Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
özlem
özlem
@ozzzlem
Ankara
12 Ağustos 1995
323 okur puanı
Eylül 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Normalde uzun süredir inceleme yapmıyorum. Uzun süreden sonra yapmak istedim. Daha önce diyanetin mealini okumaya çalışmış fakat türlü vesveselere sebep olduğu için yarım bırakmıştım.
Bu çevirinin ise diyanetten hiçbir farkı yok. İlk defa bir meal bitirdim o da içime daha çok huzursuzluk ve aynı zamanda şüphe, soru işareti bıraktı. Ve bilgiler de yani dipnotlar da yetersizdi.
Meal okuyacaksanız şayet asla bu mealden başlamanızı önermem. Yoruma açık o kadar açıklamada bulunulmuş (ki Kur'an yoruma açık bir kitap değildir.) tam bir dipsiz kuyu. Aynı dipnotlar defalarca tekrar edilmiş. Ve yalan yanlış kesin hükümlerde bulunmuş. Dini bu şekilde istismar eden, insanlara yanlış bilgi empoze eden insanlar umarım bunun sorumluluğunu bir gün anlarlar. Nasıl bir dine inanıyorum,inandığım din bana neler söylüyor, ne yapmalıyım, nasıl bir yol izlemeliyim diye içimdeki boşluğu kapatmaya ve öğrenmeye çalışmıştım ancak tekrar başka bir mealde buluşmam gerekiyor...
Dediğim gibi benim gibi ilk defa okuyacaksanız önermiyorum.
Öncelikle diyebilceğim şeylerden bir tanesi bu yazarın benim nazarımda diğer kişisel gelişimcilerden farklı olması. Kendisine ayrı bir ısındım ve diğer 2 kitabını da aldım. Altını çizdiğim ve bana kattığını düşündüğüm çok yer oldu. Bu tarzı seviyorum ve beni geliştirebilceğini düşünüyorum, hala yıkılması güç kalıplarım var .. Sizin de okumanızı tavsiye ederim :)
Diyebileceğim tek şey dünyayı çocuklar yönetsin. Kitabın sade,belirli yönde ilerleyen dili var ancak iletmek istediği tek bir mesaj var. Bu dünyanın toprağını hepimiz paylaşıyoruz ve bu dünyada herkese yetecek kadar her şey bulunmakta, ayrımcılık,ötekileştirme, birini birinden teni sırf siyah ya da beyaz diye ayırmanın hiç bir mantığı yok. İnsan sadece insan olabildiği kadar bu dünyada vardır.
Kitapta yazarın değindiği bir konu çok hoşuma gitti. Kimse kimseyle eşit değil diyor. Ve bu konuya sonuna kadar katılıyorum. Biri birinden daha zeki, biri şartları itibariyle daha zengin,biri daha torpilli, biri daha güçlü, biri daha yetenekli, bir kadın diğerlerinden daha güzel kek yapabilirdi. O yüzden kimse kimseyle eşit değildi.
Yani dünya acımasız ve adaletsiz bir yerdi...
Hiçbir zaman tam adalet ne sağlandı ne sağlanabilecek..
Ne kadar kızsam da ne kadar kabul edemesem de dünya denilen yer böyleydi. Yani velhasılı kelam çocuklar kadar saf, din,dil,ırk ayrımı yapılmayan, statü ayırımı yapılmayan çiçek gibi bir dünya diliyorum.
Ha bir de vicdan diliyorum, herkese yetecek kadar vicdan.
Okur Takip Önerileri
Öncelikle Avrupa Yakası dizisi der ve tek geçerim. O diziye hayran olduğum kadar başka diziye olmadım çocukluğumda. Hala depresyona girdiğimde ya da hadi bi avrupa yakası patlatayım dediğim anlar çok fazladır. Bir de sihirli annem dermişim ahahah şaka tabi ki.
Böyle sivri ve kıvrak zekalı, dik duruşlu ve kadının da neler başarabildiğini gösteren insanlara çok ihtiyacımız var. Onlardan bir tanesi Gülse hanım. Saygılarımı sevgilerimi ve size olan hayranlığımı bu satırlarımda belirtirim ve sizinle tanışmayı çok isterim efenim.
