Falih Rıfkı Atay etkinliği kapsamında yapacağım ilk incelemem olacak. Etkinlik için Link: ->> #27899814
Tarihi bir yolculuğa hazırlanın; geçmişe, bir İmparatorluğun Çöküşüne ve kaybedilen topraklarda yaşanan büyük acılara tanık olacağız. .
Daha önce,
Negatif dış ticaret bilançosu ABD’nin üretici olmayan bir yırtıcı olduğunu gösteriyor. Kendi tüketimini karşılayabilmesi için diğer uluslardan günlük bir milyar dolar para akışına ihtiyaç duyuyor ve böyle olduğu için dünya ekonomisini evrensel Keynesci bir tüketim toplumu çerçevesine hapsediyor. Aslında antik çağda Roma’ya ödenen aşara benzeyen bu para akışı karmaşık bir iktisadi mekanizmaya dayanmakta. ABD’ye sabit bir merkez olarak güven duyuluyor; o kadar ki petrol üreten Arap ülkelerinden Batı Avrupa ve Japonya’ya ve hatta şimdi Çin’e dek tüm diğer ülkeler kâr fazlalarını ABD’ye yatırıyorlar. Bu güven, esasen ekonomik değil ideolojik ve askeri olduğundan ABD için sorun kendi imparatorluk rolünü haklı göstermek – bunun için daimi bir savaşa, yani “teröre karşı savaş”a ihtiyacı var ki kendini diğer tüm “normal” (“haydut” olmayan) devletlerin koruyucusu olarak takdim edebilsin.
*
Bugün 19 Mayıs 2019;
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Samsun’a çıkışının 100.Yılı!
Bugün Paşamın Doğum Günü... Kutlu Olsun!
*
100 Yıl geçmiş olmasına rağmen birileri tarihten ders almamış olacak ki Sayın ÖZAKMAN bizlere bir hatırlatma yapmış!!
Tarihten ders almazsanız;
Tarih size çok güzel dersler verir!!
Bizim tarihten anladığımız, tarihten
İnsanlar acı çeker ve bu çekilen acıların ödedikleri bedeller olduğunu zannederler. Ne kadar saçma bir durum değil mi? Başkasının hatası neden senin bedelin olsun. Aptal bir beynin kurguladığı saçma sapan eylemler sonucu aldığın yaralar ve acılar senin bedelin değil, kaderindir. Özel yeteneklerin yoksa, bir paratoner gibi şansı üzerinize
Yaşar Özdemir / Anahtar
Üçlemeden oluşan serinin ikinci kitabı #Anahtar. İlk kitap olan #Kilit ‘de, güç oyunları ve adaletsizliğin dünyayı nasıl tehdit ettiğine ve iyilerle kötülerin verdiği mücadelelere tanık olmuş, karakterlerin geçmişlerinde yaşadıklarının hayatlarına nasıl yön verdiğini görmüştük.
İyilerin mücadelesi kaldığı yerden devam
“Milletimizin zalim olduğu iddiası da sırf iftiradan, baştan başa yalandan ibarettir. Hiçbir millet, milletimizden daha çok yabancı unsurların inanç ve âdetlerine riayet etmemiştir. Hatta denilebilir ki, başka dinlere mensup olanların dinine ve milliyetine riyetkar olan (saygı gösteren) yegâne millet bizim milletimizdir.”
–
~Ruhu zedelenmiş, sesi kısılmış, kendisini ifade etmekte güçlük çeken insanların yazarı, sürgünün yarattığı bir edebiyatçı Mehmed Uzun.
"Siverek'te ilkokulun birinci günü bir tokat yedim, bugün bile aklımdan çıkmaz. Okul bahçesinde sıraya girmeye çalışırken aramızda Kürtçe konuşuyorduk. Bir tokat attı İstanbullu yedek subay öğretmen, Türkçe
(Ön not: Bu kitabın da içerisinde yer aldığı 5 muhteşem bilimkurgu eserini yorumladığım videomu izlemek isterseniz şu linke tıklayabilirsiniz: youtube.com/watch?v=BvYXVnA...)
İthaki Bilimkurgu Klasikleri serisinden okuduğum 45. kitap oldu. Bir süredir bilimkurgu klasiklerini okumaya ara vermiştim. Çünkü İthaki Yayınları, bilimkurgu
Adalet az kanun çok
Bilge az bilgi çok
Cesaret az cahil cesareti çok
Çare az biçare çok
Dinleyen az konuşan çok
Etik az betik çok
Farkındalık az fark çok
Güven az özgüven çok
Seçmenler ne halde? Karmaşa içinde bir siyasi ortam, hükümetin normalleştirmeye çalıştığı bir ekonomi politikası ve sosyal hayattaki Türk milletinin kaybı... Bunlar başlıca sorunlar. Gelin Türkiye gündemini beraber anlamaya çalışalım.
Siyasi gündem sürekli değişir durumda ve maalesef seçmen buna ayak uyduramamakta. Seçmenler gündelik hayatında
Gençler böyle bir açıklama yapmak istemezdim ama, bizim bura Şanlıurfa şuan herkes meydanlarda kutlama yapıyor heran her şey olabilir.
O yüzden farklı iller ve Şanlıurfa da olan kardeşlerim dışarıya çıkmamanızı temin ederim.
Yani ben şahsen güven bulmuyorum.
Sadece küçük naçizane bir açıklama saygılar.🌼
Küba'da kamu kaynakları adım başı AVM inşa edip bunları malla doldurmak, halkı her dakika reklam tacizine ve tüketim baskısına maruz bırakmak için değil, insanın potansiyelini açığa çıkarması ve sağlıklı, mutlu bir yaşam sürmesi adına kültür, sanat ve spor faaliyetlerine ayrılmaktadır.
Kapitalist ülkelerdeki mal bolluğuna karşın geniş halk kesimleri beslenme ve barınma gibi en temel gereksinimlerini bile karşılayamamaktadır. Bu ülkelerde bireyler gelir düzeyleri ne olursa olsun gelecek kaygısı, yalnızlık ve mutsuzluk duygularıyla boğuşurken, Küba halkı paylaşımcı bir ekonomide yaşamanın getirdiği güven duygusunun keyfini sürmektedir. Herkesin çalışma hakkına sahip olduğu, eğitim ve sağlık hizmetlerinin her düzeyde ücretsiz olarak verildiği Küba'da bireyler için, "yarın işsiz kalırsam ne olur, çocuğumu nasıl, okuturum, hastalanırsam ne yaparım, yaşlılarıma nasıl bakarım?" soruları gündem dışıdır. Sosyalist Küba'nın bu kazanımları, kapitalist Ülkelerde yaşayan bireyler için hayal bile edilemez bir zenginliktir.