Her roman insana kendi tarzında bilgi aktarır ve bilinçaltımıza işlemiş olan bilgilerle birlikte yeni hayalleri açığa çıkarır.
Okumaya başlarken dikkat ettiğim noktalardan birisi de şuydu: Biz yıllar evvel ki yazarlara kafayı taktığımız için günümüz yazarlarına çok az destek oluyoruz ve onlara hak ettikleri gibi değer vermiyoruz. Onlarda
Hacı Agalansak da mı Hacılansak, Hacılanmasak da mı Hacı Agalansak?
Efendim? Peki, peki yeterince anlaşılmadı farkındayım… Biraz daha açık olmakta fayda var...
Kitaba tam 35 alıntı yapmışım. Daha fazlasını pek ala yapabilirdim. 105 Sayfalık bir kitap nasıl bu kadar anlam yüklü olabilir, nasıl bu kadar halimizi ve ülkemizi anlatabilir size
Dünya'nın neresine giderseniz gidin muhakkak karşınıza bir kapo çıkar ve bu kapolar sizden gibi görünüp sizi, siz olmaktan alıkoyar; ötekileştirir, kendinizi inkar etmenizi ister, asimile eder ve yok olursunuz. Çok azınız kurtulur, çünkü darbe içten gelmiştir.
"Kapo, sizden olan ama düşmanlarınız gibi davranan insanlardır."
Kitabı
*
Hiçbir şeye dayanmadığı için, bir gerekçenin gölgesi bile bulunmadığı için, hayatta sebat ederiz. Ölüm fazla kesindir…
Çürümenin Kitabı/ Emil Michel Cioran
*
Yabancı'daki Mersault, Mutlu Ölüm'de de başrolde lakin birebir kitap içeriğinden yola çıkarak bir yazı kaleme almayacağım. Buna karşın kitabın üzerine kurulu olduğu ölüm olgusu üzerine
B-E-D-R-E-T-T-İ-N-C-Ö-M-E-R-T.
*
''Şunu artık kesinlikle ve son kez öğrenmeliyiz: yaşamımızı belirleyen temel öğe sınıf gerçeğidir. Her birey ait olduğu sınıfın maddesel hayat koşullarıyla bağlıdır. Yurdumuzda son yılların sosyalist mücadelesinde görülen sapmalar bu kuralın şaşmazlığını açıkça göstermiştir. Burjuva ve küçük burjuva kökenli
Tanıdıkça, yalnızlaşırsın insanları
Az tanı, az sev, az değer ver
İstisna mı?
İstisnalar kaideyi bozmaz
Hakk’a nankör olan, sana nasıl olmaz!
11.11.2021
Bir Kafka aşığı olarak çok uzun zamandır kitaplığımda duran, muhtemelen isminden ötürü yüzleşmekten kaçtığım, görmezden geldiğim bu kitabı bugün doğumgünüm de okumaya karar verdim. (Pek iç açıcı olmayan bugüne tuz biber oldu diyebiliriz.)
Öncelikle Kafka okumaya bu kitaptan başlamamış olmak beni biraz üzdü, çünkü bu kitabı okuduktan sonra Kafka'nın birçok kitabında anlatmak istedikleri, tam olarak zihnimde oturdu. Bana kalırsa yaşadıklarını, duygularını, babasıyla iletişim eksikliğini birçok kitapta (bkz. Dönüşüm) bize hissettirmiş.
Çoğu olayı çocukluğunda yaşamış olduğundan dolayı olayları olmasa bile duygularını bu kadar net anlatması etkileyiciydi, bana "bi insanın sana neler yaptığını unutabilirsin, ama neler hissettirdiğini asla unutamazsın" sözünü anımsattı. Çok kısa olsa da okuduklarınızı sindirmenin zor olduğu bir kitap.
Ama beni en çok şaşırtan noktalardan biri benimle tamamen farklı bi dönemde, farklı bi ülkede yaşamış, farklı bi kültüre, inanca sahip birisiyle -ki bu koskoca Kafka- neredeyse aynı duyguları hissetmiş olmak. Hatta biraz daha ileri gitmek gerekirse zihnimden geçen, söylemeye dilimin varmadığı çoğu şeyi onun yazıya dökmüş olması. Babasını tanıma fırsatı bulmuş herkes, bence bu kitapta kendi babasından bir parça bulacaktır. Fakat biz yinede istisnalar kaideyi bozmaz diyelim.
Diğer incelemelere göz atarken; "Otoriter, koşulsuz sevemeyen, baskıcı, sevimsiz, psikopat, lanet babalar. Gidin tedavi olun" yazmış birini gördüm ve bu yazıyı bununla bitirmek istedim. Buraya kadar okuduysanız teşekkürler.
İyiki doğmuşum.
Babaya MektupFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202240,6bin okunma
Selam️ Hans-Ulrich Treichel “Kaybolan”..
Polonyalı bir aile 2. Dünya Savaşı sırasında Rus ordusundan kaçarken ilk çocukları Arnold’u kaybeder. Kurtulup yeni bir hayat kurduktan sonra, hayattaki tek gayeleri sağ olduğuna inandıkları oğullarını bulmak haline gelir. Prusya terbiyesi ile yetişmiş olan baba, bir yandan kayıp oğulu ararken, öte yandan
"Sanatçı olmanın, bir şeyler üretmenin bir hayli zor olduğu bir ülkede yaşadığımızın belki de en önemli kanıtı, 'İstisnalar kaideyi bozmaz' sözünün yaygınlığıdır. Çünkü bu sözün yaygın olduğu ortamlarda, sadece belirlenmiş çerçevenin içinde kalanlar, sorgulanmayan kurallara uygun şekilde üretenler 'başarılı' olurlar. Böyle ortamlarda ancak öz'de sıradan olmak koşuluyla, yani çerçevenin içinde kalmak şartıyla, biçimsel değişiklikler hoşgörülür."