Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.6
D.F
D.F
@siyamteki
57 okur puanı
Haziran 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
MoYan Yaşam ve Ölüm Yorgunu
Yaşam Ve Ölüm Yorgunu Mo Yan ın Kızıl Darı Tarlaları eserinden sonra okuduğum ikinci romanı Kızıl Darı Tarlaların da devrim öncesi ve devrimin ilk yıllarına odaklanan yazar bu eserde Çin Devrimi Kültür Ihtilali Çinin Kapitalist Restarasyonu dahilin yaklaşık 50 yıllık tarihini devrimin ilk yıllarında öldürülen Ximen Bai adlı toprak soylusunun önce bir eşek sonra bir boğa sonrasında domuz daha sonra köpek ve sonunda koca kafalı bir çocuk olarak dünyaya tekrar tekrar gelişini ve her gelişinde Çin in tanık olduğu değişimler kimi zaman bu hayvanların kimi zaman insanların bakiş açısıyla anlatıyor .Mo Yan bu romanı da bence üslup olarak gayet sürükleyici tabi şu uyarıyi yapmakta fayda var:Çin tarihine dair belirli bir birikim şart romandaki bazı ironileri dokundurmaları hatta örtük iletileri daha iyi anlamak adına.
Mo Yan bence modern Çin romanının en usta kalemi olduğunu kesinlikle hak ediyor.Yaşam ve Ölüm Yorgunu bir bakıma tarihin öznedeki yansımalarını okuyucuya paranomik bir şekilde aktarması bakımından çok kıymetli.
Tavsiye edilir lakin herkese değil Çin tarihi ile ilgilenenlere.
Taksitle Ölüm
TAKSİTLE ÖLÜM ŞİİRDEN KURMACAYA
Taksitle Ölüm romanını yıllar önce bir İsmet Özel şiirinde duymuştum ve henüz kitap Türkçeye çevrilmemişti.Ihtimaldir ki Özel de bu kitabı Fransızca aslından okumuştu.Gün geldi ve kitap Yapı Kredi Yayınları tarafından Türkçe yayımlanınca bu kitabı kütüphaneme aldım.Celine'in Gecenin Sonuna Yolculuğu ile birlikte.Denilebilirki Taksitle Ölüm Gecenin Sonuna Yolculuğun sabahıdır.Lakin geceden hiçbir farkı yoktur.Gecenin Sonuna Yolculuk'ta roman savaşla başlar.Taksitle Ölüm ise hemen öncesini anlatır.Pariste sıradan bir küçük burjuva ailenin bazen en ahlaksız bazen en acımasız bazen en samimi bazen en yalancı düşüşü gözler önüne serilir.Kitabı bitirince aklıma Foucault geldi nedense .Bir kitabında şöyle diyordu Foucault Savaş süreklidir barış zamanı sandıklar silah oylar ise mermidir.Yolculuktan sonra Taksitle Ölüm bir bakıma savaşın acımasızlığı diye insanlık dramını belirli bir tarihsel efektif ana bağlayan yargının geçersizliğini anlatır niteliktedir.Celine insanlardan değil ama insanlıktan nefret eder gerçekten.Celine Taksitle Ölüm'de insanlıktan nefretle kaçar.Kaçış belki ama her defasında yakalanmak işte ona Taksitle Ölüm denir.
Yalan
Yalan
Bir adam düşünün tek derdi ansiklopediler olsun.Baba rakı almaya giderken gitmiş ve dönmemiş.Anne öğretmen.Yunus tek yakın dostu kardeşten öte ve kekeme.Yunusun Babası Enis Bey.Annesinin ikinci kocası olacak.Yunus bir akşam bileklerini kesip intihar edince.
Fakat bir sorun var.Bu köksüz adamın o andan sonra sahip olacağı her şey aslında kendisinin değil.Neredeyse her şeyi Yunusun.Hatta benliği ruhu fikirleri bile.Yalan kökü olmamanın romanı.Bilinçsiz bilinçliliğin ereksiz umudun.
Bazen durup düşünürüz ne kadar bize aittir benliğimiz.Çoğu zaman biz de bir başkası olduğumuzu düşünmez miyiz kendimizle başbaşa kaldığımız zamanlar.Yalansız olanımız yoktur şüphesiz.Mesele yalanı özümseyebilmekte.Onu eritebilmekte yabancı kendimizde.
