Mütareke dönemlerindeki kendini bilmez gençleri anlatan çok güzel bir eser.
.
Yunanlılar tarafından babası esir alınan Mebrure, onu aramak için Şişli’deki akrabalarının yanına gelir ve onlarla yaşamaya başlar. Ama o villada yaşayanlar sonsuz bir gafletin içinde, hiçbir günahtan sakınmayan, eğlence ve gece hayatlarına düşkün, iğrenç bir yaşam süren insanlardan oluşmaktadır. Mebrure kendini ne kadar korumaya çalışsa da o villa onu hızla içerisine almaktadır. Hakiki Türk kadını mı güçlü gelecek, yoksa soyu Türk olan ama gavurlardan hiçbir farkı olmayan o et yığınları mı?
.
Bu batı özentisi her okuduğum kitapta karşıma çıkıyor. Bu nasıl vurdumduymazlık. Senin soyun, vatanını, milletini düşmandan korumaya çalışıyor, esir düşüyor, gazi oluyor, şehit oluyor. Sense ruhsuz bir robot gibi “banane, kendileri düşünsün” diyorsun! Oyunlardan, eğlencelerden taviz vermiyorsun.
.
Kitabı okurken sonlara doğru sürprizler karşılıyor sizi ve ben o satırları okurken nefesim tutuldu (mübalağasız!), beynim dondu. .
İnsan psikolojisini şahane ele alan Peyami Safa, bu eserinde de harika şeyler çıkarmış ortaya. .