12 Mart'ın kadın duyarlıklı sol çizgiye içkin, dönemin politik atmosferi ve aydın sorununa dair eserler veren büyük kadın yazarlarına karşın Tezer Özlü daha bireyselleşmiş, içe dönük, daha melankolik, daha kendini dışlanmış bir edebiyatın kalemi. Dönemin yazını ile aynı doğrultuda değilse de o çevre ile yan yana kalmış, o çevrenin içinden de olan Özlü, bu eseri ile şaşılacak derecede hayatın içine karışmış yazılar sunmuş. Bu haliyle, mücadeleye çağıran, dirençli ve oldukça entelektüel yazılar beni fazlasıyla şaşırttı.
Kitapla ilgili beni zorlayan unsur bir çok yazının güncel olmaması. Sezer Duru bu derlemeyi güncelliği sebebiyle önemli bulsa da, birçok yazı ancak meraklısı için ilginç olabilecek türden. Dönemin edebiyat fuarları, film festivalleri, sanat gezileri, tartışmaları bir noktaya kadar ilgi çekebiliyor. Ancak 80'li yılların göçmen sorununa dair anektodlar, Zweign, Kafka, Pavese, Svevo, Tarkovski, Peter Weiss alıntıları ya da bu isimlere ilişkin yazılar, Hakkari'de Bir Mevsim ve Erden Kıral analizleri oldukça öğreticiydi.
Güncel olmamasına karşın, dönemin uluslararası sanat yaşamına ilgi duyanlar ve farklı bir Tezer Özlü tanımak için okunabilecek bir eser.