Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Oysa Ki

Gemisiz
Kayıkla açılanların kulağında çalan şarkılar bellidir. Böylece denizi biraz unutabiliriz. Deniz bir manzaraya dönüşür. Şarap rengi dumanlar bizi sarar. Manzaraya dahil oluruz. Manzara resimleri hep ezbere ve mutludur. Felaketlerden uzak.
Sayfa 42 - İletişim
Reklam
Konuşmak her şeyi yanlış anlamanın, her şeyi bir sığlık ve boşluk içine sürüklemenin kesin yoludur. - Çünkü beni anlamak istemiyorsunuz, kendinizi de ayrıca. İstediğiniz tek şey, size yöneltildiğini hissettiğiniz uyarıdan yakanızı kurtarmak. Gereken etiketi bulup beni bir yere yerleştirmek, böylece hem uyarının, hem benim yüzüme kapıları kapamak. Suçlu ve akıl hastası gibi sözlerle yapmayı deniyorsunuz bunu, durumumu ve ismimi öğrenmeye kalkıyorsunuz. Ne var ki, bütün bunlar insanı anlamaktan uzaklaştıran bir kandırmacadır; çünkü hepsi, sevgili hanımefendi, kötü biçimde anlamanın yerine konulan bir şeydir, anlama isteğinden, anlama gereğinden bir kaçıştır daha çok.
Sayfa 47
Sık sık korkuya kapıldığım da olur. Ama sonra yine önceki durum çıkıp gelir ve korku silinip gider içimden, her şeyi yine umursamazlıkla karşılarım. O zaman güçlü hissederim kendimi. Daha doğrusu umursamazlık yerinde bir sözcük değil, ne olursa her şeyi olağanüstü bulurum, her şeyi baş tacı ederim.
Sayfa 46

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ezilenler arasında en az delilerle ilgileniriz.
Sayfa 49
Kendi halkının kolektif acılarını temsil etme, çektiklerine tanıklık etme, hala ayakta olduğunu gösterme, belleğini pekiştirme yolundaki bu olağanüstü önemli göreve bir şeye daha eklenmelidir ki bunu gerçekleştirme yükümlülüğü yalnızca entelektüele aittir bence. Manzoni, Picasso, Neruda gibi birçok romancı,ressam ve şair kendi halklarının yaşadığı tarihsel deneyimi estetik yapıtlarda cisimleştirmişler, bunlar büyük başyapıtlar olarak tanınır olmuştur. Demek istediğim şu: Bence entelektüelin görevi krizi evrenselleştirmek, belli bir ırkın ya da ulusun çektiği acıları daha geniş bir insani bağlama oturtup bu deneyimi başkalarının acılarıyla ilişkilendirmektir.
Sayfa 51
Reklam
Entelektüel her zaman yalnızlık ile saf tutma arasında bir yerde durur.
Sayfa 35
Bu şehir de o kadar küçük ki, kafamın içindeki cümleyi tamamlamadan bir caddenin sonuna varıyorum.
Sayfa 84
Çok haklısın
Belirtiler topluyorum imalar vurgular ve işaretler ve şüpheler ve izler umut dolu planlar kuruyorum kafamda tek bir emareyi bile
Sayfa 109
Babam yaz kış demeden rayları onaran bir yol işçisi olmasaydı bile köyleri yarıp geçen trenleri yine sevecektim sanırım. Sadece edebiyat adına kullanışlı imgeler sundukları için değil, her yazara yola çıkma imkanı sunduğu için de değil, Anadolu'nun bozkır ve dağlarından geçen bu işaret fişeğini bütün çocukların aklına uzak yerleri düşürdüğü için de severdim. Beni götürmediği, bir istasyona sabitlediği, yolda olanları kıskandığım için o trenlere bir taş da ben atardım belki de. Yine de yolun bir parçası olmak hala gurur verici.
