Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emrah Gülşen

Emrah Gülşen
@emrahg
Mühendis
Ankara
54 okur puanı
Eylül 2019 tarihinde katıldı
153 syf.
2/10 puan verdi
Bu kitabı sevmeyi dışlayan bir sevmeme ediminin tüm olası formasyonlarının bir difarensiyel olgu yaratmasının uzay zamanda oluşturduğu kilit diyagramların tekil durumlar üzerinde yarattığı baskıdan kaçmak pek mümkün görünmüyor. Fakat bunlar konik olan veya konik olmayan komik olguların ilksel postulalarından başka bir şey değildir. Tam bu noktada ortaya çıkan şey; uzay-zamanda var olan ve olguya içkin sözcelerin yarattığı fonsiyonların biçimselliklerinin hem kendini kapsayan hem de kendine aşkın durumlarında meydana gelen söylemsel kırılmalardır. Buna dışsal zamanda yumurtlayan terbiyeli tavuk partisyonu demek mümkün görülmekle beraber namümküniyeti her zaman olguya içkin ve haliyle düalizm yaratan topolojik bir mikro-segmentsel kavram olarak varlığını koruyacaktır. Yukarıdaki paragraf ne kadar anlamlıysa bu kitap da o kadar anlamlı benim için. Çoğunluğu kabuller üzerine kurulu yani hiçbir şey söylemiyor olma ihtimali kendine içkin:), ampirik olmayan olgular ve söylemler üzerine ne dediği belirsiz fakat sanki fiziğin en derin teoremlerini anlatırcasına ezoterik, komplike ve anlaşılmaz olmaya çalışan ama aslında hiçbir şey hakkında her şeyi ya da her şey hakkında hiçbir şey söyleyen bir kitap. Ve bu kitabı okurken Arthur Schopenhauer’in şu cümlelerini hatırlamamak mümkün değil: “Söylenmeye değer herhangi bir şeyi olan kimse onu yapmacık ve gayritabii ifadeler, çetrefilli deyimler ve karanlık telmihler içinde gizleme lüzumu duymaz. Tam tersine o bunu olabildiğince yalın, açık ve naif biçimde dile getirmesini bilir ve dolayısıyla hedefini bulmayacağından (beklenen etkiyi uyandırmayacağından) en küçük bir kuşku duymaz.”
Foucault
FoucaultGilles Deleuze · Norgunk Yayıncılık · 201358 okunma
Reklam
430 syf.
10/10 puan verdi
Coğrafya kaderdirin manifestosu
Bu kitap, coğrafya kaderdir deyişinin bir manifestosu adeta. Kesif bir karanlığın içinde yaşayan, katlanarak artan acılar bombardımanında çırpınan, sürekli delirmenin, intiharın, ölmenin ve öldürmenin eşiğindeki, kaçabilecek hiçbir yeri olmayan, adeta diri diri mezara gömülmüş insanların hikayesi anlatılıyor kitapta. Ve yazar Khaled Hosseini, bu
Bin Muhteşem Güneş
Bin Muhteşem GüneşKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2020101bin okunma
552 syf.
10/10 puan verdi
Genel olarak bilim-sanatın özel olarak edebiyatın estetik haz, güzel vakit geçirtme, öğretme vs… bileşenlerinin ötesinde ve yine tüm bu bileşenlerin harmanlanmasıyla ortaya çıkan başat etkisi evirmek-devirmek-dönüştürmektir. Haliyle hem birey olanın hem toplumların tarihsel değişim-dönüşümü esasında düşüncenin değişim-dönüşümüdür demek mümkündür. Bu nedenle de tarih boyunca, yapıcı yıkımdan korkan, statükocu, geçmiş(ölü-ölüm) sevici, sadece belirli bir zümrenin çıkarları için hareket eden totaliter yapıların en önemli dertleri düşünce ve düşünceyi üreten yazarlar-çizerler-sanatçılar-filozoflar olmuştur. Bu süreç, totaliter yapının gücü yettiği oranda hem fikir üreteni yok etmesi veya hapsetmesi hem de fikrin hayat bulduğu eseri yok etmesi veya yasaklaması şeklinde işletilmiştir genelde. Çünkü bahsedilen düşünsel üretim etmenleri bu tür kötücül yapılara doğrultulmuş en yıkıcı silahlardır. İşte bu kitap da bence öylesine güçlü bir silah. Bir diktatörlüğün aslında ne olduğunu, içinde ne tür çirkinliklerin saklandığını, koca koca insanların çıkar ve korku sarmalında ne hallere düşebileceklerini takdir edilesi bir dil ve kurgu ile anlatabilmeyi becermiş Llosa
Teke Şenliği
Teke ŞenliğiMario Vargas Llosa · Can Yayınları · 20191,041 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
539 syf.
