Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

k

360 syf.
9/10 puan verdi
·
6 saatte okudu
Merhaba! Bugün çok severek okuduğum, sıcacık bir kitapla geldim. Kitaptaki tüm karakterlere bayıldım. Mısra çok özverili, çok kahraman, çok bir tanecik bir ablaydı. Hep ailesini düşünmesi hatta o kadar çok düşünmesi ki nasıl iyi kalplisin sen acaba dedim kitaba doğru. Ailesiyle hep destek ve dayanışma içinde olması çok güzeldi. Ailesiyle aralarında geçen diyaloglar o kadar komikti ki gülmekten iki büklüm olduğum yerler oldu. Çok içten, samimi, olağan şeylerdi. Mısra ve Kerem zaten dünya tatlısıydı. Çok fazla söze gerek yok. Teşekkür kısmında yazar kitapta samimiyeti, sevgiyi ve iyiliği vurgulamaya çalıştığını söylemiş. Gerçekten çok da güzel başarmış. Ayrıca bu kitabının yazım tarzını diğer kitaplarına göre daha çok sevdim. Wattpad üzerinde yazdığı hikayeleri en baştan beri okuduğum için kaleminin kuvvetlendiği çok belli oluyordu bu kitabında. Sıcacık, tek seferde okunacak, çoğunlukla güldürecek ve biraz da insanın içini burkan bir kitap okumak istiyorsanız bu kitap çok uygun bir tercih.
Yalancı Aşklar Sokağı
Yalancı Aşklar SokağıBetül Güçlü · Müptela Yayınları · 2018878 okunma
Reklam
212 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Osmanlı Birinci Dünya Savaşı’ndayken Erzincan Rus askerleri tarafından tehdit altında. Bir tarafta Ermeni çeteleri var, bir tarafta Rus askerleri. Bu kötü zamanlarda bir tarafta Şerife Ebe ikiz torunlarını korumak zorunda diğer tarafta Leman annesiyle birlikte kendini bakmak zorunda. Rus askerlerinin evlerine gelmesi üzerine Leman’la Lijin’in aşkı başlıyor. Kötülükler ne Leman’la Lijin’i ne de Şerife’nin torunlarının peşini bırakmıyor. Kitabı okurken Erzincan’da yaşanan dehşet içimin acımasına sebep olurken Leman’ın kalbindeki sevgi umut vaat ediciydi. Tüm kötülüklere rağmen güzel bir şeyler olur düşüncesiyle okudum kitabı. Kitap bence Erzincan’ın işgali, Ermeni çetelerinin zulmünden de çok savaşa girmiş insanların ne kadar değişeceğini gösteriyordu. Savaşın insanları ne kadar katı kalpli, kötü düşünceli kişilere dönüştüğünü bir güzel anlatmıştı. Kitap çok akıcıydı. Çok beğenerek okudum. Sonunu ilk başta okuduğumda çok mantıksız ve ürkünç gelmiş olsa da bence yazar tam da bunu, savaşın katı kalpliliğini anlatmak istemişti.
Leman’la Lijin
Leman’la LijinGönül Özgül · Bilgi Yayınevi · 201784 okunma
271 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Arkadi ve arkadaşı Bazarov, Arkadi'nin babasının yanına taşınırlar bir süreliğine. Oğlunu çok özleyen baba Nikolas Petroviç ve abisi Pavel Petroviç Arkadi ve Bazarov'la konuştukça aslında gençlerin ne kadar da onlardan farklı olduğunu fark ederler. Arkadi ve Bazarov nihilist olduklarını ve nihilizmi savunurken, Pavel Peroviç daha aristokrat bir tutuma sahipti. Babalar ve Oğullar kuşaklar arası çatışmayı, nihilizm kavramını, Rusya'nın o zamanki nihilizme bakışını çok güzel bir şekilde ele almıştı. Kitap kesinlikle çok ama çok akıcıydı. Kitaptaki karakter sayısı da çoktu. Bir tek Arkadi'nin babasının evinde geçen bir mekan da yoktu ayrıca. Biraz Anna Sergeyevna'yla takıldılar. Bazen o nihilizme sıkı sıkıya bağlı olan arkadaşlar birbirlerini sorguladırlar, düşünceleri ayrı düştü. Bazarov ailesinin yanına gitti. Olay örgüsünü çok beğendim. Yine sonuyla kalbimi kıran bir klasik oldu. Çok kolay okunan bir klasikti ayrıca. Çok bekletmeden okumanızı tavsiye ederim size. Eminim bir çoğunuz en az benim kadar beğeneceksiniz. Benim favorilerime girdi bile.
Babalar ve Oğullar
Babalar ve OğullarIvan Turgenyev · Şule Yayınları · 201344,8bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
126 syf.
