Son yıllarda Latin Amerika'da yetişen edebiyatçılar, "edebiyat teorisi"ni zorlayan ürünler verdiler. Kuşkusuz bunlardan en güçlüsü ve tanınanı Marquez. Roman ve öykülerinde şiirsel bir dil kullanan ve klasik roman/öykü yazma geleneğini köklü bir biçimde aşan Marquez, 1982 Nobel Edebiyat Ödülü'nü de haklı olarak kazanmasıyla başarısını daha çok pekiştirdi.
Yaprak Fırtınası, şiirin öyküde en iyi biçimde kullanıldığı yapıtlardan biri. "Yaprak Fırtınası"nın; döne döne yükselen yoğun kokusu, saklı bir ölüm ve ten salgısının kokusu, herşeye bulaşıp kirletiyordu. Bir yıldan kısa sürede, kendisinden önceki kötülüklerin molozlarını bütün kasabaya ekti, kendi yükünü, döküntülerini sokaklara saçtı. Birden bu döküntüler fırtınanın çılgın, kestirilemeyen hızına uygun olarak toparlandı, biçimlendi ve bu bir ucundan nehir geçen, öteki ucunda mezarlık bulunan dar sokak, başka kentlerin artıklarından doğan, bambaşka gelişmiş bir kasabaya dönüşene dek sürdü gitti..."
(Arka Kapak Yazısı)