Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Ayçaaa
Ayçaaa
@elizaayca
460 okur puanı
Ocak 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Zülfü Livaneli Ve Bir Kedi,Bir Adam,Bir ölüm ...
3-4 gündür sosyal medya detoksu yapıyorum kitabı okuduğum yer ise teknolojiden uzak çimlerin üstünde iki ağaca bağlanmış kocaman bir hamak ve şunu anlıyorum
ki açık havada etkileneceğin bir alet olmadan kitap okumanın tadı çok farklı. Bir Kedi,Bir Adam,Bir Ölüm'ü aldığımdan beri çok uzun zaman
Hırçın Kız...
Okumadan önce ve okuma sürecimde bir kaç tane eleştiri okudum bu eleştirilerde kitapta kadının kötü aşağılayıcı ve erkeğe hizmet etmek için doğduğunu anlattığı ve kadın olarak bizim bunu okumamamız gerektiğini ima ediyor ve söylüyordu.(Kişisel olarak kimseye bir atıfta bulunmuyorum) Bu eleştirilerin bir kısmına katılıyorum. Özellikle son sayfalarda Kate'in yaptığı uzunca konuşma bunlar cinsiyetçilik katılıyorum fakat kaçırdığımız bir nokta var ki bu kitap 16.yüzyılda yazılmış. 16.yüzyıldaki dünya düzenini, kadınların toplumdaki yerini anlatmayacağım sonuçta herkesin bildiği şeyler. Okurken bunu göz önünde bulundurdum ve bu yüzden de çok keyif aldım açıkcası.
10 Things I Hate About You filmini izlemeden önce Shakespeare'in böyle bir kitabı olduğundan haberim bile yoktu. İzledikten sonra filmin kitaptan esinlendiğini öğrendim ve hemen okudum. Her zaman kitabın daha güzel olduğunu savunuyorum ve bu film/kitap karşılaştırmasında da böyle oldu.
Kitabın içeriğine gelecek olursam:
Çok zengin bir babanın iki kızı vardır. Kate ve Bianca. Bianca çok uysal, çok güzel ve itaatkar iken Kate tam tersi hırçın, sinirli ve kabadır. Bianca'a çok fazla talip gelir ve babası ona ve taliplerine büyük kızı Kate evlenmeden Bianca'nın evlenemeyeceğini söyler. Bunun üzerine talipler Bianca ile evlenmek için Kate bir eş bulmaya çalışır.
Okurken sık sık güldüm gerçekten eğlenceli bir kitaptı aynı zamanda düşündürdü kadınların o zamandaki toplumdaki yerini ve şimdiki yeri, dönem karşılaştırılması bunlar hakkında düşündüm gerçekten eğlenceli ve boş zamanlarda üzgünken okunabilecek bir eser.
Tavsiyelerimle iyi okumalar...
Yine bir Jane Austen kitabı ve ben. Jane Austen karakterlerini yazmıyor adete işliyor. Kitabı okuduğunuzda hangi karakteri kendinize daha yakın hissettiğinizi ister istemez sorguluyorsunuz? Karakterlerimizden Elinor aklı temsil ederken Marianne tutkuyu temsil ediyor. Elinor olaylar durumlar karşısında sakince düşünürken Marianne tüm tutkusuyla karşı çıkıyor veya bağlanıyor. Bu iki zıt karakterin uyumu karşısında şaşsanızda ikisinden birini seçmek zorunda hissediyorsunuz. Ben Marianne'i seçtim sevdiklerine, savunduklarına, düşüncelerine tutkuyla bağlıydı bu bağlılığı sevdim kendimden parçalar buldum. Kitabın içeriğine gelecek olursam ;
Dediğim gibi Akıllı sağduyulu, sabırlı bir abla ve meraklı, tutkulu, heyecanlı bir kardeşi anlatıyor. Kitap kızların babalarının ölmesi ile bütün mirasın ağabeylerine kalması ile başlıyor. Bu durum sonucunda anneleri ve üç kız kardeş uzak akrabalarının sahip olduğu bir kulübeye taşınıyor. Elinor bu taşınma ile sevdiği Edward'ı uzakta bırakıyor. Kardeşi Marianne ise tesadüfen aşkını burada buluyor. Bu ikilinin aşk hayatını İngiliz sosyetenin ikiyüzlülüğünü okuyoruz. Ve Jane Austen'in bu konudaki ignelemelerini farketmemek olanaksız.