Kitap tam bir sohbet havası. Yine Gülse hanım kendini ne kasmış ne yapmacık davranmış. Su gibi aktıı geçti kitap.
Sadece beğenmediğim iki husus oldu. Birincisi şiirler hakkındaki görüşü,(kimse şiirleri sevmek zorunda değil tabi ki ama fikirlerini belirtme şeklini sevmedim), önüne gelen şiir yazıyor olabilir ama edebiyatımızda muhteşem eserler var bunları asla kimse küçümsememeli, ben şiiri çok alçalttığını düşünüyorum Gülse hanımın, ikincisi ise, yanlışsam beni düzeltin demiş ben de eleştirme hakkını kendimde buldum; hayvanlar üzerinde yapılan testlerin hayvanlara ne zarar verecek,benim nemlendirici güneş kremim tavşana ne zarar verecek cildini mi kurutur hayvanın,hayvana yediriyor musunuz demiş. Bu konuda yanıldığını düşünüyorum, bu tür deneylerde hayvanlara ciddi eziyet yapıldığını biliyorum. Bunun haricinde kitap iyiydi,yer yer gülümsetti ama çooook güzeldi diyemeyeceğim.
İskender Pala'nın okuduğum ikinci kitabı. Kendisini gerçekten sevdim. Kitapları da oldukça lezzetli :)
İskender bey bu kitabında 211 tane deyimin gerçek hikayesini, deyimlerin isimlerinin nereden ve nasıl geldiğini hikayeler şeklinde anlatmış. Bu konuda da oldukça araştırma yapmış.
Ben kendi adıma söyleyeyim bazı deyimlerin hatta çoğu deyimin kendi düşündüğüm anlamı taşımadığını aslında çok farklı yerden farklı anlamlara sahip olduğunu öğrendim. Benim için güzel ve keyifli bir yolculuktu. Bana bir şeyler kattı diyebilirim. Bilmediğim deyimleri öğrenmiş oldum. Ki bu deyimler sadece kitaba sığanlardı. Daha çoook deyim var tabi ki.
Okuyun,okutunuz efendim :)
Öhüm öhüm. Çok azcık uzun inceleme olcak. İncelememi okumanızı çok isterim. Uzun zamandır inceleme yapmıyordum. Dedim bu sessizliğimi bozayım.
Yazarımız Siyaset Bilimi mezunu olduğundan kitapta bir kısmı siyasetle ilgili kendi düşüncelerine yer vermiş. Ne iyi etmiş. Sevdim düşünce tarzını.
Bu aralar biraz klasik kitaplar okuduğum için biraz
Bu kitabı okurken çoğu sayfaları sesli bir şekilde okudum. Gözümde Atatürk'ün okuyuşunu canlandırarak. Atatürk'e olan sevgimi,bağlılığımı ve sempatimi bu kitapla tekrar pekiştirmiş oldum.
Ve yine okurken kitabın içindeki,yaşanmışlıklara,kahramanlıklara,fedakarlıklara,bütün zorluklara her şeyini ortaya dökerek göğüs germelere, o yüreklerde oluşan çoşkunluklara hayran kaldım inanın hayran kaldım.
Atatürk kadar naif, zeki, fedakar, düşünceli,ileri görüşlü,muhteşem bir devlet adamına dünyada bir kez rastlanıldı onu da ben göremedim. Ne büyük bir kayıp, ne büyük bir üzüntü anlatamam. Biraz önce Atatürk'ün sigara içerken videosunu izledim. İç çekerek içiyordu.. O nasıl bir zerafettir o nasıl bir güzelliktir.
Kitabın içindeki fotoğraflara hayranlıkla baktım, uzun uzun...
Bu dünyada ölümsüz olmasını isteyebilceğim insanların başını çekiyor Atatürk. Videolarını izlerken canım acıyor,ruhum kanıyor.
Yattığın yer nur olsun biricik kurtarıcımız.
Ve bu kitabı bana hediye eden Murat Ç Bey'e çok teşekkür ederim. Büyük iyilik ettiniz efenim.
