Dücane Cündioğlu adını son zamanlarda sıkça duyduğum fakat okumanın henüz nasip olmadığı bir yazardı. Kendisi ve görüşleriyle ilk kez bu kitapla tanıştım. Kendi bakış açım ve fikirlerimin perdesi ardında kitabı okumaya başladığımda benden taban tabana zıt bir adamın kendi içerisinde tutarlı görünen görüşlerini dinlemeye sabretmek oldukça zor bir
''İnsanların suçluluk duyguların, vicdan azabından ve kendileriyle yüzleşmekten kaçmak için ne yaparlar bilir misiniz?
Sizi '' kötü ve sorunlu biri'' ilan ederler.
İki bölümden oluşan eserin ilk kısmında Cumhuriyet Dönemi’nde ve bu dönemde hakim olan anlayış çerçevesinde kendi kültürümüze ait olan İslami/ilmi eserlerin tedricen yok oluşu ve İslami düşünceyi felsefik boyutta temsil edecek ariflerin,alimlerin yetişememesi üzerinde durulmaktadır. Özellikle eski eserlerin -Arapça,Farsça,Osmanlıca(Eski Türkçe diyelim)-tercümelerinde yapılan hataların eleştirisi niteliğinde olan ikinci bölüm,tercüme faaliyetlerinin niteliği hakkında çeşitli örneklerin sunulduğu eleştiri yazılarından oluşmaktadır.
Yazar,dile hakimiyeti nispetince tefekkür dairesinde de yetkinliğini ortaya koyuyor. Derin bir bilgi birikiminin yanında meselelere bakış açısı da kendine has.
Merhaba farklı bir eserin daha sonuna geldim yine çok şükür.
Kitap ilk başlarda bizim kendi tarihimizi kaybedip kendimiz olmaktan uzaklaşıp ilimden fenden dinden yolumuzu kaybedip suçu hep başkalarına atmamızdan dönüp kendimizi tanımak kendimizi bulmak yerine hep bir suçlu bulmamızdan bahsediyor.
Sonlara doğru günümüzde de hala aynı sorunun