İşte Yusuf Aksu Tahsin Yücel'in dille ilgili fikirlerini konuşturduğu kurmaca kahraman.Yusuf Aksu'ya Kahraman mı dedim Yusuf Aksu koca bir Yalan.
Okur Takip Önerileri
Döşeğimde Ölürken
DÖŞEĞİMDE ÖLÜRKEN-WİLLİAM FAUKNER
Aile dediğimiz şu kutsal acaba sandığımızdan daha günahkar bir lanetli mıdır?Her şeyin yolunda gitmesi doğru yaşadığımız anlamına mı gelir.Sorumlulukların kendisi kötülüklerimize bir zırhsa ne yapacağız.Bundrenlerin annesi döşeğinde ölmekte.Söz istemişti kocasından beni doğduğum Jefferson'a gömün diye.Adam dişlerini yaptıracaktı.Bu cenaze masraflı olmamalı.Tabutu oğluna yaptırıyor.Ve tabut bitince ölüm döşeğindeki annenin en sevdiği diğerlerinden ayrı tuttuğu öteki oğlan üç doların peşinde .Anne öldü.Cenaze Jeffersona götürülmeli.Kıza 10 dolar lazım hazır kente gitmişken hamileliğini sonlandırmalı kimse sezmeden .Bir diğer çocuk erkek en küçükleri annesini balık sanıyor çünkü o farklı.Bu cenaze nasıl gömülür dersiniz?
Derviş ve Ölüm
Derviş ve Ölüm -Meşa Selimoviç
Ivo Andriç'ten sonra okuduğum ikinci Yugoslav yazar olan Meşa Selimoviç'in doğrusu Andriç kadar güçlü bir kalem olduğunu Derviş ve Ölüm'de ispatlamıştır.
Romanda kardeşinin ölümüne engel olamayan bir Dervişin adaletle intikam arasında git gellerini kurbandan katile ve tekrar kurbana gidişinin sürükleyici hikayesi insanı şaşırtıyor doğrusu.
Romanı ilginç kılan şey aslında Meşa Selimoviç'in kardeşinin de kendisi Partizan olmasına rağmen Yugoslavya Komünist Partisi tarafından öldürülmüş olmasıdır.Fakat daha ilginci kendi hayatında kardeşinin ölümü karşısında parti disiplinine karşı hareketsiz kala Selimoviç in kurgusal olarak bir Mevlevi tekkesini Komünist Partiye bir dervişi ise bir Komünist neferle alegorize etmesidir.
Demek ki kimi yönden birbirine benzemez gibi görünen toplumsal kurumların aslında birbirlerine ne kadar da benzeyebileceğini dikkatlice incelersek bu benzerliği ortaya koyabileceğimiz bir çok unsurun hazır olduğu vakıadır.
Romanda özellikle Derviş ile Hasan karakteri üzerinden verilen diyalektik karşıtlığın birlikteliği okuyucuyu dikkate celb eden birtakım fikirlere sürüklerken romanın felsefi bakış açısını sunması açısından kıymetlidir.
Romanda keza dönemin Osmanlı yönetimindeki Bosna'nın tarihsel ve idari panoromasıni sunması bu konuyu merak edenler için birinci elden bir gözleme dayanması açısından değerlidir.
Gecenin Sonuna Yolculuk
Gecenin Sonuna Yolculuk
Celine ile beraber ilk yolculuğumun sonuna geldim.Macerasız seruvenleri daima sevmişimdir.Çünku Gecenin Sonu bir bakıma aydınlığın ilk dakikalardır.Eğer böyle bir çağda yaşıyorsak insana dair olumlu her şey dünyamıza yabancı olmaktan çok birer hortlaktırlar.Belki de hala insan kalabilenlerin Geceyi sevmesinin nedeni budur.Cünku hortlaklar aydınlıktan hoşlanmazlar.
