Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Oldi

Oldi
@oldi
Derinleşsin ben içerledikçe ruhumdaki sakarlık. #42257405
322 syf.
·
Puan vermedi
Her konuda tespit, teşhiş ve tanımlama ortaya koyan; tedavi esas ve usülünü belirleyen kitap. Olumlu bir eleştiri gibi görünse de aksine ve kendi adıma olumsuz bir eleştiri olarak bunu sunabilirim. Kitaba konu olan kavramların mecaziyeti bir yana yapılan tespitlerin netliği beni ikna etmedi. Çünkü mecazi, soyut şeyler için fazla somut tespitler yapmak bana göre Kutsal Kitaplara ve Peygamberlere mahsustur. "Bu böyledir, öyle yapılırsa şöyle olur." vari bir yaklaşım. Ayrıca bazı değerlendirmeleri rahatsız edici geldi. Dinler arası yaklaşımı ve Peygamberleri sıfatsız, ön isimsiz kullanması da değişik geldi. Sokrates, Gandi, İsa ve Muhammed gibi sıralamayı garipsiyorum. Yazar burada evrensel bir dil yakalamaya çalışmış olabilir fakat kitabın bir yerinde yaptığı alıntıda özetle 'tarafsızlık değil taraflı ama dürüst olma' düstürunu savunması da çelişki olarak kalıyor. Keşke buradaki denkliği Sokrates'i hazret yaparak sağlasaydı daha evla olurdu. Korku temalı ahlâk anlayışını değersizleştirmesi de garipsediğim bir başka nokta oldu. Acaba diyorum müellifin yaşadığı dönem ahlâk bolluğu vardı da o yüzden mi seçici davranıyor. Yani biz ahlâk kıtlığı çekiyoruz. Ahlâklı olsun da o ahlâka nasıl ulaşırsa ulaşsın diyerek ahlâklı olmayı başlı başına yüksek buluyoruz. Belki de bu sebeple garipsemiş olabilirim. Her neyse çok uzatmayacağım. Zor ve zoraki tamamladığım bir kitaptı.. Müellifimize emeklereki için teşekkür ederiz. Mekanı cennet olsun.
Aşk Ahlakı
Aşk AhlakıHilmi Ziya Ülken · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020118 okunma
Reklam
320 syf.
10/10 puan verdi
Türkçe’nin Sırları hakkındaki deneme-inceleme karışımı yazımızı Nedamet bloğundan ya da aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz. #185775350
Türkçenin Sırları
Türkçenin SırlarıNihad Sâmi Banarlı · Kubbealtı Neşriyatı · 20222,520 okunma
474 syf.
·
Puan vermedi
Al Burdan Yan (Yakan Dede)
Sedat Anar'ın muazzam bestesi YAK SİNEMİ ile tanıdım Yaman Dede'yi. Böylesi bir şiiri bilmiyor olmak ya da çok geç duymak hakikaten olacak iş değildi benim için. Sonrasında İbrahim Sadri'nin sesinden hayranlıkla dinlediğim GÖNÜL HUN OLDU ŞEVKİNDEN şiirinin de Yaman Dede'ye ait olduğunu görünce artık o tanışma kaçınılmaz oldu.
Yaman Dede
Yaman DedeMustafa Özdamar · Kırk Kandil Yayınları · 200836 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
539 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Müslüman Kalarak Avrupa'lı olmak mümkün mü?
Bu kitabı yazmak cesaret ister. Sebebi bana göre kişinin bilgi, donanım, eğitim, kaynak ilh... olarak yeterli düzeyde olup olmamasından ziyade insanların saygı duyup duymamasıyla alakalı. Niçin böyle dedim? Çünkü bu soruyu sokaktan geçen insanlara sorduğunuzda 'Evet' ya da 'Hayır' gibi çok kısa ve çok net cevap alacağınız
Müslüman Kalarak Avrupalı Olmak
Müslüman Kalarak Avrupalı Olmakİsmail Kara · Dergah Yayınları · 201711 okunma
232 syf.
