“Bulduğun doğruyu anlatmak, doğruyu bulmaktan yüzlerce kat daha zormuş.”
İlk kitabı soluksuz okuduktan sonra, aldığım okuma keyfini sindirmek için bir ara vermiştim. Aynı zevkle ikinci kitabı da bitirdim. Bu kitapla birlikte aksiyon ve maceranın arttığı ve taşların yerine oturmaya başladığı söylenebilir. Okuyucu Magillimum Teşkilatı’nın derinliklerine yolculuğa başlıyor. Aditi’nin Norveç’teki, Demir’in Türkiye’deki ve Arroyo-Patrick’in Fransa’daki maceralarıyla, okuyucuyu yine kapsamlı bir kurgu bekliyor.
Üç kitaplık serinin ikinci kitabı olan ‘Anahtar’ ile dünyadaki nüfusun %1’ini oluşturan piramidin gruplarını tanıyoruz. Elitlerin kendi menfaatleri için oluşturduğu dünya düzeninin kirli perde arkasını öğreniyoruz. Politikacılar, bürokratlar, din adamları ve bilim adamları, yaşamın her alanına sızmış bir teşkilattan bahsediyoruz. Bu teşkilata bağlı bilim adamlarının çalışmalarını okurken Jules Verne’nin bir sözü aklıma geldi: ‘Zira bilim, vicdansız kişilerin elinde tehlikeli olabilir.’ Peki, cesur ve iyi yürekli takımımız her konuda avantajlı üstünlüğü ele geçirmiş kötü adamları alt edebilecek mi?
Küçük Bir Not: Yazarın okuyucunun eğitmeni rolünü üstlendiğini ilk kitapta hissetmiştim. Bu kitapta da okuyucuya merak edeceği ve araştıracağı konulara kapı aralıyor. Ayrıca, Sezar Şifreleme Yöntemi’ni öğrettiği kurguda kitabın sonunda bıraktığı şifreyi çözmek için çok uğraştığımı itiraf etmeliyim.