8/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Goethe'nin henüz yirmi beş yaşındayken yayımladığı eseri Genç Werther'in Acıları o dönemin dünyasında sadece Almanya'yı değil tüm dünyayı etkilemiş, insanların mavi ceket ve sarı pantolon giymelerine, intiharlarlarına sebep olmuştur. Bu sebepten ötürü kitap bir süre  yasaklanmıştır. Kitabın Goethe'nin hayatında yaşadığı, şahit olduğu olaylarla paralelliği kitabın bu kadar duygu yüklü ve iz bırakan olmasını sağlamıştı bence. Werther'in yaşadığı yerin yakınındaki bir köyde yaşayan nişanlı bir kıza olan aşkını anlatan kitap sarsıcıydı. Olayları Werther'in yazmış olduğu mektuplardan anlıyorduk, daha sonra bakış açısı değişiyordu. Kitaba ben ilk başlarda pek odaklanamadım. Hep kısa kısa okudum. Bazı günler elime almadım. Bugün bitirmek için elime aldım ve kalan yetmiş sayfamı okuyarak kitabı bitirdim. Bu kitabı daha sonra tekrar okumak istiyorum. Çünkü gerçekten o acıyı, duygu yoğunluğunu beğendim ama kafamda tam oturmayan birkaç yer var. Bir ara tekrar okuyup pekiştirmek istiyorum.
Genç Werther'in Acıları
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021121,4bin okunma
263 syf.
9/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Tatlı Perşembe büyülüydü. İnsanları değiştiren, mutluluk veren, güneşin daha parlak olduğu bir gündü. Berbat Çarşamba'dan sonrası, Bekleme Günü Cuma'nın öncesiydi. Parası pulu olmayan, yerleşik bir hayatı olmayan, hayata tutunmaya çalışan Suzy kendini Sardalye Sokağı'nda bulur. Bu sırada Dünya Savaşı'nın sonunda askerden dönen Doc vardır ve Doc biyolojiyle ilgili bir insandır. Ahtapotları, denizyılanlarını inceleyerek bir makale yazmaya çalışır. Suzy kendi benliğini bulmaya çalışırken, Doc'la aralarında bir şeyler gelişir ve bu ikisi için de beklenmediktir aslında. Bir şeylerin olması için itilirler çünkü. Birçok yan karakterin olduğu bu romanda tüm karakterlere içim ısındı. Doc kendini kötü hissederken tüm sokağın onun için uğraşması, Fauna'nın yıldız fallarıyla insanlara umut vermesi, Hazel'ın deli doluluğuyla okuması çok keyifli bir kitaptı. Ayrıca karakterlerin arasında geçen diyaloglar komikti de. Hatta biraz trajikomikti. Yazarın dili zaten çok güzel. Gerçekten kendini okutturuyor. Özellikle de her bir bölüme başlarken olayı farklı bir şekilde başlatıp daha da değişik bir yolla asıl olayı aktarması çok hoşuma gitti. Kitabı ben her şeyiyle beğendim. Kitabı bitirdikten sonra 1000kitap'ta bir yorum okudum ve kitabın aslında Sardalye Sokağı ve Yukarı Mahalle kitabının devamı niteliğinde olduğunu öğrendim. Aynı mekanda geçen farklı kişilerin anlatıldığı kitaplar sanırım. Ama ben bir eksiklik hissetmedim açıkcası kitabı okurken. Zaten giriş ve birinci bölümde geçmişi özetler gibiydi yazar. Sebebi de devam nitelikli bir kitap olmasıymış. Siz okurken en iyisi sıraya göre okuyun derim ben.
Tatlı Perşembe
Tatlı PerşembeJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 20211,442 okunma
Reklam
448 syf.
9/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
İnsanların kalplerinin kötülükle dolup taşıyor hatta öyle bir raddeye geliyor ki tasarlanan bir program üzerinde avcılar kendilerine bir av seçiyor ve hınçlarını çıkarmak için olaydan bihaber masum insanları kovalamaya başlıyor. Ve, sobe! Öldün. Kitapta üç avcı ve dolayısıyla üç tane de av vardı. Avcılar avlarını tanıyorken avlar bunu daha sonra kendileri keşfederek öğrendiler. Bileklerine takılan akıllı saatler sayesinde avcılarına yarım saatte bir konum bilgileri gönderilen avlarla birlikte avcılardan kurtulmaya çalışmak, kaçmak çok ama çok heyecanlıydı. Kitap bir yandan da ürkütücüydü bence çünkü tüm kitap boyunca kendi kendime sordum: "İnsan sırf kendisi için neden tanımadığı bir insanı öldürmeye çalışır ki?" Kitapta Amanda karakteri için yazılmış sonu çok beğendim. Karakter olarak da en çok onu sevdim ve onun kaçış hikayesi daha da heyecanlıydı.
Sobe Öldün
Sobe ÖldünJ. C. Lane · Bilgi Yayınevi · 2018109 okunma
604 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Çok uzun süredir bu kadar kalbimi kıran bir kitap okumamıştım sanırım. Tüm kitap boyunca empati yapıp bunun üzerine gözyaşı dökmeme engel olamadım. Willow, osteogenesis imperfecta hastalığıyla dünyaya gelmiş bir çocuk. Yani bir cam çocuk. Hapşırırken, gülerken, uyurken dahi kemikleri kırılabiliyor. Kitabı Willow'un annesi Charlotte, babası Sean, ablası Amelia, annesinin en yakın arkadaşı ve doktoru Piper ve de avukat Marin'den okuyoruz. Willow'un nasıl bir hayat yaşadığını ve çevresindeki insanların ne hissettiğini onların gözünden anlamış oluyoruz. Kitap Charlotte'nin kusurlu doğum üzerine bir dava açmasıyla olan şeylere değinmişti. Her tarafta da yıkım olur mu be kardeşim? dedirtti kitap bana. Kitapta en sevdiğim karakter Amelia'ydı sanırım. Willow'u saymıyorum, çünkü onu zaten çok sevdim ama Amelia... Willow gibi diğerlerinin de yaşadıkları ağırdı. Özellikle de Amelia'nın yaşadıkları. Son olarak isyan edip gidiyorum. Neden öyle bir son? Cidden neden, sevgili yazar?
