Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Eren Sağır

Eren Sağır
@erenick
16 okur puanı
Kasım 2020 tarihinde katıldı
Temelsizlik anksiyetesi
Kendimizin yarattığı dünyanın kendimizden başka bir temeli olmadığı için yaşanabilecek “temelsizlik anksiyetesi” sürekli kaçındığımız bir duygudur. Özerk davranma, yalnız kalma ya da kararlar verme gibi durumlardan kaçınarak bu duyguyla yüzleşmemeye çalışırız. Kendimizden daha büyük güç mitos arar ya da yaratırız. Ya da Heidegger ve Sartre’ın vurguladıkları gibi, daha güçlü bir savunma mekanizması sayesinde, dünyamızı sanki bizim yaratımızdan bağımsızmışçasına yaratırız.
Sayfa 192 - Metis yayınları
Reklam
Bu dünya öyle bir dünyaydı ki güneş balçıkla sıvanamaz, hiçbir gerçek sonuna kadar gizli kalamazdı.
Ağlayasım geldi
İçeriye girdi, evini gözden geçirdi, burnuna özlediği, hiçbir yerde bulamadığı evinin kokusu geldi, boğazına bir yumruk oturdu, boğazı tıkandı, “Hoşbulduk güzel evim,” dedi, senden daha, senden sıcak, tatlı, güzel bir yer var mola şu dünyada?” Gülümsedi, ardından da, “Yok,” diye kestirdi attı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Şurada, bir sandalyenin üzerinde, gırtlağıma kadar kendi yaşamıma gömülmüş oturuyor ve hiçbir şeye inanmıyorum.” (s.73)
Hayallerimde “güzel ve yüce şeylere sığınarak” ne büyük aşklar yaşadım, ey Tanrım! Yeryüzündeki hiçbir varlıkla ilgisi olmayan, bu bütünüyle hayal ürünü aşklarım beni öylesine doyuruyordu ki sonradan gerçek bir sevgiye gereksinme bile duymuyordum.
Reklam
Haksızlığın son bulduğu gün
“Öyle bir günü insanoğlu mutlaka görecek… Çünkü insanoğlu öyle bir gün için, insan insan olduğundan beri savaşıyor. İnsanoğlu dediğini yapacak kurtla kuzu yayılacak.”
Tanrı ve Jung
Daha sonra korkunç, günahkar bir düşüncenin yaklaştığını hisseder ve bu düşünceyi zihninden uzaklaştırır. Birkaç gün boyunca büyük bir acı çeker. En sonunda Adem ve Havva’dan günah işlemelerini istemesi gibi onun da bunları düşünmesini isteyen Tanrının kendisi olduğuna karar verip bu düşünce üzerinde durur ve tahtının üzerinde oturan Tanrının mutlak gücüyle katedralin üzerine pislediğini, yeni çatısını parçalayıp katedrali yerle bir ettiğini görür. Böylece Jung daha önce hiç yaşamadığı bir mutluluk ve rahatlama hisseder. Bunun “doğrudan İncil’in ve Kilise’nin üzerinde olan her şeye kadir, yaşayan Tanrı deneyimi olduğunu hisseder. Tanrının karşısında tek başına olduğunu ve gerçek sorumluluğunun işte o zaman başladığını anlar. Babasının yoksun olduğu şeyin, Kilise’nin ve İncil”in dışındaki bu yaşayan Tanrıyı dolaysız ve doğrudan hissetme deneyimi olduğunu fark eder.
Anılar sayfa 30
96. Bölüm
Düşlediğim kişiler, bana göre gerçek hayattakilere benzemiyor. Her iki hayat -düşteki ve dünyadaki hayatlar- kendine özgü, sahici, fakat farklı birer gerçeklik. Yakın ve uzak nesneler için de geçerli bu: Düşlerimdeki insanlar bana daha yakın ama…
Kuşkusuz pek çoğumuz gibi ben de alışılmış uygulamaları değiştirmeye gönülsüzdüm. Ama kimileri gibi geleneğe körü körüne bağlanıp kalmakta da bir erdem görmüyorum.
Sayfa 12 - Yapı Kredi Yayınları
Kitaplar her şeyi yazıyorlar
Onun bir yaşam boyu vuruşa vuruşa öğrendiklerini, bu gencecik çocuk su gibi biliyor. Kitaplar, dede, diyor... Kitaplar her şeyi yazıyorlar. Öğrenmesini bilen, onlardan her şeyi alabilir. Öyle şeyler ki, egemenliğini pekiştirmek isteyen her gücün, neden ilkin kitaba saldırıp, sonra yine kitapla kendi düşüncesini yaymaya uğraştığını belleğinin derinliklerinde kavrıyor Fehmi.
Sayfa 305
Reklam
Kitaplarda bir şeyler olmalı.
“Sen orada değildin, görmedin,” dedi Montag.” Bir kadının yanan bir evde kalmasına yol açtıklarına göre, kitaplarda bir şeyler olmalı... hayal edemeyeceğimiz bir şeyler; orada bir şeyler olmalı. İnsan bir hiç uğruna kalmaz.”
Sayfa 72 - İthaki yayınları
Öyle bunalımlar vardır ki ruh, engin denizler gibi, fırtına çıkınca , kıyılardaki yosunlardan uçurumlarındaki kumlara dek, nesi varsa hepsini hiç gözetmeden ortaya seriverir...
Sayfa 278 - radikal 250, çeviri: Şima Rondinelli
“Kendini, ondan iyi düşündüğün havasını verdin mi, gerisi kendiliğinden geliyor. Bundan sonrası için ders olsun bu bana. Hammaldan müdüre, yanımda bir kişi de çalışsa, bin kişi de, çalışsa hiç ayrılmadan bunu uygulamalıyım.
Sayfa 84 - Doğu Kitabevi
Bu insanoğlu, bu reziller belli olmaz ki... Bir yaprak kıpırdasa korkarlar da, üstlerine top güllesi yağsa korkmazlar...
Sayfa 318 - Yapı Kredi
Çalış, diyor, çalışıyorlar. Yat, kalk, otur, uyu diyor, bir dediğini iki etmiyorlardı. Küskün karanlıklarına da gittikçe gömülüyorlar, vurdumduymaz, hiçbir şeyle ilgilenmeden, gülmeden ağlamadan, öfkelenmeden bir tuhaf havanın içinde yuvarlanıp gidiyorlardı. Umut ettikleri hiçbir şey yoktu. Umut edememenin boşluğundaydılar.
Sayfa 273 - Yapı Kredi yayınları
Demir olsam çürürdüm, toprak oldum dayandım...Toprak, toprak, toprak oldum da dayandım.
Sayfa 155 - Yapıkredi yayınları