Norveçli 1tüccarın oğlu olan Ibsen, ilk oyununu yazdıktan sonra, Sahne Ozanı olarak atanır ve oyun yazarlığına ağırlık verir.
19. yüzyılın diğer büyük oyun yazarları gibi romantik, bireyci ve anarşist 1dünya görüşünün etkisinde yapıtları olan Ibsen, yazdığı eleştirel gerçekçi oyunlarda toplum bireylerinin yanılsamalarını, nevrotik ve ruhsal çalkantılarını açığa sermiş; bireyin boşa çıkan yaşam uğraşını, toplumun dış yüzü ile iç yüzü arasındaki karşıtlığın yol açtığı çelişkilerin üstesinden gelemeyişini irdelemiştir.
Toplumun iç yüzü ile dış yüzü arasındaki çelişkiler ne kadar güzel 1ifade ki tam da bu durumu ve kendi iç karmaşasını da anlattığı "Yaban Ördeği" tokatını atıp en son hayatin devam eden düzeni ile bitirmiştir. Benim için etkileyici kitaplar arasında yerini almıştır ki kitapla yazarla tanışmama vesile olan "Mahcubiyet ve Haysiyet" kitabında da olduğu gibi o da unutulmazımdır...
Bazen sadece 1an yeter herşeyi ifade edebilmemize ki tam da bu kısım kitapta unutulmazım olacak, yapamadıklarımız yada söyleyemediklerimizle, hepimizin az çok hasta olduğu bu hayatta dibe batmış, saplanıp kalmış olabiliriz, çekip çıkarılmayı beklediğimiz anlarda, yaşamaya değer haklılığımızda, dünyada sahip olmak istediğimiz en değerli şeyi "sevgi"yi kazanmak uğruna...
Benim için etkileyici ve sarsıcı olan bu kitap kesinlikle tavsiyemdir, çok severek okudum...