·
Puan vermedi
·
6 saatte okudu
Hanımın hediyesi olduğu için kitaba dair hiçbir fikrim ve araştırmam yoktu. Adını gördüğümde Bir Rus Romanı okuyacağımı düşündüm sadece. Tatar Çölü ve Bastiani Kalesi metafor mekanlar olarak kurgulanmış. Hayali olduğu için bu mekanları ve karakterleri pek çok şeye benzetebiliriz. Bastiani Kalesi belki bizim terk edemediğimiz yıkılmaz
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813,2bin okunma
Reklam
144 syf.
10/10 puan verdi
·
31 günde okudu
Develiye damat olunca hemşehrim olan Aşık Seyrani'yi okumak farz oldu. Öncelikle antaloji'den şiirlerine baktım. Halk edebiyatımızla dinimizi ve taşlamalarımızı bir araya getiren Seyrani özgün bir şair olarak karşımda duruyordu. Kitap Seyrani'nin kısa biyografisi ve şiiri hakkında malumatlar vererek başlıyor. Bilinmedik bir şairin şiir kitabının bu şekilde başlaması çok mantıklı olmuş. Hayatı, Osmanlının sondan 2. asrına yani 19. yy'a tekabül ediyor. O dönemde saraya davet edilen Seyrani, hakikat lehine kalemini kullanması, israfı ve devlet kadrolarındaki yozlaşmayı eleştirmesi sebebiyle İstanbul'u ve Anadolu'yu terk etmek zorunda kalıyor. Bir şairde olması gereken bu temel vasfı İslâm'la bütünleştirmiş. Seyrani hem son bir kaç asırdır yaşadığımız çöküşü, buhranı politize olmadan ve yoğun İslâm felsefesine maruz kalmadan Anadolu irfanı derecesinde şiirlerine nakşetmiş. Bu yanıyla şiiri tavsiyeye boğmadan öğütlerle işleyen bir şair de diyebiliriz. Bu yanıyla öğüt vermek onun hakkı. Çünkü yaşadığı hayat, ödediği bedeller ona bu hakkı fazlasıyla veriyor. Bir şiiri şöyle bitiyor: "Haydar-ı Kerrar veş deven yedince Canını Mevlaya teslim edince Seyrani dünyadan göçüb gidince Anılır dillerde adı söylenir" Umarım bundan sonra adı daha çok anılır. Ruhuna Fâtiha...
Aşık Seyrani
Aşık SeyraniRıza Süreyya · Halk Kitabevi · 202016 okunma
176 syf.
·
Puan vermedi
"Ben Savaş Peygamberiyim. Ben Rahmet Peygamberiyim"
Öncelikle kitaba konu olan Peygamber Efendimize (sav), kitabın yazarına ve bu kitabı okumama vesile olan İsmail Kara hocaya Selâm olsun! İsmet Özel deyişiyle -"Kitap insanı kitaplara götürür."- ilke haline getirmeye çalıştığım yolculukta karşıma çıkan bu eser (Hz. Peygamberin Savaşları): İsmail Kara'nın, Sözü Dilde Hayali Gözde
Hz. Peygamber'in Savaşları
Hz. Peygamber'in SavaşlarıMuhammed Hamidullah · Beyan Yayıncılık · 200296 okunma
136 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
İlk kez bir kitabı yalnız okumadım. İlk kez bir kitabın her satırı evimizin duvarlarında yankılandı. Âkif'in; "Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince, Günler şu heyûlâyı da, er geç silecektir. Rahmetle anılmak… Ebediyet budur, amma, Sessiz yaşadım, kim, beni nerden bilecektir?" dizelerine yapılan tatlı bir nazire gibi... Kitap
Elemim Bir Yüreğin Kârı Değil
Elemim Bir Yüreğin Kârı Değilİsmail Kara · Timaş Yayınları · 201312 okunma
767 syf.