Kaldı ki, böylesi daha iyi değil mi? Onlar ilgisiz olsalardı çok acı çekerdik. Bir kız, iki dirhem bir çekirdek giyinmiş bir oğlanla evlenmesine engel olan babasına, “Bunu ödeyeceksin!” diyordu. Kız kendini öldürdü. Ama babası hiç de bir şey ödemedi. Herif balık avlamayı çok seviyordu. Üç Pazar sonra yeniden ırmağa dönüyordu, “Unutmak için” diyordu buna. Hesap doğruydu, unuttu. Aslında tersi şaşırtıcı olurdu. Karımızı cezalandırmak için öleceğimizi sanırız, oysa özgürlüğünü veririz ona. Bunu görmemek de böyledir. İnsanların sizin davranışınız hakkında ortaya koydukları nedenleri dinlemeye kalkışacağımızı hesap etmeden. Ben kendi payıma onların söyleyeceklerini şimdiden duyuyorum: “Kendini öldürdü çünkü dayanamadı…” Ah! Aziz dostum, insanlar bulgulama bakımından ne kadar yoksul. Bir nedenden ötürü intihar edilir sanırlar hep. Ama iki nedenden ötürü de bal gibi intihar edilebilir. Hayır onların kafası almaz bunu. O zaman insanın isteyerek ölmesi, kendisi hakkında vermek istediği fikre kendini feda etmesi neye yarar? Siz ölünce onlar bundan yararlanıp davranışımıza ahmakça ya da bayağı nedenler bulmaya çalışacaklardır. Şehitler, aziz dostum, unutulmak, alaya alınmak ya da kullanılmak arasında bir seçim yapmak zorundadırlar. Anlaşılmaya gelince, asla.
Sayfa 54
Reklam
edebiyatçının eseri kalır, okuyucu ise ölür... okudukça zevkleriniz incelir, daha tuhaf, daha rafine kitaplara, yazarlara el atmaya başlarsınız, bu meşgale sırasında muhtemelen hayat gailesi bakımından dibe doğru kaymaktasınızdır... okuduklarınızı, müstesna olduğunu düşündüğünüz satırları birilerine anlatmak istersiniz, zira şahsa mahsusun hazzı kısa sürer, ömrü uzun olan paylaşmaktır... fakat ortalığı her zamanki gibi kaba saba kelimeler, düşük cümleler işgal etmiştir, o gürültüde kimse sizi duymaz... okumak hem bir hayat başarısızlığının, ki unutmayın okumak mağlupların işidir, hem de derin bir yalnızlık hissinin sebebi olup çıkmıştır... okuduğunuz onca kitabı, hayatınızı yatırdığınız o zorlu ve hassas meşgaleyi mezara götüreceğinizden korkmaya başlarsınız... ve siz de bilirsiniz ki yalnız ölmek zordur, arkanızda mutlaka birkaç müttefik, birkaç şahit bırakmak istersiniz..."
Zaman Kimi Zaman
Fuat, bir yandan birasını yudumluyor, bir yandan da üst dudağından fışkırıp bütün yüzüne dağılan dikensi bıyıklarını oynatarak, sakin bir sesle, insani sözcüğünün yanlış kullanıldığını söylüyordu. ona göre, bu sözcük bir insana özgü ne varsa ve daha neler olabilecekse hepsini kapsıyordu çünkü. başka bir deyişle, hitler'in fırınlarından saddam'ın davranışlarına, bush'un planlarından füsun'un düşlerine kadar her şey insaniydi. bu insanların yaptıkları kendilerinin birer uzantısıydı aslında. bu nedenle de, insanlığın birer uzantısıydı. dahası, fuat, ayak altında yuvarlanan küçücük bir çakıl taşının bile bizim dokunuşumuzla insanileştiğini düşünüyordu. ona göre, öyle değil miydi, bir çakıl taşına bakmakla biz biraz da kendi dışımıza çıkmış ve varıp sessizce onun varlığına sızmış olmuyor muyduk? ya da, herhangi bir nesne, bizim gözlerimizle algılanmakla biraz bize dönüşmüş olmuyor muydu? öyleyse, insanın insani diyebileceği hiçbir şey yoktu yeryüzünde. var mıydı?"
Sayfa 14
Olduğuna inanmadığınız bir şeyi yok edemezsiniz. Ama bir şeyin varlığını zedelemek istiyorsanız ona olan inancı yok ederek işe başlayabilirsiniz.
Sayfa 19
106 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.