Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
240 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Canımız Türkan Ablamız
Türkan Saylan hakkında günlerce konuşsak eksik kalır, örnek aldığım şahsına münhasır harika insanlardan birisidir benim gözümde. Yüzlerce ödül almış”Uluslararası Gandhi Ödülü” , “En Yürekli Kadın Ödülü” , “Atatürkçü Düşünceye Hizmet Ödülü” gibi… Böylesine önemli birisi. Türkiye’nin eğitim savaşçılarındandır. Türkiye çocuklarının Türkan Ablası’dır.
Yapıcılığın Gücü
Yapıcılığın GücüZehra İpşiroğlu · E Yayınları · 20178 okunma
En olumsuz gibi görünen bir insanda bile mutlaka yapıcı bir gizilgüç olduğundan, onu gene de bir yerinden yakalamaya çalışabiliriz. Bu kimi kez tutuyor ama kimi kez de insan büyük düş kırıklığına uğruyor. Türkan Saylan: Bu söylediğinizi ne kadar çok yaşamışımdır. Bu nedenle insanlara bütünüyle nahif bir yaklaşımım var. Hiçbir söylentiye aldırmam. Onu doğrudan kendi gözlerimle görmek ve tanımak isterim. Aslında o insana ilişkin söylenenler genelinde yüzde doksan doğru çıkar ama işte bir yüzde on vardır ki, bu benim için çok önemlidir. Peki ya yüzde onu tutturamazsanız? Bunun altında hiç ezilmiyorsunuz, öyle değil mi? Türkan Saylan: O zaman o insanı unutmayı ya da diyelim yok saymayı tercih ediyorum. Yapmamız gereken o kadar çok şey var ki, zaman yitirmemek gerekiyor. Ben hep ileriye bakıyorum.
Reklam
Bir denizde bir öykünün sayısızdır yolları Kimi vurgun yemiş gizilgüç Kimi ahtapotun kolları
Ama inanın ki ben Atatürk’ün hiçbir zaman insanüstü olduğunu düşünmedim. O da bizim gibi etli canlı bir insan. Yalnız gözünü dört açmış, kendini geliştiren, dünyaya açık ve aşırı duyarlı bir insan. Sürekli olarak yeni bir şeyler öğrenmeye ve kendini geliştirmeye çalışıyor. Yeteneklerini sonuna kadar kullanıyor. Dünyanın kitabını okuyor, yabancı dil öğreniyor. Bunları yapan insan sizden benden farklı biri değil. Kesinlikle değil. Yani hepimizde olan bir gizilgüç onda da var ama işte bu gizilgücü kullanmasını biliyor. En önemlisi özgüveni var. İnanın ki başım sıkıştığında, bir açmaza düştüğümde, kendimi çok çaresiz duyduğumda onu çok düşünmüşümdür, çünkü hiç yoktan bir şeyleri var edebilmiş bir insan. Bu hem çok şaşırtıcı, hem de çok özendirici bir şey. O zaman içimde bir duygu bana diyor ki: “Senin pes etmeye hiç hakkın yok”. Benim gözümde bu açıdan Atatürk özendirici ve kamçılayıcı bir örnek oluşturuyor. İsveç ya da Norveç gibi bir ülkede doğup yetişmiş olsaydık, böyle düşünmeyecektik belki de. Ama Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkede yaşadığımıza göre, hepimizin sorumluluğu çok ama çok büyük. Dolayısıyla kendimizi geliştirmek de bu sorumluluğun başında geliyor.
..asla farkına varmak istemediği, fakat burada, Brundisium’da varlığını bir şaşırtmacayla, zorla gözler önüne seren bir şey; bu, halk denen kitlenin ta derinliklerinde yatan, bir gizilgüç niteliğiyle var olan kötülüğün bütün uzantılarıyla algılanmasıydı, insanın büyük şehirdeki güruhun batağına saplanması, böylece de insanlığını yitirmesi, insan karşıtı bir varlığa dönüşmesiydi
Sayfa 40 - İthaki Yayınları
İnsanlık böylesine bir boşluk halinde uzun süre yaşayamaz: Bir şeye doğru ilerlemiyorsa sadece durgunlaşmakta kalmaz. Biriken gizilgüç, hastalık haline ve çaresizliğe, eninde sonundaysa yıkıcı eylemlere dönüşür.
Sayfa 27 - Okyan Us Yayınevi, 22. Basım İstanbul, Nisan 2022Kitabı okudu
Reklam
İnsanoğlu böylesi bir boşluk halinde uzun süre yaşayamaz; eğer bir şeye doğru ilerlemiyorsa sadece durgunlaşmakla kalmaz, biriken gizilgüç hastalık hali ve çaresizliğe, önünde sonundaysa yıkıcı eylemlere dönüşür.
Sayfa 27 - Okyanus Yayınevi, 2.Basım, Nisan-2013Kitabı okudu
Gizilgüç, atom, tank, ütopik sevdam Ürkek tavşan, homurdayan ateş, kızıl su Ellenmemiş yaram, kabaran tuz Avcısı kör dilencim, bulutsuz ağıl Eğilse, kırılsa bitimsiz orman Ana rahmine düştüğüm an Büyüdüm, sevdim, sonra yoruldum işte
Sayfa 113Kitabı okudu
İnsanoğlu böylesi bir boşluk halinde uzun süre yaşayamaz; eğer bir şeye doğru ilerlemiyorsa sadece durgunlaşmakla kalmaz, biriken gizilgüç hastalık hali ve çaresizliğe, önünde sonundaysa yıkıcı eylemlere dönüşür.
Deneyimimi düşünürken kendimi Cambridge'in seçkin felsefe hacası Dr. C. D. Broad ile fikir birliğine varmış buluyorum. "Bergson'un bellek ve duyu algılayışıyla bağlantılı olarak ileri sürdüğü kurarn tipini, şimdiye kadar yaptığımızdan çok daha ciddi bir biçimde ele alırsak iyi olur. Önerme şudur: Beyin, sinir sistemi ve duyu
Reklam
İnsanlık böylesine bir boşluk halinde uzun süre yaşayamaz: Bir şeye doğru ilerleyemiyorsa sadece durgunlaşmakla kalmaz. Biriken gizilgüç, hastalık haline ve çaresizliğe, eninde sonundaysa yıkıcı eylemlere dönüşür.
Halk denen kitlenin ta derinliklerinde yatan, bir gizilgüç niteliğiyle varolan kötülüğün bütün uzantılarıyla algılanmasıydı, insanın büyük şehirdeki güruhun batağına saplanması, böylece de insanlığını yitirmesi, insan karşıtı bir varlığa dönüşmesiydi..
İnsanoğlu böylesi bir boşluk halinde uzun süre yaşayamaz; eğer bir şeye doğru ilerlemiyorsa sadece durgunlaşmakla kalmaz, biriken gizilgüç hastalık hali ve çaresizliğe, önünde sonundaysa yıkıcı eylemlere dönüşür.
“İnsanoğlu böylesi bir boşluk halinde uzun süre yaşayamaz: eğer bir şeye doğru ilerlemiyorsa sadece durgunlaşmakla kalmaz, biriken gizilgüç hastalık ve çaresizliğe, önünde sonundaysa yıkıcı eylemlere dönüşür.”
Sayfa 27 - Okuyan Us YayınlarıKitabı okudu
169 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.