Hayatım bir kitap olsaydı Önsöz'ü kesinlikle Sayın Erbaş'ın şu cümlesi olurdu: "İnsanlık ne kadar büyük bir yalnızlığı, yabancılaşmayı, sevgisizliği ve yıkımı yaşıyor olursa olsun, dünyanın herhangi bir yerinde şiir yazan birisi varsa ve onu okuyan bir başkası varsa, barıştan, aşktan, özgürlükten ve güzellikten umudu kesmeye yer yoktur."
Şükrü Erbaş mükemmel bir insan, mükemmelliği yaptığı işte başarılı olmasında değil tanımadığı yüreklere dokunabilmesinde saklı. İki yüzlü insanlarla dolu, herkesin kendi menfaati peşinde koşarak ömrünü tükettiği bu yaşamak kavgasında, benim hayata daha sıkı tutunmamı sağlayan bir isim.
Yüreği güzel insanların azalmaması dileğiyle, şiirle kalın..
Güncelleme: Şiirle sınırlandırdığım hayatı anlayabilme ve onu insanca yaşayabilme hevesime düz yazı türünü de eklememi sağlayan güzellikler bütünü bir eser.
Okur musunuz bilmem lakin yazdım.
İncelemeye başlamadan önce, felsefi bilgileri bu denli basit ve eğlenceli bir üslup ile kaleme alan Nigel Warburton 'a şükranlarımı iletiyorum :)
* Metnin uzunluğu gözünüzü korkutmasın, madde madde elimden geldiği kadar özetlemeye çalıştım.
Kitabımız kronolojik bir sıraya göre dizilmiş, 40 bölümden oluşuyor.
Yağmurlu bir Ankara gecesi. Mayıs ayında olmamıza rağmen bu gri şehirde haftalardır yağmur yağıyor. Sanki evren bana ‘başla artık şu efsane kitaba’ diyor çünkü Dostoyevski okumak için her zaman kasvete ihtiyacım var. Aslında sabahtan hazırladım kendimi bu geceye. Çok heyecanlı bir gün geçirdim çünkü bu kitabı tam ik senedir elimde bekletiyorum,
Daha önce pek çok kitapta karşımıza çıkan yöneten-yönetilen ilişkisinin doğası “Bin dokuz yüz seksen dört” ün de ana sorununu oluşturuyor. Yazar “oligarşik kollektivizm” olarak tanımladığı yönetim şeklinin, kitleleri nasıl pasifize ettiğini, onları nasıl sömürdüğünü ve bilinçlerini nasıl egemenlik altına aldığını göstermeye çalışıyor bizlere. Bilim ve teknolojik ilerlemeye karşı olan yönetim, bireylerin dış dünyayla ve geçmişleriyle olan bağlarını da her gün biraz daha fazla kopartıyor. Küçük ve ayrıcalıklı bir azınlığın büyük bir çoğunluğu yönettiği yönetim şekli olan oligarşi, yeni bir sosyalizm, kitaptaki adıyla ingsos (ingiliz sosyalizmi) olarak karşımıza çıkıyor. Fakat sosyalizmin evrensel ilkelerini hiçe sayan bir sosyalizm bu. Dolayısıyla da ne eşitlikten ne de özgürlükten bahsetmek mümkün. İşte Orwell da Marx’ta olduğu gibi umudun ve kurtuluşun proleterlerde olduğunu düşünüyor ve bu sınıfın bilinçlenip örgütlendiği aşamada devrimin gerçekleşeceğini söylüyor.
“Bin dokuz yüz seksen dört”ü okuyun. Okuyun ki, bireyler arası eşitliğin, özgürlüğün, bilimin, bilinçlenmenin, etrafımızdaki gerçekliği farkında olmanın, düşünce ve konuşma özgürlüğünün aslında hayatımızda ne kadar da önemli bir yer teşkil ettiğini fark edin.
1984George Orwell · Can Yayınları · 2023166,6bin okunma
Var olduğumuzdan beri insan doğası bizler için hep soru işareti oluşturmuştur. Geldiğimiz noktada bile insanı, bu gizemli varlığı tam olarak anlayabilmiş değiliz. Yazar da insanı, insana anlatmaya çalışmak gibi zor bir işe girişmiş.
Ahlak, erdem, cesaret, korku, kıskançlık, merhamet gibi birçok kavramı ele alıyor. Bu kavramların yerine göre iyi
Ayrılık; araya giren mesafeler değil, uzaklık değil... Ayrılık nedir biliyor musun?
"Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne güz, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte... İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık." diyor Şükrü Erbaş...
İnsan birbirine bu kadar zarar veriyorken, can
Erkeklere değil Erkekliğe¿ Erkek egemen söylemlere¿ Eril düşünceye¿ karşıyız!!!
Yayınevlerine ricamdır herkes yazar olmak zorunda değil. Yazılan her kitap da basılmak zorunda değil. Bazı kitapların bu kadar yüceltilmemesi lazım. Bunun diğer kitaplara haksızlık olduğu görüşündeyim.
Katile de acımak lazım!¿ Katille empati kurmak lazım¿ Erkekler de
Felsefi ve mantıksal tartışmalar yapma gereği duymuyorum. Nasıl yaşamak istediğimizin akıl ve mantıkla ilgili ama aynı zamanda bunları aşan bir konu olduğunu düşünüyorum. Herhangi bir otoritenin bana ne yapacağımı söylemesini istemiyorum. Davranışımın özellikle tehdit ve güç yoluyla değiştirilmesini istemiyorum. Doğam gereği otoriteden ve benim
Hayat, herkesin belli bir rol aldığı sahnedir.
- William Shakespeare
1. Giriş:
Bu yazı yalnızca kitap hakkında değildir. Shakespeare’in yaşadığı çağa, İngiltere’nin siyasi tarihine, eserin ilham kaynaklarına ve Shakespeare’e yöneltilen eleştirilere dair kapsayıcı bir yazıdır. Konu başlıklarına ayırma sebebim daha rahat okunabilmesi içindir.