Cam Çocuk
Cam ÇocukJodi Picoult · April Yayıncılık · 2020947 okunma
112 syf.
8/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Edgar Allan Poe uzun süredir okumak istediğim bir yazardı ve kütüphanede kitabına rastlayınca artık okumanın zamanı geldiğini fark ettim. Kitapta tüylerinizin ürpermesine neden olacak, gerilim dolu hikayeler mevcut. Ben şahsen tüm hikayeleri içimde bir kuşkuyla okudum. Yazar cidden insanı germe işini çok iyi yapmış öykülerinde. Benim en sevdiğim, korktuğum, sanki sayfaların arasından biri "böö" yapacakmış gibi hissetmeme sebep olan hikayeyse kitaba adını veren Morgue Sokağı Cinayeti'ydi. Kitapta süregelen bir cinayet var ve cinayeti kimin işlediğini bulmaya çalışıyor anlatıcı ve arkadaşı. Benim için okuması keyifli bir kitaptı. Yeni bir yazarla tanıştığım için çok mutluyum.
Morgue Sokağı Cinayeti
Morgue Sokağı CinayetiEdgar Allan Poe · Notos Kitap · 201914,7bin okunma
448 syf.
7/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Bir kitabı okurken genelde post-it yapıştırır, geçerim. Tabiki daha sonra dönüp okurum ama bu kitap bana sayfaların arasına post-it koyup geçmekten çok satırların arasına not aldırttı ki bu gerçekten çok güzel bir deneyim oldu benim için. Şimdi post-it meselesinden başladım yorumlamaya başka bir yere atlayacağım. Çünkü aslında post-itlerle çok alakalı değil. Kitap 1980'lerde geçiyor. Madeleine üniversite bitirme tezi için konuyu Victoria temasındaki evlenmeyi seçiyor. Bu yüzden birçok kitap okuyor, kaynaklardan yararlanıyor ki bu da bende kitaba not alma isteği uyandırdı. Madeleine'in okuduğu kitapları okuyup ona eşlik etmek istedim. Madeleine bir yandanda kafası karışık bir genç-yetişkin. Bir tarafta sevgilisi Leonard var diğer tarafta arkadaşı ama bir tık üst seviye arkadaşı (?) olan Mitchell var. Kitap ilahi bakış açısıyla yazılmış. Bazen Madeleine Leonard'la nasıl başa çıkıyor onu okuyoruz, bazen Leonard'ın sorunlarıyla boğuşuyoruz, sonra Mitchell'le seyahat ediyoruz. Uzun soluklu ama bir yandan da sakin bir havası vardı kitabın. Biraz okumam uzun sürdü bu yüzden. Okurken kitabın içine girip karakterlere tavsiye veresim geldi. Karakterlerin desteklemediğim düşünceleri oldu. Ayrıca benim için şaşırtıcı bir kitap oldu. Bu şekilde sürecek bir kitap olduğunu düşünmemiştim. Okurken keyif aldım, notlar aldım, okuma listeleri hazırladım. Yakın geçmişten bir kitap okumak -yakın geçmiş denir sanırım- güzeldi.
Evlilik Meselesi
Evlilik MeselesiJeffrey Eugenides · Domingo Yayınevi · 201831 okunma
336 syf.
9/10 puan verdi
·
31 saatte okudu
Hemingway'in birçok hikaye kitabında yer alan Nick Adams, yazarın daha önce yayınlanmayan taslaklarında da yer alıyormuş ve bu sebeple Nick Adams'a hak ettiği değeri bulacağı bir kitap derlemişler. Nick Adams karakteri yazarın hayatından izler taşıyor bu yüzden de yazarın hayatını daha iyi anlamak açısından gerçekten güzel bir kaynak diyebilirim. Kitapta yer alan öyküler kronolojik bir şekilde sıralanmış. Kitabı okuduğunuzda Nick'in küçük bir çocukken neler yaptığıyla karşılaşıyorsunuz, bir bakıyorsunuz asker olmuş, yuva kurmaya çalışıyor. Tek bir tutkusu var ki beni kitapta en çok etkileyen şey oldu. Balık tutmak. Uzun uzun anlatılan balık tutma kısımlarını hiç sıkılmadan okudum. Ben kitabı okurken çok keyif aldım. Yazarın kelimelerini okumak, Nick Adams'ı hayal etmek çok hoştu. Bazı hikayeler keşke daha uzun olsaydı dedim. Çünkü hikayeleri bile uzun soluklu bir roman okuyormuş hissi yaratıyor Hemingway'in. Kesinlikle okunmaya değer, bittiğinde güzel bir his bırakan hikayelerdi.