Kitapta betimlemeler fazla evet ama asla rahatsız etmiyor. Betimlenen her cümle gözünüzde canlanıyor ve kendinizi orada hissediyorsunuz. Okuması keyifli mutlu sona ihtiyacımız olan şu zamanlarda bize bunu veren sade bir kitap.
Okur Takip Önerileri
Madalyonun İçi ...
Benim için yeri çok ayrı çok özel. Gülseren Budayıcıoğlu ile tanıştığım kitap. İlk okumam yaklaşık 3 yıl önceydi daha bu uygulamadan haberim bile yoktu. Ne okuyacağımı bile tam olarak bilmiyordum. Yaşımın da küçük olduğunu düşünürsek yüzeysel bir okuma yapmışım buna rağmen çoğu şey aklımdaydı. Dizisini sürekli Tv'de görünce
Sizin toprağınız benim toprağım, sizin eviniz benim evim; burası için ,buranın çocukları için bir ışık , bir ana olacağım ve hiçbir şeyden korkmayacağım vallahi ve billahi.
Bunu söyleyen çocuklar için halk için elinden gelen her şeyi yapan Aliye'ye bunu nasıl yapabildiniz? diye bağırmak istiyorum. Ve bazen düşünüyorum ki bizim halkımıza he şey müstahak. Duyuyor görüyor ve hatta anlıyoruz fakat anlamamazlıktan gelip birilerin arkasından gidiyor dolduruşa gelip masum insanlara, yüreği yalan söylemeye razı gelmeyenlere zarar veriyoruz. Din adı altında kendimize baskı kurulmasına ve insanlara din adı altında karışmaya, baskı yapmaya ,yorumlamaya bayılıyoruz.
İşte Aliye bana bunları tekrar gösterdi. Yıllar geçmişse de hiçbir şey değişmemiş sanki. İnsanlara ne kadar iyilik yapmaya çalışırsan çalış onlar seni gördüğü gibi yorumluyor ve kafasında kurduğu kalıba seni koyuyor ve sen bunu asla değiştiremiyorsun.
İçimi döktüğüme göre kitabın içeriğine geleyim`;
İstanbul'dan küçük bir köye öğretmen olarak atanan Aliye burada çocuklara modern bir eğitim vermeye ve milliyetçilik aşılamaya çalışır. Ama bütün gözler, çok güzel olan Aliye'nin üzerindedir. Bunun yanında kuvvay-i Milliye'ye karşı Hoca Fettah efendi vardır ve halkı Aliye'ye karşı Türk Askerlerine karşı doldurur. Ve Yunanlılar ile iş birliği yapar.
Kitap Halide Edip'in okuduğum ilk eseriydi bende bu kadar etki bırakmasını beklemiyordum. Kadınların yaşadığı zorlukları, yapılan haksızlıkları okudukça yer yer çok sinirlendim ve bazen de göz yaşlarımı tutamadım. Sonuç olarak çok güzeldi özellikle her kadının okuması gerektiğine inanıyorum ve tavsiye ediyorum.
Yeni Hayat
Bitirdim mi bilmiyorum. Sayfalar bitti kitap kapandı ama benim içimde bir şeyler tamamlanmadı. Yeni Hayat Orhan Pamuk'tan okuduğum ikinci kitap. Okuduğum ilk kitabı Kırmızı Saçlı Kadındı. Kitap hakkında inceleme yazmam gerekiyor ama cidden ne yazacağımı bilemiyorum.
Kitabı elime alırken çok şey beklemiştim. Okumadan önce incelemelere baktığımda heycanlanmıştımda. Ama beklediğim gibi olmadı. O heyecanım gitti. Çok yavaştı kendimi bir türlü hikayeye kaptıramadım. Ayrıntılar içinde takılı kaldım. Bir sayfayı 10 kez okudum belkide. Öyle yada böyle yarım kalmasın diye bitirmek zorunda kaldım. Belkide şu aralar odaklanamadığımdan böyle oldu belki de bana göre bir kitap değildi. Şunu biliyorum ki bir süre sonra Yeni Hayat ile tekrar buluşacağız ve ben bu incelememi değiştireceğim.
