"O dünyanın en pis kokan yerinde kokusuz olarak doğmuş olan, çöpün, çamurun, kokuşmanın içinden gelen, sevgisiz büyümüş, sıcak bir insan ruhu olmadan sırf inatçılığından ve iğrentisinin verdiği güçle yaşayan, ufak, kamburu çıkmış, topallayan, çirkin, herkesin sırt çevirdiği, içi de dışı da mendebur Jean-Baptiste Grenouille kendini dünyaya sevdirmeyi başarmıştı. Sevdirmek de ne demek! Aşık olmuşlardı ona! Hayrandılar! Tapıyorlardı!"
Önce filmini izlemiş olmamdan mı bilemedim kitap boyunca içimdeki tok erkek sesini bir türlü susturamadığımama harika bir kitap önerisi ile herkese merhaba.
#koku #birkatilinhikayesi
1700 lü yıllarda, Paris' in belki de en pis koktuğu dönemlerde, annesinin bir balıkçıda kılçıkların , pisliklerin içine doğurup attığı, babası zaten belli olmayan kimsesiz bir çocuğun kokular üzerine kurulu hayat hikayesi...
Hayatı boyunca farkedilmeyen, (belki de kokusu olmadığından ) yok sayılan, hikaye boyunca da hâlâ ölmediğine şaşırdığımız Grenouille' in çok önemli bir yeteneği var. Tüm kokuları her bir zerresine kadar ayırt edebiliyor, birbirinden ayırabiliyor ve istediği kokuyu üretebiliyor.
Görmek için gözlerini değil burnunu kullanıyor!
Duygudan yoksun, dünyadan kopuk bu genç insanları sevmese de tesadüfen birkaç insanın hayatına giriyor ve büyük değişimlere sebep oluyor. Ama yaptıklarının kimse farkında değil!
En güzel kokuyu elde etmek için öldürmekten çekinmeyen bir cani haline gelen bu koku dehâsının ilginç hikayesini ve şaşırtıcı sonunu hayretle okudum.
Filmini de mutlaka izlemelisiniz , ama kitaptan sonra ! Ben izleyeli çok uzun zaman olmuştu, tekrar izlemeyi düşünüyorum.