·
Puan vermedi
Foucault'nun cinsiyet, toplum, siyaset, biyopolitika, panoptikon vs. üzerine fikirleri, söylemleri, teorileri toplum-siyaset-felsefeyle ilgili okuduğum, izlediğim, dinlediğim şeylerde birçok kereler karşıma çıkmıştır. Söylediklerini zekice ve ufuk açıcı bulmamdan dolayı da Foucault okumaya karar verdim. İlk okuduğum kitabı da Kelimeler ve Şeyler oldu. Anladığım kadarıyla özetlemeye çalışırsam; ressamın hem resmi çizen hem resmin içindeki olduğu yani gösteren gösterilen ilişkisinin yer değiştirdiği bir döngüselliği yansıtan Velazquez'in Las Meninas'ından yola çıkan Foucault şeylerle ve olgularla dilin ilişkisini, dil ve bilim etkileşimini, 17. yüzyıl öncesindeki ve sonrasındaki bilim dilindeki değişimi ve bunun şeyleri anlamamıza ve yorumlamıza olan etkisini anlatmaya çalışmış diyebilirim kabaca. Ekonomik olguları dahi dil yapısı üzerinden anlatmaya çalıştığı bu zorlayıcı kitabı okurken zihnimde sürekli bir serbest çağrışım kargaşası yaşansa da anlatıyı genel bir bağlama bir öze oturtabildiğimi söyleyemem. Belki de oturtmak gerekmiyordur. Zira fazlasıyla yoruma açık öznel soyutlamalarla kurulmuş bir hipotezler bütünü diyebilirim kitap için. Belki de okurken yanınızda Foulcault'un kendisi olmalı ki bu cümlede, bu bölümde ne demek istedin diye sormalısınız kendisine:) Ancak o zaman anlaşılabilirmiş gibi. En azından ben öyle hissettim. Fakat Foucault değer verdiğim ve anlaşılması gerektiğini düşündüğüm bir entellektüel olduğundan şimdi biraz Foucault üzerine yazılmış kitapları okuduktan sonra diğer Foucault kitaplarını okumayı düşünüyorum ki daha anlaşılır olabilsin.
Kelimeler ve Şeyler
Kelimeler ve ŞeylerMichel Foucault · İmge Kitabevi Yayınları · 2017491 okunma
688 syf.
10/10 puan verdi
·
16 günde okudu
Çok başarılı
Sanatın öyküsünü, çıkış noktasını ilk mağara resimlerinden alarak günümüze kadar taşıyan kitabın özellikle sanat tarihinde yeni olanlara katacağı bilgi, birikim ve göstereceği yol, yordam tartışılmaz. Tarihsel süreç içerisinde resim, heykel ve mimarideki estetik algının ve teknik becerinin ne tür değişimlere uğradığını oldukça yalın bir dille ve çok güzel fotoğraflarla örnekleyerek anlatmayı başarıyor. Bu arada kitabın anlatısı resim sanatı ağırlıklı olmakla birlikte biraz heykel ve mimarlık da içeriyor. Aslında, katacağı bilgi, birikim dışında benim için kitabın en önemli özelliği, anlatımla birleşen içindeki fotoğraf seçkisi ile kitabın kendisinin de adeta bir güzel sanatlar eseri olarak size estetik bir haz sunması. O nedenle okuması çok keyifli bir eser oldu benim için. O keyfi tatmak için de Kindledan vs. değil basılı halini okumanızı tavsiye ederim. Evet biraz pahalı bir kitap ama verdiğiniz parayı sonuna kadar hak ediyor. Sözün özü; nefis bir kitap :)
Sanatın Öyküsü
Sanatın ÖyküsüE. H. Gombrich · Remzi Kitabevi · 2017904 okunma
Reklam
464 syf.
