Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Selma

152 syf.
·
Puan vermedi
·
14 günde okudu
Selahattin Demirtaş, siyasi kişiliğiyle tanınan ve bilinen, Türkiye insanının genelde kendi siyasi görüşüne ya da ideolojisine göre değerlendirdiği bir yazar. Fakat yalnızca "yazar" olan Demirtaş'tan söz etmek gerekirse; eserlerini, zengin bir felsefi altyapıdan beslenen iyi işlenmiş kurguların üzerine inşa edip mizahi ögelerle ve şiirsel ifadelerle süsleyen güçlü bir kalem olduğunu söylemek mümkün. Dad ise tıpkı Seher ve Devran gibi şaşırtan, düşündüren, (bazen acı acı)gülümseten ve okuyucusunu edebi hazdan mahrum etmeyen öykülerden oluşan bir eser. Demirtaş'ın, yazarken siyasi kişiliğinden tamamen sıyrılamadığı, öykülerinin düşünsel altyapısını oluşturan argümanları kurguya yedirememesi zaman zaman göze batsa da, Dad'da okuyucuyu yıllar geçtikçe klasikleşecek kadar başarılı öyküler bekliyor.
Dad
DadSelahattin Demirtaş · Dipnot Yayınları · 20231,748 okunma
Reklam
232 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
22 günde okudu
Göçmüş Kediler Bahçesi; hayata, varoluşa, insana dair anekdotlar ve sorularla bezeli bir eser. Hissettiren, düşündüren, sorular sorduran, felsefi derinliğe sahip masalcıklarla paralel işlenen bir hikayeyi de içeren bu anlatı; deniz betimlemeleriyle de dikkat çekiyor. Eser; kumsalı, denizi, hatta denizin derinliklerini okurun gözleri önüne sermekle kalmayıp, kokusunu bile genizlere taşıyan duru bir anlatıma sahip. Bunların yanı sıra, anlatının içinde kullanılan bazı kelimeler, okuyanın lezzet belleğinde kesif bir tat bırakıyor. Haddim olmayarak soruyorum(ama bir okur olarak hakkım var sormaya): "Us" yerine "akıl", "erek" yerine "amaç" kelimelerini kullanmak anlatımı daha duru, daha akıcı hale getirmez miydi? Bizlerin, halkın benimsediği ve kullandığı kelimeler dururken, bir ideolojinin dayattığı kelimelerde diretmek neden? Edebiyatı kendisi için yapanlara ve kendisi için yazanlara bir itirazım yok. Fakat anlatımı böylesi güzel bir eserin içinde kullanılan bazı ifadeler ireti duruyor ve akla şu soruyu getiriyor: Türkçe, her şeyden önce halkının yarattığı, yeşerttiği ve yaşattığı bir dil değil mi?
Göçmüş Kediler Bahçesi
Göçmüş Kediler BahçesiBilge Karasu · Metis Yayınları · 20171,189 okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
19 günde okudu
Anthony Giddens'ın Modernliğin Sonuçları adlı çalışması, modernliğin analizini yaparken yeni kavramlar geliştirmesi ve postmodernizm tartışmalarına getirdiği bakış açısıyla dikkate değer bir eser. Yazar, modernliğin ötesine geçmenin mümkün olup olmadığını irdelerken, modernliğin ötesine geçmekten çok "onun radikalleşmesi evresini yaşadığımızı" öne sürmektedir. Modern dünyada bir grup insanın daha güvenlikli ve zengin bir hayat imkanı sunan "konfor adacıkları"nda yaşaması; başka coğrafyalardaki diğer insanlar için gıda, temiz su, temel sağlık hizmetlerine ulaşmanın zor, hatta bazı bölgelerde neredeyse imkansız olması, yazarın "modernliğin radikalleşmesi" savını doğrular nitelikte. Bununla beraber üretim güçlerinin gelişmesiyle artan çevre tahribatlarının yol açacağı küresel ölçekte bir yıkım ve kitle imha silahlarının kullanılabileceği bir krizin küresel sonuçları her coğrafyadan, ırktan, inançtan insan için -gezegen üzerinde varolan tüm ekolojik sistemleri de tehdit eden- ölümcül bir risk oluşturmaktadır. Radikalleşen ve evrenselleşen modernliğin diğer yüzünde, "bir 'böcekler ve çimenler cumhuriyeti'nden ya da yıkılmış ve yaralanmış insan topluluklarından başka hiçbir şey olmayabilir."
Modernliğin Sonuçları
Modernliğin SonuçlarıAnthony Giddens · Ayrıntı Yayınları · 2014231 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
152 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
Bin Hüzünlü Haz; dış dünyada başlayan ve içe dönen; içe döndükçe çoğalan, karmaşıklaşan bir arayışın öyküsü. Bir adlandırma yapılacak olursa, 'Postmodern'in hakkını veren kapalı bir anlatıma sahip, uzun bir durum öyküsü denebilir. Akıcı olduğunu söylemek zor fakat özgün metaforları, mekansal ve psikolojik betinlemeleri, toplumu yansıtan gözlemleri, yerli yerinde kullanılan kelime oyunlarıyla edebi hazzı vadeden bir eser. Zor ve güzel.