Nick Adams Öyküleri
Nick Adams ÖyküleriErnest Hemingway · Bilgi Yayınevi · 201838 okunma
Reklam
56 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Timothy olabildiğince sıradan bir çocuktur. Sıradan olmayan tek yanı hortlak ailesinin içinde tek insan olarak yaşamasıdır. Bir Cadılar Bayramı arifesinde tüm hortlak akrabaları bir araya gelir. Tabutlarda yatarlar, valsler yaparlar. Kanatlara, soluk ve soğuk tenlere sahiptirler. Oysa Timothy bir ölümlüdür ve kalbi de atmaktadır. Kısa bir hikaye kitabı olan Eve Dönüş'ü okumak gerçekten keyifliydi. Çünkü hikaye çok şiirsel, akıcı bir dille yazılmıştı. Hem de kitabın içindeki illüstrasyonlar muhteşemdi. Çok kısa sürede okuduğum keyifli bir kitaptı.
Eve Dönüş
Eve DönüşRay Bradbury · İthaki Yayınları · 2013115 okunma
247 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kitabın son sözünde Neil Gaiman, "Bu kitap bir uyarı. Sahip olduklarımızın değerli olduğuna ve bazen de değer verdiğimiz şeyin kıymetini bilmediğimize dair bir anımsatıcı," diyor. İtfaiyecilerin yangınları söndürdüğü değil de yangın çıkardığı bir zaman. Yakılan şeylerse kitaplar. Çünkü artık insanlar düşünmek, okumak istemiyor. Devlet desen insanların düşüncelerini baltalamaya dünden razı ve bu yüzden itfaiyeciler tüm kitapları yakıyor. Guy Montag da bir itfaiyeci. On, on iki yıldır kitap yakıyor. Ve bir gün karşı evde yaşayan Clarisse adındaki bir genç kızla tanışıyor ve onunla konuştuğundaysa aydınlanma yaşıyor diyebiliriz. Kitap gerçekten nefes kesiciydi. Çok ürkütücü bir havası vardı bence. Mekanik tazılar, tüm duvarları kaplayan televizyonlar, evlerinde kitap bulundurdukları, okudukları için yanan insanlar... Tüm bunlar bana bizim de yıllar sonra böyle korkunç bir hal alabilecek olma ihtimalimizi düşündürttü. İnsanların düşünmek istemiyor oluşu, okumayalım hadi sadece televizyon izleyip arabaları çok hızlı sürelim ve mutlu olalım tarzında bir yaşayışa geçmesi çok üzücüydü. Kitabın yazılış aşaması gerçekten ilginç. Yazar Fahrenheit 451'i yazmadan önce bu konuyla ilgili birçok kısa hikaye yazıyor. Yazarın önsözde bahsettiği şeyse şu: "Montag koştu, ben takip ettim. İşte Montag'ın romanı. Bu romanı benim için yazdığından ötürü ona minnettarım."
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 202289,6bin okunma
320 syf.
8/10 puan verdi
Simon çok sıradan bir insandır. Arkadaşlarıyla bir şeyler içer. Waffle House'da takılır. Okula gider. Ama bir sırrı vardır. Bir gün okulunun tumblr hesabında anonim olarak paylaşılan gönderi üzerine onunla aynı sırra sahip olan bir başkasını bulur. Ve ona sahte bir  mail hesabından yazar. Adı artık Jacques'tır ve konuştuğu kişi de Mavi'dir. İnsanların farklılıklar açısından önyargısını kırıp, bilinçlenmesini sağlayacağını düşündüğüm, anlatımı çok akıcı, insanı güldürebilen, düşündüren, bazen de göz doldurtan bir kitaptı. Tüm dünyada cinsel eğilimleri, ırkları, dinleri, farklılıkları dolayısıyla zorbalık gören çok fazla insan var. Bu kitapta da Simon insanların ne tepki vereceğini bilmediği için cinsel eğilimini gizliyordu. Hepimiz insanız ve farklılıklarımızla güzeliz. Yarın önyargılardan arınmış, temiz bir dünyada olmak dileğiyle.
Simon Homo Sapiens'e Karşı
Simon Homo Sapiens'e KarşıBecky Albertalli · Pegasus Yayınları · 2017476 okunma
496 syf.