7/10 puan verdi
Öncelikle şunu söyleyim ki Victor Hugo çok sevdiğim bir yazardır. Bir çok okur gibi Sefiller kitabının edebiyat tarihinin yazılmış en güzel romanlarından biri olduğunu düşünürüm. Notre Dame'ın Kamburu’ nu da keza bir o kadar başarılı bulurum. Victor Hugo, bu iki kitapta ve okuduğum bir diğer kitabı olan Bir İdam Mahkumunun Son Günü'nde ele aldığı önemli konuları muhteşem bir kurgu ve anlatım gücüyle aktarabilmiş, okurun toplumsal ve felsefi bakış açılarına etki etmeyi başarabilmiş, gerçek bir düşünce insanı, bir yazın devidir benim gözümde. Ama ne yazık ki bu kitap benzeri bir etki yaratmadı bende. Sanki bir Victor Hugo eseri değil de çok daha zayıf bir kalemin kitabını okuyormuş gibi hissettim. Kronolojisine baktığımda son yazdığı roman olduğunu görünce daha da şaşırdım açıkçası. Bilmiyorum belki yeni bir şeyler denemek istemiş ve olmamış, belki çevirisi çok şey kaybettirmiş kitaba, belki yazarının Victor Hugo olmasından dolayı beklentim fazla yüksekti... Nedeni ne olursa olsun gerek kurgu gerek dil anlamında fazla yapay ve diğer eserlerinin çok gerisinde bulduğum bir kitap oldu.
Deniz İşçileri
Deniz İşçileriVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,720 okunma
616 syf.
9/10 puan verdi
Kitap, bütün yaşamın dilinin yazılı olduğu DNA'nın ve DNA'nın kalıtsal olarak aktarımını mümkün kılan GEN'lerin özelinde evrim, genetik bilim ve biyolojinin gelişim tarihini, bu gelişim sürecine katkısı olan bilim insanlarının hikayelerini, karşılaştıkları zorlukları, başarıları ve başarısızlıkları, genetik bilimdeki gelişmelerin toplumsal izdişümlerinin ahlaki ve felsefi platformlarda yol açtığı tartışmalarla da harmanlayarak hem doyurucu bir şekilde hem de akıcı bir dille ve sıkmadan anlatmayı başarıyor.
Gen
GenSiddhartha Mukherjee · Domingo Yayınevi · 2019362 okunma
680 syf.
·
Puan vermedi
Batsın bu dünya:)
Kitapta, 675 sayfa boyunca, varoluş bunalımından muzdarip bir adamın hayatın anlamsızlığı, boşluğu hakkındaki fikirlerini okuyorsunuz. Pessoa’nın yakaladığı şiirsel dili ve felsefi düşünsel altyapısını takdir etmemek elde değil fakat bu kadar uzun bir kitap boyunca sadece nihilist bir pesimizme maruz kalmak gerçekten bünyeyi zorluyor. Kişisel
Huzursuzluğun Kitabı
Huzursuzluğun KitabıFernando Pessoa · Can Yayınları · 202110,5bin okunma
512 syf.
10/10 puan verdi
Yoğun bir bilgi birikimin ürünü olduğu her sayfasında kendini belli eden bu üçleme; insanın sosyo-kültürel-ekonomik evrimi içerisinde dinlerin ortaya çıkış serüvenini, bu dinlerin birbirlerine nasıl evrildiğini, her bir dinin içinde başka inanç sistemlerinden bir çok kalıntının olduğunu, özünde aynı inanış ve anlamlandırış biçimlerinin farklı coğrafyalar ve kültürler içerisinde farklı isim ve hikayelerle nasıl yeniden ve yeniden üretildiğini detaylı ve öğretici bir şekilde anlatmayı başarabilmiş. İlk insanlardan günümüze düşünce ve pratiğin tarihsel diyalektiği konularında okumalar yapmayı sevenler için biçilmiş kaftan.
Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi
Dinsel İnançlar ve Düşünceler TarihiMircea Eliade · Alfa Yayıncılık · 2017244 okunma
222 syf.
