Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bütün iyilikleri,erdemleri,müspet şeyleri içeren bir Batı tanımı yapabilmeniz için tüm olumsuzlukları içeren bir “öteki”ne yani Doğu’ya ihtiyacınız var.Kendinizi kurabilmeniz için de “öteki”ni kurmanız gerekiyor.Dolayısıyla karşınızdakini yok ettiğinizde aynı zamanda kendinizi de yok etmiş oluyorsunuz.Hegel bu durumu efendi-köle diyalektiği üzerinden işler.Bir köleniz olmadan efendi olamazsınız ,değil mi? Üstelik bu bakış açısını bizler de kanıksamış durumdayız.
1 günlük okuma serüveni
Önce Kant'ın Transendental idealizminden Hegel'in Mutlak İdealizmine, oradan Marx'ın Diyalektik Materyalizmine Oradan, bizim coğrafyamıza; Said'i Nursinin Hikmet-i Kuranıyesine/Kuran felsefesine vasıl oldum. İşte çıkardığım notlar -->Hikmet-i felsefe ile hikmet-i Kur’âniyenin hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye verdiği terbiyeler:
Reklam
İbnü'l Arabi'nin eserini incelersek, onda tasavvufun büyük bir evren şemasına dönüştüğünü görürüz: Bu sistemde en yukarıda Plotinos'un "Bir"ine benzeyen hiçbir belirleme almamış, hakkında hiçbir yüklemin tasdik edilemeyeceği "gizli," "kapalı," "belirsiz" bir varlık bulunur. Bu, Mutlak Varlık
60’lardan sonra Türkiye
Batılılaşmak, Batı irfanıyla ile kaynaşmaksa, Batılılaşmamıştık. Batı medeniyeti liberalizme dayanıyordu, liberalizm sanayileşen Avrupa’nın, başka bir deyişle burjuvazinin dünya görüşüydü. Bizde ne sanayi vardı, ne burjuvazi. Avrupa’nın “Batılılaşınız” teklifi tek anlam taşıyordu: “ kapitalizme teslim olunuz”. Bürokratlarımız Batılaşmaktan çok, Batılılaşmış görünmek istiyordu. Avrupa’yı tanımıyorduk ama kendimizi de unutmuştuk. Korkuyorduk düşünceden. Zirvelerde dolaşmamız yasaktı. Batı’yı batı yapan düşünce fatihlerinin yalnız ismini biliyorduk. Ne Locke çevrilmişti dilimize, ne Hobbes, ne Darwin. Hegel, ışığı bize kadar gelmeyen bir yıldızdı. Marx, mavi sakalın kırkıncı odası.
Sayfa 229
İktidarın gücü nereden gelir?
Simgesel ilişkide emek ve sömürü tözü arasında bir fark yoktur. Efendi gücünü öncelikle şu ölümün askıya alınmasına borçludur. Öyleyse sanılanın tersine iktidar asla ölüme mahkûm etme değil hayatta bırakma gücüdür. Bu durumda kölenin ölme hakkı elinden alınmaktadır. Efendi kölenin ölme hakkını haczederken kendi ölümünü riske atma hakkını saklı tutmaktadır. Bu hak kölenin elinden alınarak, kendisi yaşamaya mahküm edilmekte, böylelikle ödemesi gereken bir kefaret söz konusu olmamaktadır. Efendi kölenin ölme hakkını elinden alarak, onu, aynı zamanda simgesel mallara ait dolanım düzeni dışına atmış olmaktadır. Bu köleye karşı uygulanan ve onu bir işgücü olmaya mahkûm eden bir şiddet biçimidir. İktidarın sırrı işte buradadır (efendi ve köle diyalektiğinde Hegel, efendinin egemenliğini onun kölenin ölümünü geciktirme tehdidi üzerine oturmaktadır).
Sayfa 79 - Üretimin Sonu/KindleKitabı okuyor
“ Bize artık ne leibniz ne kant ne de hegel bir yardımda bulunabilir . Kendi ölümümüzle felsefenin kapılarının önüne gelmişizdir, çürüdükleri ve savunacak hiçbir şeyleri olmadığı için kendiliğinden açılırlar.”
Reklam
Kendini nesne yapan sonsuz Ruh aslında kendine bir tasavvurun, verilmiş bir şeyin şeklini verir, uğruna var olduğu diğer sonlu Ruh için tezahür eden bir şeyin şeklini verir.
Herbart'ın bakış açısını açıklamanın daha iyi bir yolu şunu söylemek olacaktır: Olgusallık öyle bir doğadadır ki tam bir açıklaması karşılıklı olarak tutarlı çelişkisiz önermelerin kapsamlı bir dizgesi biçimini alacaktır. Gerçekten de Hegel'in kendisinin benzer bir gerçeklik ideali taşımış olduğu ve çelişmeme ilkesini yadsımış olarak yorumlanmaması gerektiği ileri sürülebilir. Herşey bir yana, Herbart da şeyleri sıradan görüş yolumuzdan çelişkilerin doğmasına izin verir ve sonra bunları çözmeye çalışır. Ama Hegel çelişkiler olgusallığın kendisinin ilerlemesinin, Saltığın yaşamının bir özelliğiymiş gibi konuşurken, Herbart için çelişkiler yalnızca olgusallığı kavrama yollarımızdaki yetersizliklerden doğarlar: olgusallığın kendisinin bir özelliği değildirler.
Sayfa 14
Fries etkinliklerini hiçbir biçimde bilgi kuramına sınırlamadı. 1 803 'te bir Felsefi Hak Kuramı (Philosophische Rechtslehre) ve 181 8'de bir Törebilim (Ethik) yayımladı. Politik düşünceleri liberaldi ve 1 8 1 9'da Jena'daki kürsüsü elinden alındı.* * "[Bu not Copleston'un çalışmasına bir eleştiri değil ama yalnızca
Sayfa 11
Hegel yaşarken kurtuluşu yakaladı, yakarışı öldürdü, kendini sakatladı. Ondan geriye sadece küreğin sapı, yani modern insan kaldı. Sistem, yok etmektir.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.