Arturo Bandini birçok insanın yakın çevresinde tahammül edemeyeceği bir karakterdir. Hırsızdır, yalancıdır, bencildir, kibirlidir, cinsiyetçidir, sadisttir, histeri nöbetleri geçirir, hayal dünyasında yaşar ve bu dünyasına kimseyi kabul etmediği için anlaşılamaz. Çalışmayı sevmez, Schpenhour, Nietzsche ve Oswald Spengler hayranıdır. Yeri gelir bu adamlara da söver.
Kendisi mevcut düzene karşı olmasına rağmen hiçbir eylemde bulunmazken, başka bir işçiyi sistemin parçası olup grev yapmadığı için aşağılayabilir. Sosyalizme sempatisi vardır fakat ırkçı söylemleri de vardır. Aslında Amerika' da İtalyan bir göçmen olarak toplum tarafından ötekileştirildiği için kendisi de diğer göçmenlere toplum tarafından maruz kaldığı dışlanmayı yansıtıyor. Zor bir karakter.
Kısa pantolonlu halini bilirim bunun. Erkek kardeşi hastalandığı için gidip kafasına vurup piç kurusu diyen bir abidir. (Bahara Kadar Bekle Bandini )
Bu kadar olumsuz yönü olan bir karakter kendisini nasıl sevdiriyor, okutuyor? Benim gördüğüm karakter varoluş acısı çeken yalnız bir karakter. Belki saydığım olumsuz özelliklerden bazılarının kendimde de olması yakınlık duymamı sağlamıştır.
Sevimsiz bir karakter, anlaşılamayacak bir karakter değil.
Babası ailesini terk etmiş, balık fabrikasında çalışmış, yazar olmaya karar veren Arturo Bandini, John Fante' dir. Arturo' yu anlatırken ne kadarını kurguladı, kendisini kapattığı düşüncelerinden ne kadarını paylaştığını bilemesek de Arturo Bandini'de John Fante' yi çok rahat görürüz. Los Angeles' ta görüşmek üzere Arturo.