Yazardan okuduğum ilk kitabım BEYOĞLU RAPSODİSİ. Geç kalmışım okumak için daha erken davransaydım keşke.
Kitabın başında işlenen bir cinayetin çözülmesini okuyacağım sandım,en klasik polisiyelerden sandım esasen ama yanılmışım.
Bir dünya kurulmuş kitapta,isimlerini bilip,dolaştığım sokaklardaki görmediğim bir dünya. Beyoğlu’nu işlemiş Ahmet Ümit cadde cadde ,sokak sokak.
Her karaktere bir hayat yazmış,tek başına bir roman olacak hayatlar. Hepsi birleşmiş ve uzun soluklu bir roman olmuş.
Kitabı 2 kısıma ayırdım ben kendimce. İlk kısım karakterleri tanıdığımız ve ikinci kısım olayların hızlanıp karıştığı kısım.
İlk kısım için söyleyeceklerim;
Selim ve Nihat çok etkilemedi beni olması gereken karakterler gibiydiler.
Kenan,onu anlayabiliyorum yaşamını yaptıklarını anlayabiliyorum. Kitaptan bir alıntıyla açıklayacak olursam “Bize verilmiş bir tek yaşam vardı;bu armağını,en yakınlarımız bile olsalar başkaları için harcamaya değer miydi?” (syf:250) Bu soruya ‘ Hayır,değmez.’demiş Kenan ve bir yol çizmiş kendine.
Genel bu kısım için söyleyeceğim son şey her şeye değinen bir bölüm olmasıydı,değişen toplum,dünya,farklılar gibi. İkinci kısım için ise çok polisiye okuyan biri olmadığım için net bir şeyler söylemek istemiyorum sadece bu kısmı daha hızlı okudum oldukça merak uyandırıcıydı. :)