Aynı cümleyi bir çok kez çevirerek, bu da yetmeyip her çevirisinin altında aynı açıklamayı yaparak okuyucuya sürekli aynı şeyi okutturup bıktırma sanatını icra etmiş yazar. Örnek vermek ve kitabın içeriğine girmek gerekirse, aynı soruyu 10 farklı şekilde sorup bunun üzerine cevabı uzatabildiği ve tekrarlayabildiği kadar tekrarlayarak anlatıyor. Hatta bir soruda cevabını ilk aklımdan düşündüm, sonra neredeyse düşündüğüm her şeyi cevapta yazılı buldum(tek yaptığım önceki yazılanları tekrar etmekti). Kısacası 200 sayfayı geçmeyecek bir kitabın 600 sayfaya zorlanışını okuyoruz. Yazar belki de bir şeyi ne kadar çok tekrarlarsan o kadar iyi öğrenirsin mottosuyla yazmıştır.
Gömmeyi bırakırsak, anlatış biçimi gayet anlaşılır. Ama özellikle dil bağlantıları kısmında odağımı sürekli kaybettim, bunu iyi niyetli düşünerek ilgimi çekmeyen bir alan olan dil konusu nedenine bağlayıp, suçu kendime yüklüyorum.
Keşke bu kadar çok tekrarlanması yerine iddia ettiği şeylerin neye dayandığı açıklamalarını daha ayrıntılı ve sık yapsaydı. En sonda bir çok kitap önerisi yapmış ama, acaba orada yazan tüm kitapları gerçekten okudu mu? Bir çok referans göstermesini de tebrik edip her ne kadar gömsem de sağlam dayanaklı bir kitap olduğunu kabul ediyorum. Zaten gömmemin nedeni anlattığı şeyler değil, tekrarlanması. Yoksa gayet güzel ve açıklayıcı bilgiler var insanlık tarihiyle ilgili.
Ayrıca okuduğum baskıda Türkiye'ye özel yazarın yazdığı iddia edilen önsöz vardı. Acaba yazarın böyle bir önsözden haberi var mı??
