Evet,bazen toplumlar,inkilapçı bir akış içinde bulunurlar.Nitekim,İstiklal Savaşından sonra Türkiye,böyle bir devrim veya oluşum içindeydi.Böyle şartlar içinde ise bir şef veya önder,milli iradenin temsili olur.
Kitabın adı:İkinci Adam 2.cilt
Yazarın adı:Şevket Süreyya Aydemir
Sayfa sayısı:495
Kitabımızın 2.cildinde 1938-1950 dönemi anlatılıyor.
Atatürk sonrası C.H.P ve TBMM nin görüntüsü işleyişi nasıl olacaktı. İnkılaplar devam edecek mi? Sanayide devrim yapılacak mı? Türkiye 2.Dünya Savaşına girecek mi?
Eğitim alanında yapılan en büyük devrim Köy Enstitülerinin kurulması idi. Peki bu devrim sürecek miydi? Çünkü bazı taraflarca istenmiyordu. Güya Komünizmi yayıyormuş.
Çok partili sisteme geçişte neler yaşandı nelere öncelik verildi. Hepsi bu kitapta...
Manastır yürüyen birliklerin tozları ve gürültüsü ile silahların gümbürtüsüyle sarsılıyordu. Yunanistan Girit'i ele geçirmişti. Türkiye savaş ilan etti ve askeri birlikler cepheye koştular. Gün büyük zorlukların ve mücadelelerin yaşandığı, savaşlar ve savaş söylentilerinin her yana yayıldığı günlerdi. Osmanlı İmparatorluğu son nefesini vermek
Manastır yürüyen birliklerin tozları ve gürültüsü ile silahların gümbürtüsüyle sarsılıyordu. Yunanistan Girit'i ele geçirmişti. Türkiye savaş ilan etti ve askeri birlikler cepheye koştular. Gün büyük zorlukların ve mücadelelerin yaşandığı, savaşlar ve savaş söylentilerinin her yana yayıldığı günlerdi. Osmanlı İmparatorluğu son nefesini vermek
Atıf Hoca "sütten çıkmış ak kaşık değildir." Meşrutiyet'ten beri, tüm yeniliklerin ve devrimlerin karşısında olmuştur. Çıkardığı "Beyanü'l Hak" adlı gazete çok "gerici" bir yayın organıdır. Dahası, Mahmut Şevket Paşa'nın katlinden dolayı Sinop'a sürülmüştür. Çok daha önemlisi Atıf Hoca, Kuvayımilliye'ye karşı bildiriler hazırlayan Teali-i İslam Cemiyeti'nin yönetim kurulu başkanıdır. Bu cemiyetin yayınladığı ve Atatürk'ü asi (eşkıya) ilan eden bildirilerden birinin altında Atıf Hoca'nın da imzası vardır. Yani bir kesimin "mazlum", "mağdur" göstermek istediği Atıf Hoca, hiç de mazlum değildir. Kurtuluş Savaşı sırasında gerçek din adamları canla başla kurtuluş için mücadele ederken o, bu kutsal mücadelenin karşısında yer almıştır. Atıf Hoca şapka takmadığı için değil, devrim karşıtlığı, kışkırtıcılık yaptığı ve Kurtuluş Savaşı sırasındaki "hainliğinden" dolayı idam edilmiştir. Atıf Hoca'nın şapka devrimini bahane ederek Atatürk'e ve devrimlere saldıranların ilham kaynağı olması gecikmemiştir. Din bezirganları ve gerici çevreler, Atatürk'ü İslam karşıtı göstermek istediklerinde söze, "Atıf Hocalar nasıl katledildi? " diye başlamayı adet haline getirmişlerdir. Atıf Hoca, zamanla adeta çoğalmıştır. Atatürk karşıtı gerici çevreler, şapka giymediği için istiklal Mahkemelerinde yargılanan ve idam edilen binlerce Atıf Hoca'dan bahsetmeye başlamışlardır! Oysaki daha önce de belirttiğimiz gibi şapka giymediği için asılan, idam edilen tek bir kişi bile yoktur.
Batı anlamında ve klasik manada demokrasi, çoğunluğun oyu ve parlamento yolu ile işler. Demokraside çoğunluğun iradesi, azınlığın iradesine hakimdir. Bu da oy sandıklarında ve nihayet parlamento oylamalarında belli olur.
Devrim ise, azınlığın iradesinin, çoğunluğun iradesine ha kim olması demektir. Azlık, fakat öncü bir inkılapçı kadro, halkın istemediği, yahut düşünmediği, fakat halkın yararına olan icraatı, cebir ve zor yolu ile, yani halka rağmen, fakat halk için kabul ettiler. Mesela cumhuriyetin kabulü veya hilafetin kaldırılması, halkın şapka giymesi vesaire gibi