Nefis bir aşk hikayesi. Her zamanki değişmez kuralı ile, aşkın toplumlardaki karşılığı. Sevenler mutlaka kavuşamadan ölür. Çünkü kural dediğimiz, örf adet vs. İsimleri olan, dedikodularla takviye edilmiş dayatmalar bütünüyle savaşmak zorundadır aşıklar. Hayatın olağan akışı içinde yer bulamamış olan aşk, her zaman, her toplumda dışlanmış ve düşmanca muamele görmüş bir duygu. Hikayenin kahramanları da aşk'dan muzdarip kimseler. Tahmin edin en zararlı çıkan taraf kim. Tabiki Lamia.. Kucağında çocuğu ile ortada kalan, iki şehirde dedikodusu yapılan bir zavallı. Hüseyin Kenan'a okurken gıcık olmuştum, ama finalde Hüseyin Kenan yapması gerekeni yaptığı için takdir ettim. Okurken Nazım Hikmet'in şu sözü aklımdan hiç çıkmadı, "sen bir görümlük bahar dersin, geriye koskoca kış kalır". Biraz içselleştirdim sanırım. Muazzam bir hikaye..