paris Nazi işgalinden henüz kurtarılmış. Dönemin Parizyen yazar-çizer-teorisyen takımı ile özgürlüğü kutluyorsunuz. Bugün çok beklendi. Herkes çok heyecanlı. Herkes gelecekten ümitli. Öyle mi? Savaş devam ederken işler ne derece boktan olursa olsun, sizin dışınızda ve sizi kısıtlayan bir faktörün
Mandarinler
MandarinlerSimone de Beauvoir · Alfa Yayınları · 2019287 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
448 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
Tarih: 70’lerin ikinci yarısı Mekan: Bodrum Darbe: Yakın Mavilikler: Karanlık Vedat Türkali, okumadan sevdiğim yazarlardandı. Bu his, genelde boşa çıkmıyor. Nitekim kendisiyle tanışma kitabım olan Mavi Karanlık’ı bayılarak okudum. Anlatıcı tekniği, başta bir miktar kafa karışıklığı yaratabilir. Zira ara ara tanrı anlatıcı devredeyken, başka
Mavi Karanlık
Mavi KaranlıkVedat Türkali · Ayrıntı Yayınları · 20151,332 okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Avrupa’nın egzotik bir yer olarak anlatıldığı, Avrupalıların bir tür “yerli halk” olarak incelendiği, “vahşi hayat” belgeselinin bu seferlik Avrupa’da çekildiği bu gibi bir anlatıyla ben daha önce hiç karşılaşmamıştım. Üstelik böyle bir karşılaşmanın eksikliğinden haberim bile yok. Türlü çeşitli kurgularda, türlü çeşitli halkları, o halklara yabancı anlatıcılardan dinlemişizdir. Ama anlatılan bu halkın beyaz, tercihen erkek, mümkünse refah içinde yaşayan Avrupalılar olabileceği hiç aklıma gelmemiş. Zira Avrupalı insan; normdur, standarttır, insan denince akla gelendir. Onu ameliyat masasına yatırmanın gereği yoktur. Olması gereken, ideal model zaten beyaz adamdır. İşte bu, papalagi’nin endoktrinizasyonudur kıymetli dostlar. Hepimizin geçtiği torna da budur. Geçmiş olsun. Zamanı geri alamayız. İçerisinde büyüdüğümüz ve varlığımızı halihazırda içinde sürdürdüğümüz paradigmayı kökünden değiştiremeyiz. Ve fakat bu kitaba kulak verip, Avrupalının bir “yerli” gibi incelenmesine tanıklık edebiliriz. Gökler bu sefer Papalagi tarafından delinmesin. Beyaz adam evinde otursun, biz gidip bakacağız. Biraz da biz onları, doğal habitatlarında yargılayacağız. Sevgiler!
Göğü Delen Adam
Göğü Delen AdamErich Scheurmann · Ayrıntı Yayınları · 202013,9bin okunma
Reklam
232 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Bir yazardan ilk kez bir kitap okuyorsunuz. Kitaba çok bayılmıyorsunuz ama yazara kapılıp gidiyorsunuz. Gidiyor musunuz? Evet siz. Size de oluyor mu yani bu? Gönül’de bana olan buydu çünkü. Kitap kabaca iki mühim bölümden oluşuyor: Aile bölümü ve Hoca bölümü. Aile bölümü benim içimin kıyıldığı kısımdı. Aile hikayelerini çok sevebilirim. Ama bıçak sırtı meselelerden biri işte. Sevmeme ihtimalim de hayli yüksek seyrediyor. Burada o kısmın hemen bitip beni rahat bırakmasını istedim. Hoca kısmı daha enteresandı. Bana kalırsa müthiş sinir bozucu bir karakter olan Hoca’nın varlığını, odağı başka yöne çevirmesinden ötürü minnetle karşıladım. Aile bölümüne göre daha büyük şevkle okumama rağmen yine de benim yıllar sonra hatırlayacağım bir hikaye olmadı. Yani şu bizim Hoca, kafamın içinde kira vermeden yaşayan zatlardan biri olmayacak. Soseki’nin hikaye anlatıcılığına ise bayıldım. Başka başka hikayeler anlatsın istiyorum bana. Türlü türlü olaylardan, insanlardan, ailelerden bahsetsin. O konuşsun, ben battaniyeye sarınıp dinleyeyim. Siz sever misiniz Soseki’yi? Sevgiler.
