Yine Yaşar Kemal'in o yalın kalemiyle, akıcı anlatımıyla gerçekleri yüzümüze vurduğu bir roman okudum. Kuşlar da Gitti giden insanlığımızı bir kez daha gösterdi bana. İnsanların acımasızlığını, yitmişliğini..
Yakaladıkları kuşları İstanbul'un kalabalık sokaklarında satmayı meslek edinmiş çocukların hikayesini okuyoruz Kuşlar da Gitti'de. Kuşları kafese kapatıyorlar ve onları azat etmek isteyen insanlar arıyorlar çocuklar. Ancak insanlar artık eski insanlar değil. Hiç kimse kafeste çırpınmaktan yorulmuş kuşları alıp göğe uçurmak, onları özgürlüğüne kavuşturmak istemiyor artık. Çocuklar güzel dileklerde bulunuyor insanlara, cennetin kapısında uçurdukları kuşların onları bekleyeceğini, sevap işlemenin sadece bu kuşu uçurarak ne kadar kolay olduğunu söylüyorlar. Fayda etmiyor. Sonra bağırıp çağırıyorlar. Hiç kimse bu kuşları almazsa hepsini pişirip yiyeceklerini söylüyorlar. Yine olmuyor. Bu çocuklar çalmıyor çırpmıyor, kötü davranışlarda bulunmuyorlar, karınlarını doyurmak için kuş satıyorlar yalnızca. Ama insanların bu denli kayıtsız oluşları onları büyük hayal kırıklıklığına uğratıyor..
"İnsanlık öldü mü?" dedim.
"Yok" dedi, "ölmedi, ölmedi ama, bir şeyler oldu, başka bir yerlerde sıkıştı kaldı herhalde?"
Bir yerlere sıkışan unuttuğumuz insanlığımız umutların öldüğüne iyice inandığımız bir anda yeniden andınlanıverir mi?