Düşünün ki, bu "fikir”ler, ders kitaplarına serpiştirildi ve o dönemin çocuklarının beynine ekildi. Laiklik uğruna kelepçelendiğimde, on dört yaşındaydım. Köy evimiz basılmış, Osmanlıca öğrenirken karaladığım kâğıtlara el konmuş, “Bunları kim yazdı" diye soran jandarmaya, “Ben yazdım" deyince, kelepçelenmiştim. Oysa açıkçası
Sevimli bir kır evi, sabırla ve özenle oluşturulmuş güzel bir kitaplık ve dağda kıyamet koparan bir kış. Güzel bir konut, kışı daha şairane kılmaz mı ve kış da konutun şiirselliğini çoğaltmaz mı hani?