Gönül
GönülNatsume Soseki · Maya Kitap · 20181,542 okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
Ben bu kitabı niye almıştım biliyor musunuz? Penaltıyı çok severim de ondan:) Maç uzatmalara bir gitmeyegörsün, ben başlarım yukarıdaki ile pazarlığa: “Allahım, ne olur penaltılara kalsın. N’olur!” Her karşılaşma iyi karşılaşmadır. Böyle bir kitapla yolumu kesiştiren nedenin ben alnından öperim. Hayatımda okuduğum en deli işlerden biri bu
Kalecinin Penaltı Anındaki Endişesi
Kalecinin Penaltı Anındaki EndişesiPeter Handke · Ayrıntı Yayınları · 2016502 okunma
128 syf.
·
Puan vermedi
·
5 saatte okudu
Henrik Ibsen ne zamandır aklımda açık bir sekme olarak duruyordu. Bu oyununun seslendirmesiyle ilgili övgüyü duyduğum anda bastım play’e. Ne de iyi yapmışım! Norveçli yazar, sembolizm akımının edebiyattaki ilk temsilcilerinden biriymiş. Ayrıca eleştirel rasyonalist olarak da etiketleniyor. Ibsen’in edebiyat kuramındaki yerini, konuyu gerçekten bilenlere bırakmak isterim. Ama oyunda yaban ördeğinin güçlü bir sembol olarak kullanıldığını fark etmek için kuram bilmeye pek de hacet yok. Ahlaki dilemmaları merkezine alan anlatılara bayılıyorum. Çünkü soru sordurur. Soru cümlesi ise cümlelerin en güzelidir. Oyundan örneklendirelim: evliliğinin, işinin, çocuğunun yani aslında hayatındaki tüm majör bileşenlerin bir yalan üzerine inşa edildiğini öğrendiğiniz bir arkadaşınıza, gerçekleri söyler miydiniz? Yahut, bu yalandan hayatı yaşayan arkadaş siz olsaydınız, gerçekleri öğrendiğinizde çeker gider miydiniz? Peki ya, kitabın sıklıkla tekrarladığı üzere “ideal amaçlar” işleri idealden olabilecek en uzak noktaya götürürse? Kısacık ve dolu dolu bir metin. Storytel’deki seslendirmesi de çoğunlukla başarılıydı. Tek bir karakterin seslendirmesine pek bayılmadım. O karakter dışında dinlemesi de pek keyifliydi. Dag Solstad’ın Mahcubiyet ve Haysiyet kitabında bu oyuna çokça referans varmış. Ben henüz Solstad okumadım. Ama öyle söylüyor bilenler. Çok güzel oyun. Kendi adıma Ibsen’e bayılarak devam etmeyi aklıma koydum. Sevgiler!