3/10 puan verdi
Her şeyden önce ben kitabı fazlasıyla agresif ve ofansif bulduğumu söylemeleyim. Sürekli bir öteki üzerinden kendini olumlama çabası içindeki Schopenhauer ‘un alt metninde aslında kendi bilgeliğini övüp durduğu bir manifesto(ya da mastürbasyon mu demeli) var karşımızda. Sanırım düşün dünyasında kendine bir yol açmak isteyen çoğu okurun düştüğü yanılgı felsefeye ve felsefecilere adeta dogmatik bir düşünsel doğruluk atfetmek. Söyleme biraz, Aristoteles şöyle demiş, Nietzsche böyle demiş cümleleri serpiştirince sanki bu size izlenecek bir yol, anlamlı bir çözümleme sunuyor olmalıymışcasına… Schopenhauer felsefe tarihi açısından önemli bir düşünür olmakla birlikte bana sorarsanız yaşam bilgeliği üzerine en son söz söyleyecek olanlardan. Ailesinden kalan yüklü bir mirasla bütün hayatını aylaklıkla geçirmiş, annesiyle yaşadığı sorunlar ve o zamanın dünyasına hakim paradigma nedeniyle kadın düşmanı olmuş, şöhrete kavuşmak için elinden geleni yapmış bir karakter. Bu hastalıklı düşünce yapısı , kötü bir kişisel gelişim kitabından hallice olan bu kitaba da fazlasıyla hakim zaten. Yaşasın Wittgenstein!!! :)
Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar
Yaşam Bilgeliği Üzerine AforizmalarArthur Schopenhauer · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20197bin okunma
Reklam
176 syf.
7/10 puan verdi
Jean-Jacques Rousseau, Thomass Hobbes, John Locke gibi felsefecilerin farklı biçimlerde anlamlandığı Doğa Durumu kavramı Toplum Sözleşmesi’nin çıkış noktasını oluşturur. Rousseau’ya göre; Doğa Durumunda sınırsız özgürlüğe sahip insanlar, toplumsal evrim(yerleşik düzene geçiş, mülkiyet vs.) süreci neticesinde ortaya çıkan birlikte yaşama zorunluğu
Toplum Sözleşmesi
Toplum SözleşmesiJean-Jacques Rousseau · Litera Yayıncılık · 201814bin okunma
656 syf.
10/10 puan verdi
Nefis
Öncelikle şunu belirteyim ki John Steinbeck’in benim kişisel tarihimde özel bir yeri var zira bana kitap okumayı sevdiren, vay be okumak ne güzel şeymiş dedirten, sonsuz yazın ve bilgi evrenini ucundan kıyısından kemirme iştahı kazanmamı sağlayan ilk kitap ortaokul yıllarında okuduğum Gazap Üzümleri olmuştur. Daha sonra 2-3 kitabını daha severek okudum. Bu kitaba gelecek olursak; Kaliforniya’nın Salinas vadisi civarında yaşayan, merkezinde iki ailenin üyelerinin rol aldığı bir grup insanın nesillere yayılan hikayelerini anlatıyor. Bu kitaba Proust’un bir kitabını okuduktan hemen sonra başlamam nedeniyle çoğunlukla Amerikalı ve İngiliz yazarlara has, belki İngilizcenin yapısından kaynaklı, o sade ve net anlatım dili başlar başlamaz biraz basit ve garip gelmekle birlikte( ki Proust’tan sonra ne okusanız aynı etkiye maruz kalmanız olasılığı var) kısa bir süre sonra hem dilin hem kurgunun akıcılığı çok keyifli bir okumaya dönüştü. Ayrıca Proust okumanın verdiği zihinsel yorgunluktan sonra da beynime bir tür dinlence etkisi yaratmadı değil açıkcası:) (Bu arada her iki kitabın çevirisi de muhteşem bir çevirmen olan Roza Hakmen’e ait) Steinbeck’in o kadar güçlü bir kalemi var ki, olay ve durumları o kadar güzel örüyor ki; hikayede anlatılan her duyguyu, her karşılaşmayı, soğuğu, güneşi, heyecanı, dramı siz de anın bir parçasıymışçasına hissediyorsunuz. Okuduğum en keyifli kitaplar listesine üst sıralardan bir giriş yaptı kendileri.
Cennetin Doğusu
Cennetin DoğusuJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 20176,4bin okunma
656 syf.
10/10 puan verdi
Büyük ustanın dolu dizgin bir hikaye içinde sanki bütün anlatı türlerini-dram, komedi, aşk, macera, gerilim- kendine has oyuncu, dinamik ve akıcı edebi üslubuyla harmanladığı okuması çok keyifli bir eser. Dickens'ın İki Şehrin Hikayesi ve Oliver Twist'ten sonra okuduğum 3. eseri oldu. Sanırım içlerinde en keyif aldığım da bu oldu. Sırada David Copperfield var:)
Büyük Umutlar
Büyük UmutlarCharles Dickens · Can Yayınları · 201714,3bin okunma