10/10 puan verdi
·
19 saatte okudu
Bir ay boyunca, kitabı okumak için en uygun zamanı beklemiştim. Çünkü Rainbow Rowell en sevdiğim yazarlardan. Kendime en yakın hissettiğim karakteri Cath'in gözünden, Fangirl'de birazcık okuyabildiğimiz Simon Snow'u tamamen okuyabilmek için geniş bir zaman istiyordum. Kitap bir ay boyunca komodinimin üzerinde durdu. Telefonumu koydum, tokamı koydum, gözlüğümü koydum. Şimdi kitabı bitirmişken diyorum ki geniş bir zamana bırakmamalıymışım. Çünkü bu yıl okuduğum en en en iyi kitaptı diyebilirim. Hatta Rainbow Rowell enleri listemdeki Fangirl'ü elinin tersiyle tahtından itti ve kendisi yerleşti tahta. Kitabı okurken heyecandan sayfaları nasıl çevirdim, bilmiyorum. Kesinlikle nefes kesiciydi. Normalde çok fazla bakış açısı değiştiren kitapları okumayı sevmesem de bu kitapta kesinlikle bakış açısı değiştiriyor oluşu kitabın anlatımına güzellik katmıştı. Karakterlerin hepsine bayıldım. Tümünün davranışlarının, saçma olsa bile, kendilerine göre bir mantığı vardı. Baz... Sanırım tüm kitap boyunca gözümden kalpçikler çıkarak okudum karakteri. Simon'dan daha çok sevdim kesinlikle. Kitaptaki dünya, Harry Potter dünyasının benzeriydi ama  birbirlerinden ayrılardı da. Ayrıca kitapta beklediğim olaylar gerçekleşirken, beklemediğim çok fazla olay oldu. Şaşırtıcıydı. Sonuysa Rainbow Rowell'ın yazım tarzından dolayı, hızlıca bir sona bağlanmıştı. Kitap keşke daha uzun olsaydı, dedim tabi ki. Diyeceğim şu ki bu kitabı okuyun, okutturun. Benim gibi komodinin üzerinde "Ayyy geniş bi' zamanda okurum yaa" diye bekletmeyin.
Asla Vazgeçme
Asla VazgeçmeRainbow Rowell · Pegasus Yayınları · 2018730 okunma
208 syf.
7/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Holden Caulfield içinde kardeşinin yasını tutan, kafası karışık, kararsız bir gençtir. Daha önce bir çok okuldan atıldığı gibi son okulundan da atılır ve artık ailesinin ona gerçekten kızacağını düşünerek eve gitmemeyi tercih etmektedir. Bu arada da bir süre bir otelde kalır, kardeşini görür, müze gezer, yeni insanlarla tanışır ve birçok şey daha yapar. Tabi tüm bunları yaparken aslında yine tam ne yaptığını farkında olmadan kararsız kararlar alır. Tüm kitap boyunca beklediğim, olur diye tahmin ettiğim bir olay vardı ki olmadı. Bu da bende biraz düş kırıklığı yarattı diyebilirim. Kitap Amerikan argosu, günlük diliyle yazılmıştı. İnsan ilk başta biraz alışamıyor ama sonra alıştığında akıp gidiyordu. Çok fazla rahatsız edici değildi bence. Bence kitapta rahatsız edici olan Holden'dı. Onun kafa karışıklığı beni usandırdı kimi zaman. Kitap biraz da sürprizli oldu benim için. Çünkü ben kitabın ismiyle zihnimde bir şeyler bağdaştırıp okumaya başlamıştım ve hiç beklediğim gibi bir konuya sahip değildi.
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çavdar Tarlasında ÇocuklarJ. D. Salinger · Yapı Kredi Yayınları · 202159,4bin okunma
164 syf.
6/10 puan verdi
·
5 günde okudu
İntibah’ın kelime anlamına baktığımda “Hakikati ve hakkı anlayıp fenadan dönmek, uyanış” olduğunu öğrendim. Karakterimiz Ali Beyefendi tam olarak kitabın adını layıkıyla yerine getirip gözlerini açıyor lakin fenadan dönme konusunda birtakım sıkıntılar yaşamıyor değil. Kitap Ali Bey’in Mahpeyker ile tanışıp ona aşık olmasıyla başlıyor. Ama Mahpeyker’in iyi bir kadın olduğu söylenemez. Ali Bey tüm çevresi tarafından uyarılmasına rağmen Mahpeyker’le olan ilişkisine devam ediyor sonra ne oluyorsa artık Mahpeyker’den ayrılıyor. Bu seferde masum güzel Dilaşub’a sarıyor. E hal böyle olunca bu seferde Mahpeyker intikam peşinde koşuyor. Kitapta kötü amcalar, kötü yola düşmüş kimseler, ‘son pişmanlık fayda etmez’ seslerinin inceden duyulduğu entrikalar mevcuttu. Kitap açıkçası benim için biraz hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Kitaptaki hiçbir karakteri sevemedim, olaylar da biraz yavan geldi. Ama yine de dili gayet akıcı, anlaşılırdı. Bu kitabı, batılı anlamda yazılmış ilk roman olduğu için merak ediyordum ve okudum.
İntibah
İntibahNamık Kemal · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,6bin okunma
Reklam
328 syf.
