Zeze artık yirmilerinde bir delikanlı...
Biraz olgun, biraz bıkkın ve hâlâ biraz serseri....
Yazar, bu kitapta hayatın gerçeklerini daha çok ele almış, ama diğer kitaplardaki kadar duygu yüklü olmadan. Önemli olaylar içermeden, sadece kahramanın yani yazarın, o dönemdeki yalnızlık psikolojisinde neler hissettiğini ve nasıl tahammül ettiğini görüyoruz.
Yazarın en sevdiği kitabıymış. Kendi özgürlüğü için, geri kalan herkesin ne istediğini önemsemeden, kendi yolunu seçmesi bu dönemde gerçekleşmesi, yani bu kitabın
bitişi ile bir hayat yaşamaya başlamış olmasından dolayı sanırım.
Bu dönemde ailesi ile daha çok iletişim kuruyor. Özellikle babası ile kurduğu yakınlık insanın içini ısıtıyor.
"Birazcık sevecenlik delikanlılık çağında onu kurtarabilirdi."
Ama Zeze büyümüş, hayatın acı gerçekleri ile yüzleşmişti, artık ne yapması gerektiğini biliyordu...
Kitap devam niteliğinde yazılmış ama sanki bir şeyler eksik kalmış gibi... Yazarın itirafnamesi olduğu için saygı duyuyorum. Okumuş bulundum artık!