Sayfa Sayısına Göre Allah'ın Ahlakiliği Sorunu Sözleri ve Alıntıları
Sayfa Sayısına Göre Allah'ın Ahlakiliği Sorunu sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Allah'ın Ahlakiliği Sorunu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir varlık ne kadar büyük olursa, o varlık hakkında bilgisiz olmak (ve yanlış bilgiye sahip olmak İ. G.) o ölçüde haksızlık olur. Bunun için Allah: 'Şirk büyük bir zulümdür." (Lokman/13) diye buyurmuştur.
..temel metinlere bakacak olursak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki: Hz Musa'nın tebliğ ettiği vahiy, adalete; Hz İsa'nın ki sevgi ve merhamete, Hz muhammed'inki ise her ikisine birden vurgu yapmaktadır..
her üçünün ortak paydası ise Allah'ın ne yapacağının belli olması ve ilişkinin ahlak temeli bir ilişki olmasıdır.
İbrahimî dinlerin (Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam) tarih içinde mezheplerde aldığı bazı yorumların muhtevalarını dışta tutarak temel metinlere bakarsak, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Hz. Musa'nın tebliğ ettiği vahiy adalete; Hz. İsa'nınki sevgi ve merhamete; Hz. Muhammed'inki ise her ikisine birden vurgu yapmaktadır. Her üçünün ortak paydası ise, Allah'ın ne yapacağının belli olması ve ilişkinin ahlak temelli bir ilişki olmasıdır.
Allah'ın mahiyeti algi ve düşünme aktlarından bağımsız olduğu, tanımlamadan uzak olduğu için (“O'nun benzeri bir şey yoktur...” 42/11); Kur'an'da Allah'tan söz eden ayetler, O'nun “ne yaptığından (ahlak)” bahseder.
İlişkinin ahlaki temele oturduğu dinde veya dinî yorumda, insanın yönü bir taraftan Allah'a ve ahirete dönük iken, diğer yandan dünyaya ve topluma dönüktür. Birçok alanda Allah'a ve ahirete, dünyadan ve toplumdan geçilerek gidilir. İnsanın "denenmesi” Allah'ın yeryüzünde gerçekleştirmek istediği hedefleri icra ederek olur. Üretici ve yaratıcı bir insan tipi önerilir (cehd, cihad, ictihad). Çünkü, yeryüzünde gerçekleştirmek üzere Allah'tan bir “emanet” olarak verilen “misyon”, göklerin ve yerlerin kaldıramayacağı kadar ağırdır:
Biz emaneti göklere, yere ve dağlara sunduk; onu yüklenmekten kaçındılar; onu insan yüklendi; (bununla beraber onun hakkını tam yerine getirmedi) çünkü o, çok zalim (örtücü) ve cahil (akılla değil, duygularıyla hareket eden)dir (Ahzâb 33/72).
Hz. Musa'nın tebliğ ettiği vahiy adalete; Hz İsa'nın ki sevgi ve merhamete; Hz. Muhammed'inki ise her ikisine birden vurgu yapmaktadır. Üçünün ortak paydası ise Allah'ın ne yapacağının belli olması ve ilişkinin ahlak temelli bir ilişki olmasıdır.
Aristo'nun "orta" olma niteliği ile kastettiği arzu, öfke, yüreklilik, kıskançlık, sevgi, kin, özlem, hırs ve acıma gibi yaşantıların gerektiği zaman, gereken kişiye karşı, gerektiği için ve gerektiği gibi yaşamasıdır.
Kur'an'da akletmek ve ahlaklı olmak örtüştürülmüştür. Akleden, ahlaklı oluyor demektir. A-ka-le fiilinin türevlerinin Kur'an'daki kullanımlarının tümünün bağlamı bu yöndedir. Bundan olacak ki, Türkçede de "uslu (akıllı) olmak" deyimi, akıllı ve ahlaklı olmayı birlikte ifade eder; hatta ahlaklı olma daha ağır basmaktadır.
Allah, ancak ontolojik anlamda bildiğimiz varlıkla muttasıl (vahdet-i vücûd) veya onun içinde erimiş bir prensip (panteizm) değilse; fiilleri olan ve bu fiilleri insan tarafından anlaşılabilen bir zatiyet ise insan için anlamlı olabilir. Dolayısıyla da "din” imkân dahilinde olur. Zatiyeti ve fiilleri olmayan veya fiilleri insan tarafından anlaşılmayan bir Allah’ın olup olmaması insan için pek fazla önemli değildir.