·
Puan vermedi
·
395 günde okudu
Kitabın ismi çok dikkate değer: Kalplerin Keşfi. Kalp bedenin içinde yahut bedenin içine girmiş ruhun içinde yani insanın içine sığan bir şey. Bu kadar küçük ve yeri belli bir şeyin keşfi nasıl olur? Yoksa bu soruyu sorduran kalbin küçüklüğü mü yoksa keşfin aklımızdaki ölçüsünün küçüklüğü mü? Sorusu da sorulabilir... Nihayetinde, Zarifoğlu'nun "en uzun yoldur insanın içi" dediği de akla gelir. 111 bölüm var kitapta. Her bir bölümde bir şeyler öğreniyor insan. Her bir hâdise karşısında kalplerin hallerini idrak edebiliyorsunuz. En nihayetinde kendi kalbinizin burada bahsedilen mevzular karşısındaki tepkilerini fark ediyorsunuz. Dolayısıyla kendi kalbinizin durumunu da bir nebze keşif ve tahlil etmiş oluyorsunuz. Bilhassa kendi kalbini keşfe çıkmak isteyen, 111 ayrı terazide kendini, kalbini tartmak isteyen, kendi kalbini yarıp bakmak ve kendini hesaba çekmek isteyen için okunması elzem bir kitap... Tüm bunların yanında, her bir bölümde o bölüme dair ayetlerin, hadislerin, alimlerin sözlerin en hayırlılarını hatırlatan, ikrar ettiren ve öğreten bir eser. Her daim açıp okunulası bir kitap. Mübarek Ramazan ayının son günlerinde bu kitabı okumasına vesile olacağım biri olursa ona Selâm olsun.
Kalplerin Keşfi
Kalplerin Keşfiİmam Gazali · Semerkand Yayınları · 20216,4bin okunma
256 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Adını duymadığım, listeme almadığım, Kitap fuarında tevafuken görüp aldığımız bir kitap oldu. Tevafuğu ise Fuad Köprülü'nün Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar eseri oldu. Ona vesile olan da İsmail Kara oldu. İsmail Kara' ya vesile olan da İsmet Özel idi benim için. Silsile kitabına silsileli okumalarla ulaşmış olmanın kaderi de güzel. Hâcegân kelimesini Rafet Elçi'nin Ahrar'ından biliyorum. Ubeydullah Ahrar üzerinden de bir ilgim oluşmuştu. Türk ilinin nasıl İslâm'ın nakşı ile örüldüğünü görmeyi arzu ediyordum. Allah Darül İslâm kılacağı diyarı nasıl derinden derine İslâm ile boyuyor? Cihadın içindeki cihadı görmek nasip olsa. Bu vesilelerle elime aldım kitabı. Yüzeysel bir kitap ama bu tür bir eserde zaten detay bulmak kitabı ciltler haline getirir. Dolayısıyla hızlı bir tanıma seyahati için tatmin edici bir eser. Dolayısıyla ilgilisi bu kitabı bir kılavuz kaba bir yol tarifi olarak bilip okumalı.