Kitabı almadan önce biraz araştırma yaptığımda kitabı okuyan çoğu kişinin okuduktan sonra intihar etmeleri dikkatimi çok çekmişti. Ay dedim bende de intihar etme güdüsü oluşturcak mı acaba. Çok önceden almıştım ama 33. Sayfasında bırakmışım. Tekrar başlayım dedim. Bende intihar etme güdüsü oluşturmamakla beraber intihar edenleri de anlayamadım açıkcası. Tamam yer yer Werrher'in kıvrandığı acıları hissettim,üzüldüm ama bi intihar olarak değil. Neyse demek ki şartları öyle gerektirmiş kitap da bahane olmuş diyeyim.
Kitap güzel. Hatta o kadar çok altını çizdiğim cümleler oldu ki tamamını paylaşmayım ard arda hem boğar hem de okuyacak olan kişiler kitabı okumuş gibi olur dedim.
Lotte'ye çok kızdım. Werther'in ona aşık olduğunu hissediyor biliyor ama eşiyle aynı ortama girmelerine izin veriyordu. Hatta kendisi bu duruma Werther'in dostluğunu ve onunla paylaştıklarını çok sevdiğini kız arkadaşlarıyla paylaştıkları gibi olmadığını,keşke kardeş olsak diye belirtiyordu ama adama çektirdiği acı yanında kalıyordu.
Werther de bile bile bu acıya kendini sürükledi. En başta Albert'in varlığını bile bile kendisini ölüme sürükledi. Ne diyebilirim aşkı tanımlayamıyorum bu denlisini yaşamadım ama sanki en başta insan kendini biraz dizginleyebilir bu bizden kaynaklanan bir hata bilinmeze,ulaşılmaza,gizli ve yasak olana gitmeyi tercih ediyoruz. Bazen ölçüp biçerek hareket etmek gerek..
Werther senin içinse üzgünüm dostum. Aşkına saygı duyarak elimdeki kitabın son sayfasını çevirerek seni bırakıyorum.
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021120,9bin okunma
İncelememe önce Yusuf Beye teşekkür ederek başlamak istiyorum. bu kitabın 2. serisini okuma fırsatını bana sunduğu için.
Bu kitabı diğer kitapların arasından hiç düşünmeden seçtim. Seriyi daha önce görmüştüm ama hakkında bir fikrim yoktu. Sadece direkt ismi beni cezbetti ve bu kitap benim olmalı dediğimde benim oldu.Çok hızlı ve düşünmeden
Eveeet Stefan beyciğimin okuduğum 5. kitabı. Ard arda 5 kitabı yalayıp yuttum vallahi. 5 kitabıyla kalmayacağımı söylemeliyim. Kitaba gelince bu yazarı açıkcası bu kadar seveceğimi tahmin etmiyordum. Kitaplarına karşı övgüleri gördüğümde abartı olarak düşünüyordum ama o işler öyle değilmiş :)
Kitaplar hakkında çok detaylı bir inceleme yapamıyorum ancak şunu söylemeliyim ki Stefan Zweig ya insanları çok iyi tanıyor ya da çok görmüş geçirmiş birisi. Çünkü kitaplarında takdire şayan psikolojik tahliller yapıyor. Bu kitapta özel olarak kendime çok çıkarımlar yaptım. Dedim abicim sen beni anlatıyosun burda bravo.Çok derin, öyle herkesin göremeyeceği ve bilemeyeceği düşüncelere sahip olduğunu düşünüyorum kendisinin. Bu kitabından sonra keşke intihar etmeseydin, daha ne eserler çıkarırdın dedim. İncelememi edebi bir şekilde bitiremesem de bu yazarı ve bu yazarın kitaplarını çok severek okuduğumu belirtmeliyim. Yazıma Stephan'ın bir cümlesiyle veda etmek istiyorum.
''Ve kendi içindeki insaniyeti bir kez anlamış olan, bütün insanları da anlar.''
Stefan Zweig beyfendicim siz bana ne yapıyorsunuz böyle Allah aşkına!
Bu nasıl bir akıcılıktır,bu nasıl yazdığı şeylerin içine çekmektir efendim!