8/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Felix annesi ve babası tarafından hiçbir zaman hak ettiği ilgiyi görmeyerek büyümüştür. Çocukken de ilgi görmezken yetişkin olmaya çalışırken de ilgi görmez, ailesi tarafından dışlanır. Bu sıradaysa katıldığı bir davette Henriette ile karşılaşır. O an ondan çok etkilenir. Daha sonraysa Henriette ile hayatları tekrar kesişir. Henriette evli ve iki çocuk annesidir. Ama Felix ona aşıktır ve Henriette onu bir teyze gibi sevmektedir. Kitapta en çok sevdiğin kısım Henriette'in Felix'e yazmış olduğu mektuplardı. Gerçekten çok samimi ve gönülden, bir "teyze gibi" sevmişti. Felix'i ilk başlarda sevmiş olmama rağmen, sonralara doğru kendi kişiliğini oluşturmaya çalışırken, iyi işlerin başına geçmeye başladığı sıralarda karakteri çok değişti. Artık benim için Felix iyi bir karakter olmaktan çıktı. Vadideki Zambak'ını keder içinde bıraktı. Kitabın bazı yerlerinde çok fazla betimleme vardı, bu biraz yorucuydu açıkcası. Olayların ilerlemesini engelliyordu. Yine de keyif alarak okudum. Henriette'yi unutacağımı sanmıyorum. ;(
Vadideki Zambak
Vadideki ZambakHonore de Balzac · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202242,6bin okunma
408 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Hayatta bir iz bırakmayacağına, adını sadece Leydi Whistledown'un makalelerinde göreceğine inanan Colin Bridgerton artık otuz üç yaşına gelmiştir ve evlenmek gibi bir gayesi de yoktur. Diğer yandaysa kız kardeşi Eloise'nin yakın arkadaşı Penelope  vardır. Penelope tüm ömrü boyunca annesinin direktifleriyle yaşamıştır ve artık yirmi sekiz yaşında bir kız kurusudur. Ve yıllardır Colin'e aşıktır. Colin bir gezisinden daha döndüğünde aslında Penelope'nin hiç de cemiyetin gördüğü gibi bir kız olmadığını fark eder. Penelope zeki, çekici ve komik bir kızdır. Daha sonraysa Penelope ve Colin birbirlerinin sırrını saklamak zorunda kalırlar. Bu sırada bir yandan da dedikodu gazetesi yazarı Leydi Whistledown'un kimliği cemiyet tarafından çok merak edilmekte, insanlar artık uzun yıllar kendini saklayan yazarın maskesini düşürmek istemektedir. Bridgerton serisinin diğer kitaplarında karşıma çıkan Colin, en merak ettiğim Bridgerton'dı. Şakacı kişiliğiyle öne çıkan Colin, kendi kitabında aslında dışarıdan göründüğü gibi bir kişi olmadığını gösterdi. Penelope de öbür kitaplarda okuyup, üzüldüğüm bir karakterdi açıkcası. Sonunda mutluluğa kavuşması hoşuma gitti. Ayrıca kitapta Whistledown'un kim olduğu ortaya çıkıyor ve aklıma düşen bir isimdi Whistledown. Bu kitabı serinin öbür kitaplarından daha çok sevdim. Çünkü hem Colin en merak ettiğim kişiydi, hem de daha dokunaklı ve gizemli geldi bana.
Rüyalar Gerçek Olsa
Rüyalar Gerçek OlsaJulia Quinn · Epsilon Yayınları · 20191,179 okunma
416 syf.
8/10 puan verdi
·
22 saatte okudu
Serinin üçüncü kitabı olan Son Söz Aşkın'da Benedict ve Sophie'nin aşkını okuyoruz. Külkedisinin retellingi olan kitapta Bridgerton ailesinin ikinci oğlu Benedict ve üvey annesine hizmet etmek zorunda kalan Sophie'nin hikayesini okuyoruz. Kitabın ilk başları benim çok hoşuma gitti nedense o Külkedisine benzerlik olayı, Benedict'le Sophie'nin tanışmaları ardından yıllar sonra tekrar bir araya geliyor oluşlarını çok sevdim. Gayet akıcı, kendini okutturuyordu. Klişelerle doluydu ama güzeldi. Ben kitabın sonuca bağlanış kısmını pek sevemedim açıkcası. Sanki birden bire olay birden bire kesildi ve sonuç: kitap bitti. Yine de Sophie'nin sakarlıklar, Benedict'in sanat aşkı, yıllarca kendi aşkına sahip çıkmaya çalışıyor oluşunu okumak güzeldi. Ben seriye devam ediyorum şuan da, siz de bir şans verin, derim ben.
Son Söz Aşkın
Son Söz AşkınJulia Quinn · Epsilon Yayınları · 20191,321 okunma
416 syf.
9/10 puan verdi
·
23 saatte okudu
En Çok Beni Sev'de ailenin en büyük oğlu Anthony'nin aşık olma serüvenini okuyoruz. Anthony, vikont ünvanının kendi ailesinde kalmasını istemekte ve bu sebeple de evlenip yuva kurmak, bir erkek evlat sahibi olmak istemektedir. Bu yüzden de Londra'da yeni bir sezon başladığında, gittiği balolarda gördüğü Edwina'yı kendi için güzel bir eş adayı olarak görür ama Edwina'nın evlenmeyi seçeceği adaya karar verirken ablası Kate'in söz hakkı çoktur. Kate, Anthony hakkında hiç de iyi şeyler düşünmememkle birlikte, kardeşi Edwina'nın Anthony ile evlenmemesini sağlamak için elinden geleni ardına koymaz. Ama bu sırada kalbine söz dinletemez. Kate ve Anthony arasında geçen çekişmelerle dolu, gayet akıcı bir kitaptı. Tarihi aşk romanı okumak gerçekten çok keyifli. O balo ortamı, elbiseler, danslar gerçekten insan kendini oradaymış gibi hissediyor. Okumak için çerezlik bir şeyler arıyorsanız bu seri çok uygun diyebilirim.
