Kötünün Estetiği Dizisi 4

Edebiyatta Kötünün Yeniden Doğuşu: Cehennem Azabı, Şeytan Ayinleri ve Sefahat Alemleri

Peter-Andre Alt

Öne Çıkan Edebiyatta Kötünün Yeniden Doğuşu: Cehennem Azabı, Şeytan Ayinleri ve Sefahat Alemleri Gönderileri

Öne Çıkan Edebiyatta Kötünün Yeniden Doğuşu: Cehennem Azabı, Şeytan Ayinleri ve Sefahat Alemleri kitaplarını, öne çıkan Edebiyatta Kötünün Yeniden Doğuşu: Cehennem Azabı, Şeytan Ayinleri ve Sefahat Alemleri sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Edebiyatta Kötünün Yeniden Doğuşu: Cehennem Azabı, Şeytan Ayinleri ve Sefahat Alemleri yazarlarını, öne çıkan Edebiyatta Kötünün Yeniden Doğuşu: Cehennem Azabı, Şeytan Ayinleri ve Sefahat Alemleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Marquis de Sade hakkında nokta atışlar:
Hilkat garibesi olduğunu inkâra yeltenmeden kendini ortaya koyar ve şeytani bir yalnızlık içinde, kendisine karşı olan yasaya meydan okur..
Sayfa 40 - SEL YAYINCILIK
“İyi yetişmiş her beyin” der Baudelaire, “iki sonsuzluk barındırır içinde, bunlar cennet ve cehennemdir ve bu sonsuzlukların her birinde derhal kendisinin bir yarısını görür.”
Reklam
Modern cehennem tasvirlerinde yinelenme düzeninin ne kadar önem taşıdığını, Sartre'ın Gizli Oturum (Huis clos) (1947) adlı tiyatro oyununda görebiliyoruz. Eser, kötülük nedeniyle oluşan cezanın törensel gücünü monotonluk ve sürekli yeniden üretme halinde ortaya koyar. Bu kez cehennem hiç gösterişli olmayan, yitik ruhların yaptıkları
"...Sartre'a göre kötünün yaptığı ve kışkırttığı şeyler iyinin yabancılaştırıcı bir taklidi olmasına bağlanabilir. İblis'in maiyetinde hüküm süren hiyerarşi cennet düzeninin saptırılmış yapısını, cehennemin iç içe daireleri Tanrı'nın ülkesindeki basamakları, ebedi lanetlenmeye verilen ceza ebedi yaşam vaadini, kara ayin de kutsal ayini yansıtmaktadır."
niyeyse aklıma bir istismar biçimi olan love bombing geldi; iyilikteki kötülük.
kötülük timsali Dalville (Sade'ın romanı Justine'deki karakterlerden birisi) -Aydınlanmacı moral-sense (ahlak duygusu) felsefesini kasten anlam kaymasına uğratarak- erdemli davranmanın bir tür bencillik olduğunu ileri sürer: Erdemlilik ahlaklılığın kendini deneyimlemesinden duyulan hazdan başka bir şey değildir. Değerlerin yeniden değerlendirilmesi, ahlakı doğal bir dürtüye indirgeyen ve basit bencillikle aynı mertebeye yerleştiren maddeci bir öğretinin buyruğu altında gerçekleşmektedir. Doğayla kurulan bağlantı güç yasasına tabi olan toplumsal çıkar kavgasını savunmaya varır -yani bir bakıma henüz adı konmamış Darwinizme: "Bil ki uygarlık doğal düzenleri altüst etmişse de, onun haklarına dokunmamıştır. Doğa baştan itibaren güçlü ve zayıf canlılar yarattı. Amacı daima zayıfları güçlülere tabi kılmaktı, mesela kuzuyu aslana, böceği file. İnsanın becerikliliği ve zekası, konumunu değiştirdi. Artık sıralamadaki yeri belirleyen şey fiziksel kuvvet değil, insanın sahip olduğu zenginliklerdi." Adorno ve Horkheimer tarafından Sade'ın romanı Juliette (1797) için kullanılmış bir deyişle uygarlığı "kendi silahlarıyla" vuran böyle bir hayat dersi açısından, davranışları belirleyen kuvvetler dürtü ve sahip olma hırsı, kötü huy ve zevktir. Justine de acılar çekme pahasına, insanın doğası gereği kötü olduğunu ve tutkularının girdabında berrak bilincini yitirdiğini öğrenecektir.
Belirsizlik sadece kötünün değil, iyinin de özelliğidir ve bu da insanın peşini bırakmayan satanik bir cezaya işaret eder. "Gerçek cehennem bu çelişik ikili oyunun içimizde sürüp gitmesinde yatar." (Alfred Kubin)
Reklam
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.