Beni Onlara Verme’de dokunaklı, hüzünlü kısa mahalle hikayelerine tanıklık ediyoruz. Aşk, yalnızlık, yokluk, gönül yaraları, kırgınlık hikaye sonunda ölüm ya da ayrılık acısıyla yokoluşu-kayboluşu anlatıyor.
İçinize işleyen kelimelerle etkileyici başlayıp öyle bitiyor. Acıtan cümlelere aşina değilseniz, satırlardan ödünç alınmış kederlere sarılmış haliyle içinizi yakacak, belki biraz uykunuzu da kaçırabilir. Ancak öykü satırda bitse de bir müddet daha gönlünüzde devam ediyor; mutsuz gerçek son değiştirilemese de.
Ne kadar acıyla sarsılmış gönüller var muhibe, gökyüzünü inletmiş seslenişler, sel olmuş gözyaşları, gülmeye hasret bırakılmış insanların, yaşamdan çekilmiş umutları var. Okumak yaralasa da bilmemek daha az acı değil ki!
Gerçekler hep bu kadar mı acıydı? Acıtan yine hep insan değilse ne peki?
Öyleyse bu kitabı niye mi okuyalım? Samimiyet, gerçeklik, sorgulama, empati için, hissiyatı akıcı dilde edebi okuma zevki için, derin hüzün bakışı, aşk, nasip, hicret …için. İnsanların mahalle kültüründeki bilinmeyen dünyalarını öğrenmek için. Ezcümle kederde acıda boğulmak kaybolmak için değil; insanı/kendini bulma arayışı adına aşina bir adım için. Umut için. Her acıyı olmasa da sonu huzurla değiştirmek; ölümü güzelleştirmek için. “Bir yeni başlangıç umudu” için. İstanbul’da herkesin girmekten korktuğu o sokaklarda yaşanan acıları sevinçlere taşıyacak, değişecek mahalleler ve insan olması için.