Sarışın bir kurda benziyordu
ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacaklarının üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe den Afyon Ova sına atlayacaktı
Nazım HİKMET
Kurtuluş Savaşı Destanı ndan
Kardan ak erkeğiyle sevişirken güvercin,
çok istekli kadın yaya kalır yanında;
ne var ki sen tek başına geride bıraktın,
bunların uyduğu bütün tutkuları,
sarışın erkeğinle birleşince bir kez,
kucağıma geldi yaşam ışığım benim...
Anita çok heyecanlıydı. Elimi sıkıca tutuyor ve üzerindeki minicik elbise yüzünden herkesin kendine baktığını bildiği için utanıyordu. Genç sarışın bir adamın çaldığı piyanonun üç masa yakınına oturduk. Anita’nın ne yiyeceğine ben karar verdim. Ve neredeyse mönüdekilerin üçte birini istediğimi söyledim. Tabii bir şişe de şarap. Anita gireceği kolu doğru tutturmuştu. Prensesti birkaç saatliğine. Zaten prenseslerin de Anita’dan farkı yoktu. Onlar sadece doğru adamla yatmışlardı. O kadar!…
her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet
sarışın başladığım esmer bitiyor
anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
dudakları keskin kırmızı jilet
bir belâya çattık / nasıl bitirmeli
gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
kimi sevsem sensin / hayret
kapıların kapalı girilemiyor
attilâ ilhan
Belki de içinde sürüklediği gidişatın şurasından burasından iyiye yorulabilecek bazı kıytırık faydalar, küçük tavizler kopartarak -koparttığını sanarak- bütün ömrünü bu cılız avuntulara yaslayacak.
Merhabaa, önce her zamanki gibi ana karakterlerimiz Nisa ve Senem'i tanıtarak başlayacağım incelememe
Nisa - Kitabı onun gözünden okuyacağız. Kendisi giyinip süslenmekten pek hoşlanmayan, hep gölgelerde saklanan çekingen bir kız. Böyle dediğime bakmayın yeri geldiğinde kaplan gibi kükreyip sevdiklerini savunmasını da iyi veriyor. Kahverengi saçlı, gözlü bir kızdır.
Senem - Bu karakter ise Nisa'nın tam aksidir. Modaya göre giyinmeyi süslenip püslenmeyi çok sever. Tipik sarışındır. Bazen gerçekten de aptal bir sarışın olur :)
Bu iki karakter yetimhanede büyümüştür. İkisi için de önce birbirleri gelir. Arkadaşlıklarını her şeyden üstün tutalar. Birbirlerinin ailesi olmuşlardır. Yani kısacası arayıp da bulunamyan bir arkadaşlık ;)
Şimdi gelelim konuya ... Bir gün yine normal bir gün gibi okul çıkışı yetimhanede şakalaşıyordu Nisa ile Senem. Curcunadan anlaşıldığı kadarıyla yine evlat edinmek için aileler gelmişti. Fakat onlar evlat edinilmek istemiyorlardı, hayalleri vardı. Büyüyünce birlikte eve çıkacaklardı. İkisi birlikte yaşayacaklardı. Birbirlerinden hiç ayrılmayacaklardı.
İşte bu düşüncelerin önüne geçen şey gözünü onlardan ayırmayan ve evlat edinmek için yetimhaneye gelen bir çiftti ...
TÜRKLERLE OMUZ OMUZA:HANS GUHR
1914-1918 yılları arasındaki büyük savaş, aslında Osmanlı devletinin paylaşımı savaşıydı. Osmanlı yöneticilerinin yani İttihatçıların çok fazla seçenekleri yoktu. Tek seçenek Almanya ile birlik olmaktı. Çünkü İngiltere Osmanlı'nın yaptığı ittifak önerisini kabul etmemişti. Almanya, son anda 400 kadar krallık,
Bir erkek için çok çekici olmayan ya da onu yeterince isteklendirmeyen bir partnerle birlikte olduğu zaman, heyecan duymak amacıyla belli bir durumun fantezisini aklından geçirmesi olağandışı bir şey değildir…
Çekiciliğin az olduğu durumlarda bile odanın karanlık olması yetecektir. Viyanalı yazar Karl Kraus bir keresinde şöyle demişti: “Geceleri tüm inekler siyahtır, sarışın olanlar da.”
Önce sesin gelir aklıma
Çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm
Güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli
Sonra cumartesi günleri gelir
Sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum
Bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak.
Kırk kere söyledim bir daha söylerim
Savaşta ve barışta, karada ve denizde,
Düşkünlükte ve esenlikte
Zamanımız apayrı bize