Yaban Ördeği
Yaban ÖrdeğiHenrik Ibsen · Mitos Boyut Yayınları · 2015505 okunma
202 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Çocukken Kiralık Konak’ı şöyle bir yoklamış, devam edememiş, bırakmıştım. Sonrasında da, belki bu ilk başarısız deneyim sebebiyle, Yakup Kadri’ye tekrar yanaşmadım. Ta ki
Berkant
Berkant
‘un challenge listesinde “Atatürk’ü anlatan bir kitap” maddesi ile Storytel’de “Atatürk” başlıklı bu kitabı eş zamanlı olarak görene kadar. İşaretleri görmekte
Atatürk
AtatürkYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınevi · 2012560 okunma
320 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Bu roman için hissettiğim şey şu: Bir şeyleri sevdim, başka bir şeylere ise pek bayılmadım. İşin tuhaf tarafı, neyi sevmediğimi çok iyi biliyorum, neyi sevdiğimi ise henüz keşfedemedim. O yüzden keşfettiklerimden bahsetmek isterim. Dil. Ben afili cümlelere kategorik olarak karşı değilim. Ama kullanımı çok bıçak sırtı bir iş. Yeri, dozu, kulakta
Dokunmadan
DokunmadanNermin Yıldırım · Hep Kitap · 20175,7bin okunma
Reklam
128 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Merhaba. Adım Burcu. Ben bir Aylak Adam bağımlısıyım. Bu yüzden de üstüme bir hal gelmişti. Yusuf Atılgan’dan Aylak Adam’dan başka bir şey okuyamıyordum. Sanki kafamda yazar ile eseri eşitlemiş ve bu denkleme başka bir kitap sokmaya korkuyor, denklemin dinamiğini bozmaktan çekiniyordum. Günlerden bir gün, @koaladankitaplarr okuma grubunun Anayurt Oteli okuduklarını gördüm. Bu işareti aldım. Anayurt Oteli ile denklemi dürttüm. Korkulacak bir şey yokmuş. Aylak Adam’ın da Atılgan’ın da şampiyonluğuna halel gelmeden Anayurt Oteli’ni okuyabilirmişim meğer. Karanlık, kasvetli bir metin. Duygu sömürüsü olmadığı sürece, çok sevdiğim bir atmosfer. Burada da o sömürüden eser yok. Hasta bir adamın sayıklamalarını okuyoruz. Adamın durumu vahim. Takıntılar, fantaziler, cinsellik, şiddet, bazı havlular, olan-olmayan bıyıklar var. Ve bu kitabın çok iyi kitap olmasının en bariz göstergelerinden biri de şu: yıllar önce filmini izlediğimden olayların gidişatını da nasıl bir sona bağlandığını da ayan beyan bilmeme rağmen, kendini soluksuz okuttu. Yani olay, olaylar değil. Atılgan’ın kafasının içinde çıkılan bu yolculuk. Aylak Adam engelini aştığıma inanıyorum. Atılgan’ın kafasında yeni yolculuklara çıkmaya artık hazırım! Anayurt Oteli’ni de gönülden tavsiye ederim. Sevgiler!
Anayurt Oteli
Anayurt OteliYusuf Atılgan · Can Yayınları · 202329,9bin okunma
251 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Benim postmodernizmle aram azıcık limoni. “Anything goes” yani “her şeyin gideri var” kafası, benim azıcık demode kalmış modern kafama çoğu zaman yatmıyor. Fakat bir cevher varmış ki, postmodern edebiyat diyorlarmış adına, ben ona aşıkmışım meğer, sadece tanışmam gerekiyormuş. Bu kadar kolektif bir anlatıyla daha önce hiç karşılaşmamıştım. Bu kolektifin esas bileşenleri okur ile yazar. Öyle ki, kitabın ilk sayfasından itibaren yazar bir sandalye çekip yanınıza oturuyor ve tüm kitabı kendisiyle konuşarak okuyorsunuz. Hayal edin: Italo Calvino yanınıza çökmüş, parmağıyla onu bunu işaret ederek kitabı sizinle beraber bir kez daha okuyor. Ya da: siz Calvino’nun dizinin dibindesiniz de kitap siz onu okurken Calvino tarafından aynı anda yazılıyor. Ben edebiyat kuramı bilmem pek. Ama şöyle yarım göz okuduğum, dinlediğim kadarıyla bu kitap adeta “postmodern edebiyat nasıl yazılır” sorusunun cevabı gibi: üst kurmaca, parçalı metin, okuru yabancılaştırma, konuların hep birbirine benzediği iddiası falan filan. Kolektif metnin bileşenleri sadece okur ve yazardan da ibaret değil bu sırada. Karakterler de aktif birer bileşen. O kadar ki, kitabın ana kurgusu, kitaptaki karakterlerden biri tarafından, kitabın sonlarına doğru inşa ediliyor. Ben ağzım açık okudum. Fakat şunu da belirtmekte yarar var ki üst üste böyle metinler okumak istemem. Başı kıçı belli, dört başı mamur metinler, okuma mesaimin başat süjeleri olarak kalacak. Fakat artık ekstra bir oyun alanım var! Yaşasın edebiyatta postmodernizm be! Sevgiler.
Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu
Bir Kış Gecesi Eğer Bir YolcuItalo Calvino · Yapı Kredi Yayınları · 20222,775 okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
·
2 saatte okudu
Albay Chabert, Burcu’nun küçük hayatında bir milattır. Zira ilk defa bir Balzac kitabı, Balzac’la anlaşarak -bu da yetmezmiş gibi daha çok Balzac okumaya heveslenerek- tamamlandı. E Allah bereket versin. Kitabın en başlarında şöyle bir diyalog var: “Siz o ölen Albay mısınız?” “Evet” Nasıl? Yaşar Yaşamaz? Sen misin kardeşim? Burada hikayemiz Yaşar’ınkine nazaran daha kompakt. Ne olup bittiğini, ölen Albay’ın kendisinden dinlememiz için uzun uzadıya beklemiyoruz. Okurunu merakta bırakan bir anlatı değil. Kartlar açık oynanıyor. Kitabın birden fazla merkezi var. İstanbul gibi. Hani Taksim de merkezdir, Kadıköy de, Bakırköy’ün de kendi içinde bir merkez yanı vardır. Kitapta da albay bir merkez, albayın karısı bir diğeri, bir de avukat merkezimiz var. Hem bu avukat beyden hem de albayın ölü statüsünden ötürü, hikâye bir hukuki drama örüntüsü izliyor. Ama aklınıza öyle hukuk terimlerine boğulmuş gri bir anlatı gelmesin. Merkezlerden biri de hukuk diyelim, böylesi daha doğru bir ifade olacak. Bu kısa Balzac eserini ben pek sevdim. Bir de diyorlar ki, günümüzün pek revaçta yazarlarından Javier Marias’ın Karasevdalılar kitabından önce bu kitabın okunması salık veriliyormuş. Ben bilmem. Söyleyenlerin yalancısıyım. Sevgiler efendim.
Albay Chabert
Albay ChabertHonore de Balzac · Zeplin Yayınevi · 2018461 okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
·
26 saatte okudu
Minicik küçücük içi dolu turşucuk. Bu bilmecenin güncel yanıtı, bu kitaptır. Geçen sene Storytel’e yüklendiğine en sevindiğim kitap da kendisidir. 2021’in sürprizlerinden biri adeta. Ha bir de, yanlış bilmiyorsam, Kore edebiyatından okuduğum ilk kitaptır. Sağ ayakla girmişim. Ufacık metinde yok yok: emekli bir seri katil (evet emekli, bağkurdan.), bir üvey kız, üvey kızın yavuklusu, Alzheimer hastalığı, kadınları kaçırıp öldüren birileri, polisler ve kallavi bir sürpriz son. Unutmamak için alınan notlar “Memento” filmini, başkarakterimizin yapıp edişleri de “Şahsiyet” dizisini anımsattı. Anımsattığı işlere bakmak zaten kitabı okumak için yeterli sebebi tepsiyle sunuyor. Çok iyi kitap işte. Okuyalım çocuklar.
Bir Katilin Güncesi
Bir Katilin GüncesiKim Young-Ha · Timaş Yayınları · 20213,705 okunma
352 syf.
·
Puan vermedi
·
19 günde okudu
Tanpınar’ın kaleminden çıkan tüm öykülerin tek bir çatı altında toplandığı bu kitap, bir Tanpınar hayranı için maden değeri taşımaktadır. Bu hikayedeki Tanpınar hayranı = benim. Kitap, üç bölümden oluşuyor, ilk iki bölüm, aslında ayrı ayrı iki öykü kitabı. Bu kitaplar, Abdullah Efendi’nin Rüyaları ile Yaz Yağmuru başlıkları altında daha önce
Hikâyeler
HikâyelerAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 20181,265 okunma
71 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.