Enloe, bu farkındalığın kadınlara bir artı getirmediğini belirtiyor. Ordu, savaşın açlıkla, hastalıkla, yoksullukla yaşamlarını şekillendirdiği bu kadınları, bir yandan erkeklerin ihtiyaçlarını karşılamak için kullanırken, diğer yandan da hedeflenen erkek kimliğine ters düşecek bir özgür kadın imgesi yaratmayacak şekilde, bu kimliğe marjinal kaldıklarını belirterek kontrol etmektedir. Ölme ve öldürmenin, silah kullanmanın yüceltildiği ve
erkekliğin bu beceriyi gerektirdiğinin vurgulandığı bir mekanda, askerlerin çamaşır, bulaşık yıkaması, dikiş dikmesi, aşılanmak istenilen erkek kimliğine ters düşmekte ve kadınla özdeşleştirilen işler olarak bunların askerde çelişki yaratacağı düşünülmektedir. Bu sebepten, kamp hizmetlileri olarak bu kadınlara, askerlerin kendilerine dair algılarını sarsmayacak, zamanlarını alacak işleri onlar adına yaptıkları; bu işlerle erkekleri öfkelendirmedikleri, oyalamadıkları, savaş sırasında yaşam koşullarını kolaylaştırıp askerleri memnun ettikleri sürece izin verilir
ve kadınların birlikleri takip etmeleri onaylanır. Örneğin Enloe, I.Dünya Savaşı sırasında İngiliz birliklerine, askerlere içki satan kadınların, hangi sınırlarda yürüyebilecekleri, nerelerde içki satabilecekleri, nerelerde satmamaları gerektiğine hep ordu çıkarları ve amaçları doğrultusunda karar verildiğini belirtiyor.