Anladığım kadarıyla kitabın içeriğinden bahsedeyim:
Kitabımız bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti. İşte bu cümle ile başlıyor. Karakterimizin kitaptan nasıl etkilendiğini bu kitap uğruna neler yapabileceğini anlatıyor. Bu kitap olayına daha tam alışamadan bir bakıyor ki aşık olmuş. Canan'ını buluyor. İkisi otobüsler değiştiriyor, şehirler değiştiriyor, birlikte kitaptaki dünyayı bulmaya çalışıyorlar.
Kitap belki de bu dönem için bana uygun değildi. Ama siz okursanız sevrceğinizden eminim iyi okumalar :)
Aylak Adam...
Şu ana kadar en çok alıntı paylaştığım kitap. Aylak adamı anlamaya çalışıyorsunuz hatta anlıyorum sanıyorsunuz ama belkide hiç anlamıyorsunuz. Sizi kandırıyor bir yerde ,haklısın dediğin her şeyde, insanlık böyle olmamalı diyorsunuz. Sokağa çıkma isteği ,aylak aylak dolaşmak istiyorsunuz ama yapamıyorsunuz çünkü aylak adam olamazsınız. İşte böyle benim için hem anlaşılmanın hemde hiç anlaşılamamanın kitabı oldu aylak adam. İlk defa okuduğum bir tarzdı diyebilirim ama hiç yabancılık çekmedim. İçimdeki yalnız insanla çok iyi anlaştı bay C.
Kitabı anlatmaya çalışırsam;
Toplumdan uzaklaşmış yalnızlaşmış adını bilmediğimiz bir kahramanımız var adı bay C. Kendisi insanların ismi olmasına da karşı hatta. Düşündükleri ,yaşam tarzı farklı bay C 'nin. Bir şeyi arıyor birini belkide ilk başta onu döven terzileri , sonra mavi gözlü Güleri daha sonra bacakları güzel olan Ayşe'yi , şaşı kadını, resimleri arıyor sadece arıyor. Çokça da içiyor.
Yani bay C 'nin arayışlarını okuyorsunuz. İnsanlara bakışını , iç dünyasını ...
Okuduğum en güzel kitaplardan biriydi. Hiç unutamayacağım kitaplardan biri. Tavsiyelerimle iyi okumalar...
Emma
Romantizm en sevdiğim akım olur kendisi. Aşk romanlarına da bayıldığımı düşünürsek Emma'yı sevmemem olanaksızdı. Emma başucu kitaplarımdan birisi artık diyebilirim. Belkide o uçarı havasını kendime çok benzettiğim içindir bilemiyorum. Yani sözün özüne gelirsek bu romana ba yıl dım. Ama içeriği hakkında da bir şeyler söylemek gerek tabi ;
Kitap Emma'nın mürebbiyesinin evlenmesi ile baba kızın kocaman evde yalnız kalmasıyla başlıyor. Bir süre sonra bu yalnızlık onu çok bunaltıyor ve kendinden düşük seviyede olan Harriet ile arkadaşlık kuruyor. Emma Harriet'e aşk hakkında tavsiyeler veriyor hatta çöpçatanlık yapıyor. Bir süre sonra kasabalarına Jane geliyor ve Emma'nın Jane tutum ve davranışları.
Genel olarak kitap bu üç kızın aşk hayatları kasabaya gelenler, yanlış anlaşılmalar, gizli sözlenmeler , evlilikler bunların hakkında.
Bunların yanında aynı zamanda çok akıcı yazıldığı dönemin en önemli özelliklerini barındıran , insanlara ön yargı ile yaklaşmanın ne kadar yanlış olduğunu gösteren mükemmel bir kitaptı. Tavsiyelerimle iyi geceler...
Sarah Jio ve Kelebek Adası.