Hacegan Sultanları
Hacegan SultanlarıAli Yurtgezen · Semerkand Yayınları · 2013143 okunma
Reklam
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 günde okudu
Mektuplarını Aldım,
Mektuplarını aldım diyorum çünkü; kaleminin gücü, yüreğinin samimiyeti, ruhunun derinliği kitaba öyle güzel sinmiş ki ne matbaa makinesinin gürültüsü ne de makine yağları kokusu geliyor kulağıma.. Cümlelerin içindeki samimiyet matbaanın eğri büyrü olmayan kusursuz yazısı altında senin ellerinle çizilmiş gibi ilişiyor gözüme. Sana yazıyor olduğum
Henâ
HenâOğuzhan Âsım Güneş · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık (KDY) · 202144 okunma
250 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 saatte okudu
Tevafuken başladığım bu kitapta yazar uydurma kelimelerin 'niçin uydurma olduğunu'akademik bir şekilde ifade ediyor. Bu konularda kafa yormamış bir kişiye 'Niçin uydurulduğu' sorusunu sordurup cevap bulabilecek konuma getiriyor. Yazarın örnek olarak verdiği kelimelerde dikkatimi çeken şey: Dilden atılmaya çalışılan kelimeler şiire ne kadar müsaitse uydurma kelimelerin bir o kadar müsait olmayışı gerçeği oluyor. Misal, 'hayat' kelimesini şiirde kullanmak ne kadar kolaysa hayatın yerine konulmaya çalışılan 'yaşam' kelimesinin şiire koyulması o kadar zor. Uydurma kelimeler şiirde yavan kalıyor. Türk şiirinin bu kadar geri gitmesi belki de bu yüzden. Türkçenin hayatına göz dikenler ne uğruna Türkçeyi hayatsız bırakmaya gayret ettiler? Yazarın haklı ve iyi niyetli tespitlerine mantıki bir karşılık veremeyenler hatalarından dönmek yerine onu 'kuralcı' olarak eleştirmeyi seçmişler. "Dil kendi kanunları içerisinde gelişen içtimai ve tabiî (canlı) bir varlıktır." diyor yazar. Canlı bir dilin canlı taraflarını kesip yerine cansız bir parça takmaya çalışmak, canına kast etmek olur. Ölmüş dillere bakın. Ölmüş bir dilin milleti de ölür. Asimilasyona uğratılmış bir dilin milleti de asimile olmaktan kurtulamaz. Vesselam..
Uydurma Olan ve Olmayan Kelimeler Sözlüğü
Uydurma Olan ve Olmayan Kelimeler SözlüğüFaruk Kadri Timurtaş · Umur Kitapçılık · 19794 okunma
348 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Cumhuriyet Türkiye'sinin Baharında Bir Köy İmamı
Bir hâtırât kitabı için inceleme nasıl yazılır, ne kadar mümkün olur bilmiyorum. Fakat bir kişiye dahi vesile olmak arzusu beni bir şeyler yazmaya mecbur ediyor. Kutuz Hoca yani Mehmet Kara 1918 yılında tarihimizin insan nazarında belki en talihsiz döneminde Rize'de dünyaya geliyor. Oğlu Mustafa Kara'nın bir şiirindeki tabiriyle,
Kutuz Hoca'nın Hatıraları
Kutuz Hoca'nın Hatıralarıİsmail Kara · Dergah Yayınları · 201529 okunma
239 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Gücün Tarihi
Bu kitabı niçin okuma listeme aldığımı pek hatırlamıyorum. Tarih okumalarına uzak kalmama rağmen bu kitabı listeme almama eminim kıymet verdiğim bir şahsiyet sebep olmuştur. (Bunları yazdıktan sonra kitap için aldığım notu gördüm: 'İsmail Kara hocanın tavsiyesi' yazmışım.) İTC nasıl kuruldu, kurucularının kimler olduğu, birleştiği irtibat
Milli Mücadelede İttihatçılık
Milli Mücadelede İttihatçılıkErik Jan Zürcher · İletişim · 2003146 okunma
304 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Tarihin gücü yok, gücün tarihi var.
Üzerime yüreğimden başka muska takmadan konuşmak gerekirse... 'Tarih denilen tamahkâr tüccar' elbette Millî Mücadeleyi, İlk kurşunu, İlk Direnişi Medine Müdafasına bırakamazdı. Bıraksaydı yapılan hesaplar, uydurulan tezler hedefine bu kadar çok ulaşamazdı. 30 Ekim 1918'de Osmanlı Hükümeti teslim olduktan sonra Hükümetin ve İmparatorluğun
Medine Müdafaası / Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa
Medine Müdafaası / Çöl Kaplanı Fahrettin Paşaİsmail Bilgin · Timaş Yayınları · 20211,848 okunma
77 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.