Martin Eden kitabı Jack London’ın yarı otobiyografik romanı olması sebebiyle okurken sürekli gözlerimde karakteri, Jack London olarak hayal etmemi sağladı.
Öncelikle ana karakterin gelişim süreci incelikle işlenmiş ve kademeli bir şekilde bizlere yansıtılmıştı. Roman yönüyle okurken zevk veren ve akıp giden bir kitaptı. Ancak derinlere indiğimizde bir kişisel gelişim kitabı olabilecek kadar insanı motive eden bir yanı da vardı.
Martin Eden’in başta aşkı için devamında kendisi için verdiği emekler insanın isterse her şeyi başarabileceğini bize kanıtlıyor.
Sonlarına geldikçe olacakları tahmin etmiş, sanki bu anın geleceğini biliyormuş gibi sakince okusam da çok etkileyiciydi. Yapabileceği her şeyi yaptığına inanıp geldiği yerde gördüğü şeylerin onu hayal kırıklığına uğratması sebebiyle artık hiçbir şey yapmamaya karar verdi ana karakterimiz. Ve kendi sonunu kendi hazırladı.
“Tanrı’nın çılgın aşığı bir buseye feda eder hayatını.”
“Buralara nereden geldiğimi biliyorum, gidecek daha çok yolumun olduğunu da biliyorum ve gerekirse dizlerimin üstünde sürünerek de olsa oraya gideceğim.”
“Şefkat ve merhamet, kölelerin yeraltı hapishanelerinde icat edilmiş şeylerdi; sefiller ve güçsüzler ordusunun ıstırabından başka bir şey değillerdi.”
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202392,3bin okunma
İnsanın kalbinin derinliklerine işleyen güvensizlik duygusu ortadan kaldırılamadığı sürece, ışıksız bir alevi yakıcı bir ateş haline dönüştürmek için her zaman bir neden bulunur.
Sayfa 99 - Can Modern Yayınları/8. Baskı/2021Kitabı okudu
12 Aralık'ta doğan çocuk itilmiş kakılmış, düşman bir dünyada dostsuz büyümüş. Daima başka, daima yabancı...
Hasta bir gurur, pencerelerini dış dünyaya kapayan bir ruh...
Çoktan yaşlanmış, bitkin düşmüş, hasta bir çocuk bu; tüm hayatı boyunca gökkuşağının peşinde koşarak, tesadüflerle, aklına bile getiremeyeceği olaylarla bambaşka bir hale bürünecek, hep koşacak ve dedesine tekrar ulaşabilmek için çok çabalayacak, çok acı çekecek, cehaletini giderebilmek için hep çabalayacak ama öğrendikleriyle de hep biraz daha ezilecek, bilginin ve bilmenin ağır yüküyle hep vicdan azabı çekecek, giderek yorulacak, bitkin düşecek ve tükenecek bir çocuk.
Yanan ormanlarda elli gün
Doğuda İnanılmaz Şeyler Gördüm" başlıklı röportajla başlar.
1953,Ağustos’unda başlayan 1955 Ağustos’unda sonlandıracağı bir gezi ropartaj gözlem eseri bu.. Okuyacaksınız, okudum
Diyarbakır
Diyarbakırdaki tekkelerden başlar yolculuğa Yaşar Kemal. Tekkelerin ve okullarınv çatışmasını,
ile başladığı seyahatini Van, Antalya, Isparta, Aydın, Urfa, Antep, Kayseri ve Yozgat ile sürdürüyor. USTA Anadolu’nun Yasadığı sorunları göxlemleyip bıze aktarıyor
Yasar Kemal 'in sıze anlatmıyacam hepiniz axçok biliyorsunuz.
Değer ağırdır taşıyabileceğinden emin olduğunuz kişiye verin der büyüklerimiz
Değeri mi sormayın yazamaz Benım kalemim
Ama okuyun
Yınede
Yasar Kemal' okumak bir ayrıcalık