Sarah Jio ile çok önce tanıştım diyebilirim. Ama okumayalı baya olmuştu . Kitapçıda Kelebek Adasını görünce nedense dayanamadım ve okumaya başladım. Çok akıcı olacağını biliyordum öyle de oldu bir baktım kendimi çoktan hikayeye kaptırmışım.
Hikayeye gelirsem;
Balayında olan Charrlote ve Hapisten kaçan mahkum Grayin bir tekne turunda teknenin arıza çıkarıp bir adaya sürüklenmesi ile başlıyor. Ada ıssız ve olaganüstü güçleri var diyebiliriz. Charrlote ve Grayin adadaki yaşamları buldukları günlüklerdeki hayatlar ara ara anlatılan hikayeler var.
Benim düşüncelerime gelirsek:
Kitabın başı zaten sizi hikayeye direkt çekiyor ve merak uyandırıyor. Betimlemeler güzel ve kendinizi gercekten okyanusun ortasında hissediyorsunuz. Araya giren hikayeler ve insanların yaşam öyküsü bütünlük ve gerçeklik sağlıyor. Buraya kadar gerçekten beğendim fakat son kısımı bence bağlanmamıştı. Olaylar çok aceleye gelmiş gibiydi. SPOİLER - Chorlatte'un 30 yıl o kadar servete adayı bulamayıp. 1 günde mavi kelebek sayesinde adayı bulması hikayeyi çok basitleştirdi. Sanki mutlu son yazılmak için yazılmıştı.
Son olarak gerçekten okunabilecek nitelikte hem çok yormayan hem keyifli vakit geçirebilmenizi sağlayacak su gibi akıcı bir kitap tavsiye eder ve iyi okumalarr dilerrimm....
Cemile benim için bir kurtuluş kitabı oldu. okuyamayışımın kurtuluşu. 1- 1.5 aydır kitap okuyamaz oldum komodinimin üzerinden kitaplar benimle alay ediyordu sanki elime alıp alıp bırakıyordum, gittigim her yere götürüp bir sayfa çevirmeden geri getiriyordum. Hafif vicdan azabı da vardı tabi 1 ayın sonunda kitaplığımdan Cemile göz kırptı bana elime alır almaz nefessiz bir şekilde okumaya başladım eski beni getirdi Cemile.
Bu kadar beğendiğim Cemilenin konusuna gelelim;
Bu kitap bir aşk öykusü aşk dedin mi bende sular duruyor zaten. Savaş zamanı Cemilenin kocası askere gidiyor ve Cemile de köyde kocasının ailesi ile kalıyor 3 yıl boyunca iş yapıyor ama Cemilenin kendine has bir havası var işleri yaparken asla gocunmuyor sürekli gülüp egleniyor bir zaman sonra askerlere yiyecek taşımak için göreve gidiyor ve orada Danyar ile tanışıyor bize de ikisinin aşkını okumak düşüyor.
Bu süreden sonra okuduğum ilk kitaptı Cemile bende yeri çok ayrı. Okumayı da ne kadar özlediğimi farkeettim. Ne degerli şeymiş meğer okumak ve kitaplar...
Bu kitaba nasıl inceleme yapacağımı bilmiyorum. Tek bildiğim şey yetişkinlerin savaşlarının hiçbir şey bilmeyen çocuklara, saf ruhlara zarar verdiği.
Kitaba gelirsem ;
Babası hitler kumandanı olan Bruno'nun Babasının görevi yüzünden Berlindeki çok sevdiği evinden ayrılması ile başlar. Yeni evleri toplama kampının karşısındadır ve aralarında tel örgüler vardır. Canı çok sıkılan ve hiç arkadaşı olmayan Bruno keşfe çıkar ve kendine bir arkadaş bulur. Ve daha sonra o arkadaşı en iyi arkadaşı olur yalnız arkadaşı bir yahudidir....
Çocuk kitabı olsa da herkesin okuyabileceği bir kitaptı. Betimlemelerden uzak ve akıcıydı... Sonlanına doğru göz yaşlarınızı tutamayabilirsiniz iyi okumalar..
Leyla'nın hikayesini Leyla'nın umudunu Leyla'nın yaşamını Leyla'nın kocaman kalbini Leyla'nın Evini bitirdim.