Resmen kitabın içinde yaşıyorum yahu. Getirin bana bütün Stephan Zweig kitaplarını hepsini bir solukta okuyacağım. Kafam dağılsın diye başladım. Bırakamıyorum resmen. Kendisi ben de bağımlılık oldu.
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört SaatStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020126,9bin okunma
Şuan büyük bi boşluğa düşmüş gibi, kitaptaki isimsiz,bilinmeyen kadının sevgisinin büyüklüğüne,ulaşılmazlığına,doruklarına,imkansızlığının içine hapsoldum. Kitap elimden düştüğünde böyle sevgi... Olabilir mi ya? Böyle narin,masum sevgi... Lütfen Allah'ım hem böyle sevmeyi hem de sevilmeyi nasip et.
Bana altın vuruş yapan kitaptaki şu söz oldu:
"Fakat kim? Kim şimdi sana doğum gününde beyaz güller gönderecek? O vazo boş kalacak;yılda bir kez de olsa etrafında dolaşan cılız nefesim de yok olacak."
Kitabın bu sözleri beni derin bi üzüntüye soktu. Nasıl bi anlam ifade ettiğini siz anlayın.
Kitap bu kadar kısa olmasına rağmen beni oldukça içine çekti. İçinde kısa bi süreliğine yaşadım. Ama nedense kitabı okurken bu kitabı acaba ikinci bir kez okur muyum diye içimden geçirdim. İkinci kez okumazdım. Çünkü ilkinin bıraktığı derin hissi silmesini istemiyorum.
Yani velhasılı kelaam kitap hüüüp diye bitti. Okumanızı önerir, iyi akşamlar dilerim.
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022224,7bin okunma
Şuan bu kitap biraz bana ağır geldi. Biraz kafa dağıtıcı,basit kitaplar okuyup geri döneceğim. Sanırım okuycam diye fazlaca yüklendim kendime. Biraz bu kitaba mola.
Öncelikle bu kitabı bana hediye edip Turgut Uyar'ı tanıma fırsatı sunduğu için Yusuf beye teşekkür ediyorum. (Burada etiket nasıl yapılıyor bilemedim kusura bakmayın. :)
Kitabı sevdim. Normalde bugün kaldığım yer 28. Sayfadan başlayarak bitirme fırsatı buldum. Yani bir çırpıda bitebilcek kitaptı diyebilirim. Kitapta son 9 sayfasında Turgut Uyar'ın hayatını ve eserlerini detaylı bir şekilde anlatmış. Bense kitapta Turgut Uyar'ın kendini tanımladığı şeklini size bahsetmek istiyorum çünkü baya hoşuma gitti.
"Ben" başlıklı anlatısında şöyle tanımlar: Ben hep sıkıntılıyım. Yani bir adamın canı sıkılır, o ben'im. Çünkü bana en yaraşan durumdur sıkıntılı olmak. Ben silahsız bir askerim de ondan. Törenler askeriyim ben. Cumartesi ve pazar askeri. Aslında karışık bir şey, kime ne söylenebilir? Bir sıkıntıyı ısrarla büyüterek, asıl büyük sıkıntıya ısrarla giden tümün attığı çekirdek. Pis bir köleliğe ve sonsuz çılgınlığa varacak bir oluşumu sıkıntıyla bekliyen bölünmez Varlık'ın ben'i. Ondan severim sıkıntıyı. Sevincin o amansız, o aşağılayıcı bönlüğünden korur beni. Ne söylenmişse ve ne söylenmemişse, ne yapılmışsa ve ne yapılmamışsa, ne düzeltilmişse ve ne düzeltilmemişse ondan sıkılan biri. Belki söylenmemişin,yapılmamışın ve düzeltilmemişin telaşı içinde biraz. O kadar. Ve sıkıntılı. İşte böyle başlıyordu her yerde mutsuzluk. Ve mutsuzluk büyük bir umut gibi çekiyor kendine beni."
