İncelemelerin nedeniyle daha okumadan gözüm korktu Bernhard'dan, daha okumadan önyargılıyım.
Hayır incelemeler bunca beyin yakıyorsa kitaplar kül eder herhalde.
Kısaca bahsetmek gerekirse ile başlayan parağraftan sonra kaç parağraf yazdığının farkında mısın sen? Kısaca bahsedecekmiş, saçlarıma aklar düşürdü senin incelemeler.
Bir insanın henüz ifade edilmemiş düşüncelerle ölüme gitmesi, ölümün kendisinden daha dehşet verici bir durumdur. Bu dehşet verici bir cümleydi, oldukça haklı.
Bizim var oluşumuzdaki yanlışlık, şudur: Sevdiğimiz ya da değer verdiğimiz insanları sonsuzluğa yerleştiririz. Bu en büyük yanlıştır. Bir insanı çok severiz, o kadar çok severiz ki onun bir gün öleceği gerçeğini kafamızdan çıkarır, sonrasında da bu düşünceyi kafamızdan çıkardığımızı bile unutur hale geliriz. Ama ölüm, bizi her seferinde kendimize getirir, o kabullenilmiş olan yalanı 'birdenbirelik' ile her defasında yüzümüze çarpar. Çok zamansız öldü deriz ölen kişiye. Halbuki bize göre o an ölen kişi için ölmenin doğru zamanı bile yoktur ki zamansız olabilsin. Bu zamansızlığı yaratan bizim, birbirmizi sonsuzluğa yerleştiren hatalı düşünme biçimimizdir. Aynı şekilde bu da efsane bir cümle. Ve o kadar haklı ki. Kimse şu Reger ona bir içim ısındı bak şimdi.
Müzeye giden ziyaretçileri, sanat eseri ile baş başa bırakmamakta inat etmiş gevezeler'e ben de ayar oluyorum. Ağır spoilerci bence onlar. Bir dur kardeşim, bir bakalım esere değil mi, daha eserdeki renkleri seçemeden hangi motifin ne anlama geldiğini söylüyorlar hemen :)))
Öğretmenlere yönelttiği saldırılarda da gayet haklı. eksiği var fazlası yok :))
Kutlamalar konusunda da çok haklı, belirli duyguları belirli günlerin içinde hapsetmeleri ne kadar saçma. O belirli günlerin bazılarında inan ki kutlama mesajı atmak ya da herhangi bir kutlama yapmak gelmiyor içimden. Zorunluluk düşüncesi içinde yapılıyorsa neyleyim o sevgi gününde yapılan kutlamayı ben.
İncelemen kadar uzun bir yorum yazdırdın ya bana yine, ne diyeyim sana :)