Zülfü Livaneli okuyunca bırakmak mümkün olmuyor okumaya başlıyorsunuz ve aklınız hep okumadığınız diğer sayfalarda kalıyor. Ve en sonunda kendinizi benim gibi kitabı bitirmiş daha sonra da afallamış bir halde buluyorsunuz.
Kitaba gelirsem;
O kadar güzel bir hikayeydi ki Geçmiş ile günümüzdeki o aykırılığın , uyuşmazlığın o döngüyü çok güzel anlatmıştı. Leyla Hanımın o kocaman yüreği , hiç kaybetmediği o duruşu asilliği Roxy 'nin asi ama yumuşak kalbi Yusuf'un naifligi her şey o kadar olması gerektiği gibiydi ki , Leyla hanımın geçmişi muhteşem imkansız aşklar , günümüz aşkları herşey çok güzeldi kitabı sanki okumadım yaşadım.
Herkesin okuması gereken bir kitap umarım güzel bir inceleme yapabilmişimdir iyi okumalar...
Nasıl Ölünür ?
Arkadaşıma bu kitabı okuduğumu söylediğimde cevabı öğrenirsen bana da söyle dedi. Peki nasıl ölündüğünün cevabını buldum mu ?
Hayır bulamadım. Ama her insanın aynı şekilde ölüp aynı şekilde unutulduğunu ögrendim her cenaze arabasının aynı yoldan gittiğini...
Kitaba gelirsem :
Kitap beş farklı hikayeden oluşuyordu. Bu beş hikayede toplumun farklı yerinden farklı yaşlarda farklı statüde insanlar vardı. Ve bu kişilerin ölümlerini , öldükten sonra yapılanları , ölümlere verilen tepkileri anlatıyordu.
Güzel kısa bir kitabtı zaten kısacık bir kitap hemen okunabilir. Tavsiyelerimle iyi geceler:)
Bitirdimm.
Bu tür kitap okumayalı gerçekten uzun zaman olmuştu bu nedenle çabucak okudum ama kitap o kadar akıcıydı ki sanki kitabı okumadım seyrettim. 14-15 yaşındaki çocukların ailesi ile yaşadığı sorunları çocukluktan gençliğe geçme aşamasını güzel ele almıştı. Okuduğum çoğu incelemede kitabın detaylara boğulduğu söylenmişti. Bence o detaylar kitabı güzel yapan unsurlardandı. Kasabadaki yaşananları bilmek baş karakterin arkadaşlarını tanımak hepsi kitabı bütünleştirmişti.
Kitaba gelirsem:
Kitabımız Jasper Jones'ın Charlie 'nin penceresini tıklatması ile başlar. Jasper çok zeki ,çevik ,cesaretli olmasına rağmen kasaba da hep dışlanmış hırsız ve kötü biri olarak bilinen bir çocuktur. Charlie ise tam aksine ailesinin sözlerine bağlı çoğu şeyden korkan bir çocuktur. Bir cinayet ile bu iki çocuk bağlanır ve dost olurlar daha sonra hikayeye Eliza katılır ve bu üç genç cinayeti çözmeye çalışır.
Kitap edebi açıdan kusursuz olmasa da gayet güzel ve akıcıydı karantinada sıkılmadan vakit geçirebilecek bir kitaptı. Tavsiye edilir.
Olmayalı ne kadar oldu ?
Kitap böyle başlıyor işte hakkını da veriyor. Kitabı felsefe ögretmenimizin isteği üzerine almıştım kitaplığımda uzun süre durdu fakat artık okuma zamanı gelmişti.
120 sayfa ve yarısı küçücük şiirlerden oluşuyor. Alırken şiirler benim için hiçbir anlam ifade etmiyordu. İki kelime gibiydi. Ama yazarın anlatmak istediğini o özde o kısacık kelimelerde o kadar iyi anladım ki. Kişinin yaşamının anlamını. Ölümü her şeyi kısacık bir özde anlatıyordu.
Kesinlikle tavsiye ediyorum. Yeni keşfettiğim bu yazarı bırakacağımı da sanmıyorum.
