Orhan Pamuk, bu kitabında romanlarını yazdığı süreçte nasıl bir yol izlediğini,hangi yazarlardan ne şekilde etkilendiğini bir sohbet havasında uzun cümlelerle anlatmış biz okurseverlere.Bir romancının roman yazarken önemli olanın kahramanın ruh haline bürünmesi,cereyan eden olayları onun gibi düşünmesi,olaylara onun gibi bakışı vs.oldugunu ögreniyoruz. Ki daha önce okuduğum romanlarında(Kara Kitap, Masumiyet Müzesi,Kar..) bunu başarmış biri. Pamuk, bu kitabı ele alırken, ana tema olarak merkez üzerinde duruyor.Merkezden kastı; bir romanın en sonunda bize hayat hakkında öğrettiği, hissettiği, ima ettiği o derin şeyden bahseder. Hayatin anlamını ve dünyanın merkezini ararken Tolstoy, Stendal, Proust, Mann, Dostoyevski ve Woolf'dan edindiği bilgilerle dünyaya bakış açısını, ahlaki ilkelerini ortaya çıkardığını görürüz. Roman okurken yolculuğumuza anlam veren şeyin bu merkez olduğunu ve bu ışık sayesinde yolumuza devam etmemiz gerektiğini söylüyor. Kimi yazar eserini yazmadan önce kendine bir merkez edinir ve bütün olayları bu merkez etrafında şekillendirirken kimisi de bunu yazdıkça merkezin ortaya çıkacağını, çünkü;bu yolculuk sırasında olaylara olan bakış açımiz, beklenmedik şeyler çıkabilir ki bence de olması gereken ikincisi..
İlk olarak anlatımın yoğun olması ve cümlelerin karmaşık gibi olması gibi sebeplerle her ne kadar sıkıcı gibi gelse de bu merkezde ilerlerken güzel bir kitabın daha sonuna geldigimi kendime itiraf etmeliyim.