En Çok Beni Sev
En Çok Beni SevJulia Quinn · Epsilon Yayınları · 20191,422 okunma
56 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Zweig bu kitabında iki tutkulu aşığı anlatmış. Kitapta Ludwig adındaki karakterimiz çalıştığı evdeki kadına aşık oluyor ama onların aşkı bir yasak aşk. Ludwig'le kadının arasın okyanuslar giriyor. Mektuplaşmaya devam eden aşıklar iki yılın sonunda kavuşabilmeyi ümit ediyorlar. İki yılın sonunda tam her şey bitti, kavuştular derken bu seferde Dünya Savaşı patlak veriyor ve maalesef iki aşık birbirlerini yedi yıl boyunca göremiyorlar. Dokuz yılın ardında yanyana gelen aşıklar ise artık hiçbir şeyin aynı olmadığını fark ediyor. Ömürlerinden geçen koskoca dokuz yıl onlara yaş aldırırken hayatlarına başka kişileri de karıştırıyor. Ve akıllarında kafa karışıklığı ve aşklarının arasına sıkışıyorlar diyebilirim. Benim için her zaman olduğu gibi okumaktan çok keyif aldığım, ruh çözümlemeleriyle kalbimde yer edinen güzel bir Zweig kitabı oldu. Zweig okuyunuz, okutunuz.
Geçmişe Yolculuk
Geçmişe YolculukStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202326,6bin okunma
101 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bir Meksika halk hikayesinden esinlenmiş olan İnci, fakir bir inci avcısı olan Kino'nun ve ailesinin hikayesini anlatıyor. Kino, çocuğu Coyotito'nun hayatını kurtarmak için denize inci bulmak amacıyla dalar ve elinde Dünya'nın Biricik İncisi'yle çıkar. Daha sonraysa çevresi Aile'nin Türküsü, İnci'nin Türküsü ve Düşman'ın Türküsü'yle sarılı kalır. İnsanların dramı, açgözlülükleri, sefaletleri... Kino'nun yaşadığı çevreyi okumak, insanların duygularını içimde hissetmek çok güzeldi. Çok heyecanlandığım anlar oldu kitapta. Zaten kitap durağan ilerlemiyor. Peşi ardı kesilmeden olay tüm heyecanıyla devam ediyor. Tek solukta okuma özelliğine sahip olan bu kitap, yazardan okuduğum ilk kitap oldu. Sonu bir miktar yürek burkan bu güzel kitap benim için yazarın diğer kitaplarını okumamı sağlayacak bir köprü oldu.
İnci
İnciJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 202337,8bin okunma
Reklam
496 syf.
9/10 puan verdi
·
34 günde okudu
İspanya'da meydana gelen iç savaş sırasında dağlarda savaşan, faşizme karşı birleşen bir gerilla grubunu anlatan bu kitap aşırı duygu yüklemeleriyle kitabı yaşıyormuşcasına okumama sebep oldu. Roman, Robert Jordan adında birinin İspanya'nın köylerinden birinde bulunan gerilla grubuna, bir köprü patlatmak amacıyla katılmasıyla başlıyor. Tüm kitap boyunca dört gün işleniyor. Kitap yeri geliyor kahramanlıktan, savaştan, faşizme karşı insanların direnişini anlatırken bazen de Robert Jordan'ın aşkını anlatıyor. Kitapta kusur görebileceğim hiçbir yer yoktu. Tümüyle beni içine çekti, okumam için kendisini çağırırken bir yandan da bitmesini istemediğim için yavaş okumama sebep oldu. 1936 yılında Hemingway'in İspanya'da bir iç savaşta muhabirlik yapmış olması da aslında kitabın içinde yazarın hayatından izler olduğunun da bir göstergesi.  Maria'nın kırpık saçlarıyla, Agustin'in küfürlü ağzıyla, Pilar'ın anaçlığıyla, Rober Jordan'ın düşleriyle ve tüm gerilla grubunun mücadelesiyle okunmaya değer bir kitaptı.
Çanlar Kimin İçin Çalıyor
Çanlar Kimin İçin ÇalıyorErnest Hemingway · Bilgi Yayınevi · 202312bin okunma
290 syf.
8/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
26, yazarın diğer kitaplarında olduğu gibi akıcılığıyla, kelime oyunlarıyla beni kendine bağladı ve tek seferde bitirdiğim bir kitap oldu. Kurgu 26 yaşına kadar sorumluluk almamış, gününü gün ederek geçiren, daha sonra kendini birden iş dünyasında bulan İdil ve omuzlarında tonlarca sorumluluk olan 35 yaşındaki Ateş Kemal'in etrafında geçiyor. Kitabı ilk okumaya başladığımda daha çok sadece İdil odaklıydı. İdil'in sorumluluk almayı öğrenişi, yeni hayatına adım atışı ve bir yandan Ateş'e karşı hisleriyle tanışmasından ibaretti. Daha sonra kurgudaki bir kırılma noktası kitabın havasını anında değiştirdi. Kitap artık İdil ve Ateş'ten birlikte söz eder oldu. Kırılma noktası benim kalbimi de bir miktar kırdı ama hayat işte, kırılıyor bazı şeyler. Daha sonrasıyla tatlı topuklu ayakkabılar, ceketler, dünya mutfağından yemekler ve bir ton duygulu diyalogtan ibaretti. Kitabı bitirdiğimde harikalar diyarı yolculuğumda sona ermiş oldu. Kitap tam yerindeydi bence. Ne kısa ne de uzun. Yazar çok güzel bir yerde, tadında bırakmıştı. Kitabın bölümlerinin adlandırılma şekliyse kitabı bitirdiğinizde farkına varacağınız bir şekilde adlandırılmıştı ve bu da hoş bir ayrıntıydı.