Bin Hüzünlü Haz
Bin Hüzünlü HazHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20194,466 okunma
300 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Selahattin Demirtaş'ı birçoğumuz yalnızca siyasi kişiliğiyle tanıyoruz ve kendi siyasi görüşümüz ya da ideolojimize göre seviyor veya sevmiyoruz. Ama ben burada size biraz "yazar" olan Demirtaş'tan bahsetmek istiyorum. Demirtaş'ın hikayelerini okurken müthiş bir edebi zevk aldığım için romanını da çok merak ediyordum. Sonuç beklediğim gibi, evet: Leylan da Seher, Devran gibi okuyucusunu içerdiği kelime oyunlarıyla şaşırtan, ince ince işlenmiş mizahi ögeleriyle güldüren ve güldürürken düşündüren, aynı zamanda bir edebiyat okuyucusu için en önemli unsurlardan biri olan "edebi zevk"i eksiksiz bir şekilde sunan bir eser. Buna rağmen kendi adıma hikayelerini daha başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Eserin fikri altyapısını oluşturan argümanları göze batmayacak şekilde hikayenin içine yerleştirme noktasında Demirtaş'ın romanı, hikayelerinin yanında bir tık geride kalıyor. Yer yer -bir edebi esere göre- fazla didaktik ifadeler barındırması, edebîliği yoğun böyle bir eser içinde, deyim yerindeyse biraz "sırıtıyor". Fakat romanı genel olarak birkaç maddeyle özetleyecek olursam; iyi işlenmiş bir kurgu, zengin bir felsefi altyapı, eğlenceli mizahi ögeler ve şiirsel ifadelerle zenginleştirilmiş bir eser olduğunu söyleyebilirim. Ve bir klasik okuyucusu olarak, Demirtaş'ın eserlerini edebiyatımızda klasikleşecek kadar başarılı bulduğumu da eklemek istiyorum.
Leylan
LeylanSelahattin Demirtaş · Dipnot Kitabevi · 20236,4bin okunma
Reklam
110 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
72'nci Koğuş; itip kakıp, hor gördüklerimizin, uçurumun kenarındayken itip, sonra düştükleri için suçladıklarımızın hikayesi. Suçu, cezayı, hayatı, ölümü didik didik eden; bunu ders veren üst bir dille değil, anlatının içinde eriterek aktaran realist bir dram. Hikayesini yine en iyi, yazarı tanımlıyor: "Onda, yalnızca Kaptan'ın, Berbat'ın ve ötekilerin değil, insanoğlunun olanca kirliliği yanındaki gururu, direnişi, kafa kaldırışının destanı vardır."
72'nci Koğuş
72'nci KoğuşOrhan Kemal · Can Yayınları · 20005,5bin okunma
126 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Johann Wolfgang Von Goethe'nin ilk romanı olan Genç Werther'in Acıları, kurgu mektuplardan oluşan bir eserdir. Romanın konusunu başkarakter Werther'in, arkadaşı Wilhelm'e yazdığı, iç çalkantılarını aktaran mektuplar oluşturur. 1774 yılında yazılan roman, yazarına kısa sürede ün kazandırmıştır ve bir dönem tıpkı romanı gibi, romanın başkarakteri
Genç Werther'in Acıları
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021121,3bin okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Kırmızı Pazartesi; adalet, vicdan, ahlak, namus kavramlarını; yozlaşmış bir toplumda, herkesin işleneceğini bildiği ama kimsenin engellemek için bir şey yapmadığı bir cinayet hikayesi üzerinde işleyen bir eser. Herkesçe bilindiği halde engellenmediği için herkesin suçlu olduğu bu cinayet hikayesinde failler; " namus sorunlarının ancak faciada rol almış kişilerin erişebildiği kutsal alanlar olduğu bahanesiyle kendilerini avutmuşlardı." Sadece 107 sayfa olan bu kitabın suçluya önce hüküm giydirip sonra yargılayan toplum vicdanı ve devletin yargı kurumları başta olmak üzere, toplumsal cinsiyet rollerini, toplumsal baskıyı, töreleri, hurafeleri eleştiren bir üslup geliştirmesi yönüyle, hacimli bir eser olduğunu söylemek mümkün. • "Oğlanlar erkek adam olacak şekilde büyütülmüşlerdi. Kızlarsa evlenmek üzere yetiştirilmişlerdi. Gergef işlemeyi, makineyle dikiş dikmeyi, kukalı dantel örmeyi, çamaşır yıkayıp ütü ütülemeyi, yapma çiçekler, kendi uydurdukları tatlılar yapmayı, aşk pusulaları yazmayı bilirlerdi." (s.34)
