İtiraf etmeliyim ki Gürpınar'ın dili ile bu kadar geç tanıştığım için kendime fazlasıyla kızgınım. O harikulade eleştirel ve mizahi dili beni mest etti. Ayrıca her ne zaman Türk Edebiyatı klasiklerinden okusam Türkçemizin ne kadar güzel bir dil olduğunu bir kere daha anlarım.
Halley Yıldızı'nın dünyaya çarpacağı ve felaketlerin bir bir meydana
Başlığından sonunda ne olacağı anlaşılsa da hiç beklemiyordum . Ters köşe oldum diyebilirim . İrfan Galip'in konuşması ara ara bana uzun geldi . Onun dışında çok keyifle okudum ve cidden nasıl yeni okuyabilirim aklım almıyor.
Evet İrfan Galip'in konuşması bana da uzun gelmişti. Hatta kitabı bu kadar uzun sürede bitirmemin sebebi de bu. Dediğin gibi ters köşelerle dolu bir kitap. En keyiflendirici yanı da bu. Ara ara ben de kızıyorum kendime ama geç de olsa yazarla tanışmışız diye kendimi avutuyorum :)
Franz Kafka ile yıllar önce "Dönüşüm" eseri sayesinde tanışmıştım. Aradan geçen yıllara rağmen eserin etkisi hala üzerimdedir. Hatta hatırladıkça o buhran hissini yeniden yaşarım. Gregor Samsa gibi bir köşeye itilmiş hissederim.
Yıllar sonra Kafka ile "Dava" sayesinde tekrar buluşmak büyük bir zevkti. Hukuki terimleri
"Herkes her şeyi biliyor fakat hiç kimsenin hiçbir şeyden haberi yok." Bence kitabı en güzel anlatan cümle bu olmuş. Kitabı bitirdikten sonra ben de afalladığımı iyi hatırlıyorum. Bu güzel inceleme ile bunu tekrar hatırlattığın için teşekkürler ✨
John Steinbeck bir çok okur tarafından sevilen ve takdir edilen bir yazardır. Benim görüşlerim de bu yönde elbette.
Gazap Üzümleri'nde olduğu gibi bu eserde de hikayenin içindeymişim gibi hissettim. Uzun zamandır aklımda olan bu kitabı çok değerli bir arkadaşımın da tekrar tekrar tavsiye etmesi ile başladım.
Hikayeye içinizi ısıtacak bir dostlukla tanışarak başlıyoruz. Hele böyle bir zamanda böyle güzel, güven ve masumiyet dolu bir dostlukla karşılaşınca insan ister istemez ya bu dostluk bozulursa diye düşünerek endişe içinde okuyor kitabı ve böylece bir solukta okuyup bitiriyor da. Tabi burada kitabın sonunu az buçuk tahmin ettiğim için korka korka okuduğumu ifade etmeliyim. Lennie ve George'un dostluğu ve hayalleri bizi hâlâ böyle güzel duyguların varlığına inandırıyor.
Bir çok insan umutlarına hayallerine sarılarak uyuyor. Yalan yok ben de o insanlardan biriyim. Gencecik yaşlarımızda duygularımız, umutlarımız, hayallerimiz sömürülüyor. Fakat her sabah yeniden umutlarımızı yeşertiyor ve hayaller kurmaya devam ediyoruz. İçimizdeki Lennie'ye kıyamıyoruz işte. Tavşanları besleyeceğimiz günleri bekliyoruz. Tıpkı Lennie ve George gibi karın tokluğuna çalışıp hayallerimizle yaşayıp gidiyoruz.
Bir miktar kalbim paramparça bir şekilde bitirdim kitabı. Umarım siz de sevebilirsiniz.
Keyifli okumalar dilerim.
Kitapla, sevgiyle ve saygı ile kalın :)