26
26Merve Akıncı · Koridor Yayıncılık · 201777 okunma
80 syf.
9/10 puan verdi
·
31 günde okudu
İçinde beş farklı hikaye bulunan Ay Işığı Sokağı kitabını ilk okumaya başladığımda bana Zweig'ın öykülerini her okuduğumda hissettiğim karakterlerin içine fazla karışmış olma hissini hissettirdi. Hikayeler yine yüreğe dokundu, bir yerleri burktu, acımasızlıklar yaptı. Bu öykü kitabını benim için ilginç kılan yanı ise kitabı tamamıyla bitirdiğimde farkına vardığım bir ayrıntı oldu. Ve aslında ilk başlarda en'lerime koyacağımı düşünmediğim bu öykü kitabı Zweig en'leri listemde ikinci sıraya yükseldi. Öykülerin içinde en beğendiğimse Leman Gölü Kıyısında Olay oldu. Karakterin yaşadığı çaresizlik göz yaşartacak türdendi.
Ay Işığı Sokağı
Ay Işığı SokağıStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202167,5bin okunma
144 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Kitaptaki öyküleri okurken hissettiğim şeyleri ifade edebileceğim kelime; trajikomik. Öyküler üzülmeme neden olurken, bir anda olayların tepetaklak oluşu çok güzel bir uyum içerisindeydi. Kitaptaki tüm öyküleri beğendim. İçlerinden favorim ise Dünyanın Boğulmuş En Güzel Adamı oldu. Diğer öykülere göre daha çok keyif aldım bu öyküyü okurken. Yedi tane öykünün yer aldığı bu kitapta, kitaba ismini veren İyi Kalpli Eréndira öykülerin içinde en uzun soluklu olanıydı. Okurken ne olacağını merak etmiş ve klasik bir mutlu son olacağını düşünürken yazar yine insanın duygularını tepetaklak edip "Kime göre mutlu son bu?" dedirtecek bir sona bağlamıştı öyküsünü. Karakterlerden Ulises'in öykü içinde harcanıp gittiğini düşünüyorum. Ah be Eréndira!
İyi Kalpli Erendira
İyi Kalpli ErendiraGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20161,632 okunma
200 syf.
8/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Ah be Pinokyo! Alfabe kitabını satıp da kukla oyunlarına mı gitmedin, tilkiyle kedinin peşine düşüp altın paralarını mı ekmedin, oyuncaklar ülkesine mi kaçmadın? Pinokyo, Geppetto Usta'nın bir odun parçasından yaptığı kuklasıdır ve Pinokyo gerçek bir çocuk olmak için uslu olması gerekirken türlü türlü haylazlıklar peşine düşer. Küçükken okuduğum bu öyküyü tekrar okumak istedim. Okurken keyif aldım. Güldüm, üzüldüm ama en çok da hayretler içerisine düştüm. Çünkü Pinokyo karakterinin haylazlıkları bir süre sonra bana "Böyle de olmaz ki!" dedirtti. Kitabın içinde verilen mesajlar güzeldi. Çocuklara iyi huyu aşılıyordu. Öykünün yazılış hikayesi ise şu şekilde başlıyor. Önce bir gazete de bölüm bölüm yayınlanıyor. 15. Bölümden sonra bitirilen Pinokyo'yu, yazar istekler üzerine tekrar yazmaya başlıyor ve işte şimdiki haliyle Pinokyo oluşuyor.
Pinokyo
PinokyoCarlo Collodi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20218,4bin okunma
56 syf.
10/10 puan verdi
·
4 saatte okudu
Stefan Zweig favori yazarlarım arasında yer alan bir yazar. Yazım tarzı, betimlemeleri, kurgularının ince işlenişiyle severek okuyorum eserlerini. Mecburiyet de çok beğenerek okuduğum bir Zweig kitabı oldu. Kitap sanki diğer kitaplarına göre daha da akıcıydı. Kitapta işlenen konuysa şu: Ferdinand adında bir ressam var ve savaş dolayısıyla karısı Paula’yı alıp İsviçre’ye gidiyor. Karısı ve kendisi kesinlikle savaşa, şiddete karşı ve hiçbir şekilde insanlara zarar vermek, savaşa katılmak istemiyor. Ama İsviçre’de geçirdiği süre boyunca diken üstünde olmasına neden olan mektup geldiğindeyse bazı şeylere mecbur oluyor. Karısı onun özgürlüğünün peşindeyken Ferdinand içten içe kendini mecbur hissediyor.
Mecburiyet
MecburiyetStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202162,1bin okunma