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202178bin okunma
235 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Pál Sokağı Çocukları, Budapeşte’nin yoksul bir mahallesinden yola çıkıp tüm dünyayı dolaşan bir hikaye. Tüm dünyada severek okunmasını sağlayan en önemli özelliklerinden biri belki de insanı insan yapan değerlerin; saygının, sevginin, vicdanın, dürüstlüğün, onurun çocuklar dünyasındaki yansımasını ders vermeden, fakat dersler çıkarılmasını
Pal Sokağı Çocukları
Pal Sokağı ÇocuklarıFerenc Molnar · Yapı Kredi Yayınları · 201924,9bin okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
·
20 saatte okudu
Küçük Prens, çocuk bakış açısı ve hayal gücüne ayna tutabilen en başarılı çocuk edebiyatı klasiklerinden biridir. Sevginin, saflığın ve hayal gücünün berrak sularında gezdirerek, okura keyifli bir okuma süreci sunuyor. Unutulmaya yüz tutmuş çocuk yanlarına dokunarak yetişkinlere de hitap ediyor. Uçağı bozulunca Sahra Çölü’nde mahsur kalan bir pilotun ve başka bir gezegenden gelmiş olan Küçük Prens’in yollarının kesişmesi sonucu aralarında gelişen dostluk, Küçük Prens’i daha yakından tanımamızı sağlıyor: Küçük Prens’i ve gezegenini, gülünü, yolculuklarını… Küçük Prens’in Dünya’ya gelmeden önce gittiği gezegenlerde yaşadıkları ve Dünya’daki ilk izlenimleri; okuyanı sevgi, yaşam, var oluş, öncelikler, toplum, otorite gibi konularda düşünmeye sevk ediyor. İçerdiği modern dünya ve modern insan eleştirisiyle birlikte, eserin felsefi niteliğe sahip olduğunu söylemek mümkün. Ama “büyükler” nitelikten çok nicelikle ilgilenir öyle değil mi? O zaman böylesine hacimli bu eserin -hikayeyle bütünlük oluşturan resimleriyle birlikte- sadece 112 sayfadan oluştuğunu söyleyerek onları sevindirelim. Çünkü “Büyükler sayılara bayılırlar. Diyelim yeni tanıştığınız bir arkadaşınızdan söz ettiniz onlara, asla işin aslıyla ilgili sorular sormazlar. Örneğin, ‘Sesi nasıl? Sevdiği oyunlar hangileri? Kelebek koleksiyonu yapıyor mu?’ demezler hiç. Tutar, ‘Kaç yaşında? Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası ne kadar kazanıyor?’ gibi şeyler sorarlar. Onu sadece bu şekilde tanıyacaklarını sanırlar.” (s. 20)
Küçük Prens
Küçük PrensAntoine de Saint-Exupéry · Turkuvaz Kitap · 2019235,7bin okunma
Reklam
649 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
"Doğru"larını eleştiremeyen, sorgulayamayan, tanrılaştıran; önyargıları, kompleksleri, tabuları olan bireylerin okumamasını şiddetle tavsiye ediyorum: Sevan Nişanyan'ın Taraf gazetesindeki Kelimebaz köşesinde 29 Ekim 2008-14 Aralık 2009 tarihleri arasında yayımlanan yazılarının bir araya getirildiği bu kitap; Türkiye siyasetini, yakın tarihi, dini, milliyetçiliği ve sorgulamaya cesaret edilemeyen birçok kavramı irdeliyor. Türkçe'den Yunanca, Latince, Arapça, Farsça, Kürtçe, Ermenice, Aramice, İbranice'ye kadar uzanan geniş bir kelime dağarcığından ve muazzam bir bilgi birikiminden beslenen yazılarda, üsttenci bir üslup değil, sohbet havası hakim olduğu için okurken kendinizi entelektüel, samimi, eğlenceli bir sohbetin içinde buluyorsunuz. İnce bir zekanın ürünü olduğunu hissettiren, "izahı olmayan"ları konu alan mizah örnekleriyle dolu bu kelimeler dünyası yolculuğunun en belirgin özelliklerinden biri de güldürürken düşündürmesi. Sorgulanamayan, eleştirilemeyen "gerçek"lerle uyutulan ve büyütülen neslimiz için zor olsa da, önyargısız okunduğu takdirde düşünce ufkumuzda yeni kapılar açılmasını sağlayan bir çalışma. Kelimebaz'ı "keyifli" ve "ufuk açıcı" olarak tanımlamak, emeğin hakkını vermek için yeterli olmasa da, yerinde olacaktır. Çünkü yazarının da belirttiği gibi; "Kelimelerin öyküsü insan öyküleri gibidir, biraz hoşça vakit geçirirsin, şansın varsa biraz da ufkun açılır. O kadar."(s. 452, Basur)
Kelimebaz
KelimebazSevan Nişanyan · Liberus · 2021103 okunma