Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dilek K

El derdi insanın kendi derdini unutmak için edindiği zevktir.
Reklam
İnsanın kendisi çıraysa yangınla savaşmaya kalkması umutsuz bir çabadır.
"Sanki temelde bir suç varmış gibi, mahkeme sonucuna 'aklanma' deniyor. Aklanma! Suç peşinen kabul ediliyor, sonra temizleniyor... Yüzlerce insan sanki pismiş de, davaları süresince çamaşır makinesine atılıp tertemiz edilmişler!..."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Başkalarının hikayesini yazıyorum demek, yazdığım hikayenin bana ait olduğunu saklıyorum demenin bir türüdür.
Hayat, ben ve diğerleri arasında gerilmiş bir iptir ve ben bu ipte yürümeyi pek beceremem.
Reklam
İşte bu yüzden, eserimi tamamlayacak vakti bulabilirsem, her şeyden önce insanları birer hilkat garibesine benzetme pahasına da olsa, mekânda kapladıkları kısıtlı yere karşılık, Zaman içinde çok büyük, ölçüsüzce uzatılmış bir yer kaplayan varlıklar olarak tasvir edecektim kesinlikle, çünkü insanlar, yıllara dalmış devler misali, yaşamış oldukları, sayısız günden oluşan, birbirinden uzak dönemlerin hepsine aynı anda değerler.
Tuhaf değil mi, dedi bir keresinde Gaustin, ölen hep başkalarıdır, biz kendimiz-asla.
Paranın kendisi başlı başına bir ülkedir.
Bir zamanlar tarifsiz bir güzelliğe sahip olduğumu söyleyenler çıkmıştır ama özgürlüğünü elinde bulundurmayan ve kendisine talip olan elleri seçme şansı olmayan hiçbir kadın için güzellik dilemek istemem.
"Eğer insan görülmek istemiyorsa bir şeyin arkasına saklanır," dedi Kumkurdu. "Bir çalının ya da bir kapının. Ya da bir sürü gevezeliğin, lafın."
Reklam
Çünkü kuramlar ve akımlar, mikroplar ve kan hücreleri gibi birbirlerini yerler ve savaşarak hayatın devamını sağlarlar.
Sayfa 200Kitabı okudu
Sürat çağına hızlı bir sanatın uygun düşeceği söyleniyordu, tıpkı gelecekte savaşların on beş günden fazla süremeyeceği, demiryollarıyla birlikte yolcu arabalarının uğrağı olan küçük yerleşimlerin gözden düşeceği, buna karşılık otomobil sayesinde tekrar moda olacağı söylendiği gibi.
Sayfa 200Kitabı okudu
...ne var ki insanlar, biz kendilerini tanıdıkça, tahrip edici bir karışıma batırılan bir maden gibi, yavaş yavaş, gözümüzün önünde meziyetlerini (bazen de kusurlarını) kaybederler.
Sayfa 180Kitabı okudu
İnsanlar kıstırılınca yargılamak zorunda kalırlar. Toplum güvenliği dedikleri şey, aslında kişisel güvensizliğin yarattığı korkudur. Yargı, bir tür kişisel savunmadır. Çünkü toplumda kıstırılmadan yaşamak olanaksızdır.
Belki de gerçek olan hiçliktir ve hayatımız var olmayan bir rüyadır, ama o zaman, bu müzik cümlelerinin de, hayatımızla bağlantılı biçimde var olan diğer kavramların da birer hiç olması gerektiğini hissederiz. Biz yok olmaya mahkûmuzdur, ama bizim kaderimizi izleyecek olan bu ilahi esirler, elimizde birer rehinedirler. Onlarla birlikte ölme fikri ise, ölümün acılığını, sıradanlığını, hatta belki ihtimalini de biraz azaltır gözümüzde.
399 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.