Bu tanımını kendimle baya özdeşleştirdim doğrusu :)
Evet tavsiye edebilceğim bir kitap. Zaten oldukça ünlü bir kitap. Sevgiyle kalın :)
Kitabın yazarını uzun bir süre takip ettim.Paylaştıklarını ve birkaç videosunu,gittiği programların bazılarını izleme fırsatı buldum. Kendisinin ses tonunu, üslubunu,insanları motive etmesini, Allah'a yönlendirmesini, özgüven ve güç verecek konuşmalarını,kişisel gelişime katkı sağlayacak güzel bir yazar ve güzel bir hanımefendi olduğunu
Resmen bitti ya kitap. O kadar akıcı bir dil o kadar samimi bir üslubu var ki Nouman Ali Khan'ın o esprili yaklaşımları bizden biriymiş gibi tavırlarına sürekli sarılasım geliyor. Adam gençlerin dilinden anlıyor ve buna özel bi ışık tutuyor :) Bu kitabın bende ciddi farkındalıklar oluşturacağını biliyordum ki düşüncelerimde de haksız çıkmadım. Bizi kırmadan yaptığımız yanlışları, güncel meseleleri kendinden de örnekler vererek çok güzel bir şekilde açıklığa kavuşturmuş. Muhteşem bir bilinç farkındalığı yol gösterici bir kaynak olmuş. Yani otursam size Nouman Ali Khan'ı anlat anlat bitiremem. Kendisini daha önceden videolarından takip ediyordum zaten. Yani kitaptaki üslubuna aşinaydım. İyi ki iyi ki karşıma çıkmış diyorum çünkü gerçekten kendisinin büyük bir araştırmacı aydın olduğunu düşünüyorum. İslamı yaymak,islamı sevdirmekte kendisi bir numara olabilir. Kelime haznesi,tefekkürleri muh te şem. Umuyorum ki ikinci hatta birden fazla kitabını da çıkartır. Ayrıca kendisiyle tanışmayı da çok isterdim :( Bilmiyorum incelememi buralara kadar okuyo musunuz ama Nouman Ali'yi tanımanızı çok isterim. Zira ben kendisini övgülere sığdıramıyorum.
Sen ne muhteşem bi esersin... Seni bu kadar geç okuduğum için özür dilerim ama seni anlamam zor oldu her cümleni tasavvur etmek istedim.. Bazen anlamayı başaramadım ama öğütlerin,cümlelerinin altında yatan nice anlamlar umarım hayatıma geçer,hayatımı yeşillendirir. Seni hayatımın başka bir döneminde tekrar okuyacağım..
Kitabı uzun süredir okumayı erteliyordum. Daha önce okusaydım dedim kendime. Belki de önce filmi izlediğim için kitaba yanaşamadım bilemiyorum ama keşke önce kitabı okuyup filmi daha sonra izleseydim. Kitaba gelinceee Bayan Bennet'e ve Lydia'a sinir oldum. Jane ve Elizabeth'in kardeşliğini,aralarındaki bağı,sıcaklığı çok sevdim. Vee bay Darcy... Bay Darcy li kısımlara gelince elimde olmadan heyecanlanıyor ve gülümsüyordum. Bazı yerleri sırf bay Darcy için okuduğumu söyleyebilirim. Kitabı sevdim dili akıcı ve güzel. Ancak bay Darcy ve Elizabeth li olan kısımlara daha çok yer verilmeliydi diye düşünüyorum.Baş karakterler onlar ama en az onlardan bahsetmiş yazar. Kitabın sonuna geldiğimde ise sonu tatmin etmedi sanki beni. Yarım kalmış gibiydi son cümle yani devamı gelcek gibiydi. Bunların haricinde kitap güzeldi. Bana da ders oldu. Kitaptan önce film izlemek yok bundan sonra :)
2. Okuyuşumdu ancak aradan zaman geçtiği ve başkasından aldığım için okuduğumu unutmuşum. İyi ki de unutmuşum. Yine bir solukta okudum. Üslubunu ve tarzını hatta tüm kitaplarını çok severek okuduğum yazar,yazar gibi yazar! :)
"Madem ki bütün kromozomlar canlıların hayat kabiliyetlerini taşıyor ve madem ki ben insan olarak yaratıldım; şu halde, bu insanlık halimi en mükemmel şekilde bitirebilmem için son sözüm 'La ilahe illallah' olmalıdır ki kromozomları dizen yüce Allah'ı tanımış olayım..."
