Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rıdvan Saygı

Onu hayata bağlayan bağlar, her saniye bir parça daha gevşiyor; ayaklarının altında topraklar, sanki yavaş yavaş kayarak onu yavaş yavaş mezarına indiriyordu.
Sayfa 59 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
İşte tam da buydu ‘arama’nın özü — ‘buluna’mayacağı bilindiği zaman bile, aramak…
Sayfa 68 - Metis
Tanrı sadece kartları verdi insana, Azazel'se kazanmak için nasıl oynayacağını öğretti.
Sayfa 249 - Alfa

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Kahpe değil benim annem!" diye çığlık çığlığa küçük odaya koştu, ardından hızla çarpan tahta oda kapısının zangırdayan eğreti camının sesi, evin köhnemiş ve yorgun, ahşap böğrüne yırtarcasına saplanmıştı. Mehtap, küçük kızın arkasından öylece bakakalmıştı, içindeki öfkeyi, hayal kırıklığını, savunmasızlığı, muhtaçlığı bir o görüyordu sanki. Kapı camı âdeta tuz-buz olup da evin böğrüyle birlikte, onun kalbine saplanmıştı acımasızca.
Sayfa 82 - Perseus
Akarsu gibidir insan bilirsin kızım,,, giriverir biçimden biçime,,, öyle bir toprakta yaşıyoruz ki,,, eski bir duyguyu yeniden yaşar gibi sürekli,,,
Sayfa 14 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
… ben ümit kelimesinin aynı zamanda korku ifade ettiğini düşünürüm. Çünkü ümit, olması ve olmaması ihtimali olan bir şeyin, olacağını farz etmektir. Fakat böyle bir faraziye o şeyin olmaması korkusu devam ettikçe mümkündür ve o korku nisbetinde kuvvetlidir.
Sayfa 205 - Ötüken
“Hangi dala tutunduysam kırıldı,” diyor Metin. Zavallı Metin. Tutunmak nedir, nasıldır, onu bilmiyor. Dal kırılmaz Metin. İnsan gözlerini açar sadece. Gözlerini açınca da düşer. En mesut insanlar gözlerini açmak için ölmeyi bekleyenlerdir.
Sayfa 9 - Ketebe
Aşkı sadece şarkılardan duydum. O şarkılar ki hem çok seven sevilen hem de acı çekenlerin şarkıları… Acı çekme kısmında bir sorunum yoktu rahmetli kocalarımın epey dayaklarını yedim. Acıyı meslek edindim eyvallah ama sevme sevilme konusunda eksiktim. Sevgi gibi kutsal kelime, yalnız senle düştü dilime Ölmek yetmez senin uğruna, sense hâlâ anlayamadın (Arabesk Serap isimli öyküden)
Sayfa 99 - Sel
Yaradan’ın nefesi örter aklı, aklın içinde milyon kapı. İnsanlar delirmesin diye o kapıların bazısı kapalıdır. Akıl kendi kendine düşünürken o kapıyı açmamak gerek. Çok derin bir rüyadan bir nefeste geri gelemezsin, tutulur kalırsın geldiğin kuyuların birinde.
Sayfa 33 - Sel
nâzım’ı hiç görmedim ben o çıktı ben girdim içeri gördüm toprağını o acı gülün o kuş ancak o bahçelerde nesini anlatayım ben özgürlüğün gün olur zincire vurulmaktır özgürlük gün olur göğsünü gere gere ıslık çalmak caddede
Sayfa 115 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Böyledir zaten. Bizde bir dürzü, bir yetkili bir yere geçti mi, külü kendi önüne eşmeye başlar!
Sayfa 51 - Literatür
“Niçin ruhumuzun asla ısınamadığı kalıplarda kalmaya mecburuz? Bir insana bundan daha büyük bir işkence olur mu?” 1 Temmuz 1934 tarihini attığı mektubunda, iki gözü Ayşe’sine yazmayı sürdürüyordu Sabahattin.
Sayfa 157 - Destek
Babaların çocuklaştığını görmenin nasıl sıcak ve üzgün bir havası var. Babayla oğul bir kum saatinin iki haznesi gibiler çünkü; bir vakit gelince, zaman, mukadderat, Tanrı ya da her neyse bir şey, kum saatini ters çeviriyor. Tam tersine akmaya başlıyor ondan sonra her şey. Babanın çocuklaştığını gördükçe oğlun içine dolan o sıcak üzüntü de sarı, ılık kumun aşağı akışı belki.
Sayfa 128 - Can
Alçı iki aya yakın bacağımda durdu. Üzerindeki imzalarla çıldırtan bir kaşınma isteği hatıra kaldı bana. Sonradan imzaları da kaldırıp çöpe attım ama o kanatırcasına kaşınma hissini her büyük çaresizliğimde yaşadım.
Sayfa 22 - İthaki
“Saraylar… Yanar tabi”, diyor Adnan abi. “Halkı fakir olan zalimlerin sarayları er geç yanar. Alev almamış tek bir saray yoktur dünyada. Kimini gerçekten alevler sarar, yakar, kimi paçasından tutuşur yanar. Ama her saray mutlak yanar.”
Sayfa 134 - Can Çağdaş
439 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.