Peki yolculuğa çıkmadan önce neydik Sonunda ne oluvermiştik.Gece henüz başlamamışken zatı şahanem savaş görmemiş takvimlerin neslinden homo teknolojicus Bardamu Ferdinand olamayacağını daha güneş batarken hayıflanarak hissetmişti.Butün cepheler kapalı bizim nesil için savaşmak istiyorsak işimiz bu olmalıydı.Savaşmak paralıydı.Celine yaşasaydı ne derdi acaba bu duruma?Ama Celine bir ölü.Gerçek bir ölü.Gece boyunca konuştuk onunla neden diye soramadım elbette.Neden sevgili Celine cim neden Nazi oluverip çıkıvermiştin kendi Gecenin Sonunda.Herkesin hortlağı kendine elbette ama benimkisi de merak işte.
Gece devam ediyordu.Hortlaklar türüyordu dört yanımdan.Barış,dostluk,dürüstlük ve aşk.Oysa bu hortlaklar arafta kalmışlar da bu dünyada kalan ruhlarını arıyorlardı sanki Gece boyunca huzura kavuşabilmek için.Fakat Yolculuğumuz boyunca kim ruhunu bulsa düşmanına benzetiyordu.Yok yok diyorlardı hortlaklar kalsınlardı.İstemez.
Gecenin Sonuna Yolculuk sona erdiğinde kendi ruhumu aramaya koyulacağım.Su uyur düşman uyumaz ve ruhumuzda.
Kızıl Darı Tarlaları
Kızıl Darı Tarlaları okuma evrenime Murakimi'yi okurken girmiş bir eser merakla Uzak Doğu Edebiyatını incelerken keşfettiğim Mo Yan 'a ait bir eser.
Çin -Japon savaşıni ve geniş Çin coğrafyasındaki bölünmüşlüğü ve İç savaşı fazlasıyla çarpıcı bir üslupla anlatıyor Kızıl Darı Tarlaları.
Romanın asıl güçlü yanı dönemin Çin köylüsünü bütün vahşetiyle en uç inançları Yahut en fanatik duygularıyla anlatıyor olması.Hele savaş anlatısını gerçekleştirirken savaşın insanoğlunun en kaba en vahşi duyguları nasıl ortaya çıkardığını tarafları ayırt etmeksizin en mide bulandırıcı kurguyla gözler önüne seriyor olması romanın kuvvetini bir kez daha hatırlatıyor okuyucuya.
Mo Yan Kızıl Darı Tarlaları'nda ideolojinin mevcudiyetinin insan endeksiyle nasıl doğru orantılı olduğunu gösterirken Kızıl Darı Tarlalarında ruhumun gezindiğini hissettiren Mo Yan romanı için şükranlar sunuyorum.
Veba Geceleri
VEBA GECELERİ- LIBERAL BIR LIGHT OTO SANSÜR
Orhan Pamukun son romanı Veba Gecelerini okurken aklıma takılan ilk soru bu ebatta ki bir yeniden kurgu tarihsel romanın kurgunun içindeki ideolojik yaklaşımın nasıl bu kadar banal olabileceğiydi.
Minger diye bir yer yok bildiğiniz üzere ama Pamuk kendisini ve diğer tarihi kişileri metne eklemekten imtina etmiyor .Fakat romanı okurken Minger üzerinden yazarın Cumhuriyetin kuruluş felsefesine olan garezin kurguyla nasıl da oto sansür aracılığıyla okuyucuya inceden işlenmesi Pamuk'un bir yeteneği mi yoksa entelektüelin özel bir korkusu mu işte bu romanın asıl çelişkisini içinde barındırıyor.
Oysa Pamuk ne zaman tarihten bahsetse kendi düşüncesi ne olursa olsun kurgu ya da gerçek fark etmez sınıfsal en ufak bir göndermede bile bulunmuyor.Yani aslında Pamuk resmi ideoloji eleştirisini yaparken 90 yıllık Kemal Tahir Yahut Tanpınar kültünü bir arpa boyu aşamıyor .Hal böyleyken Pamuk Veba Gecelerin'de aslında vebanın değil entelektüelin 90 yıllık karantinasını işliyor diyebiliriz farkında olmadan.
Kemal Tahir'in Asya tipi üretimi Yahut Tanpınar'ın kentli muhafazakar zırhı aslında resmi ideoloji eleştirisinin politik alanda olduğu gibi sanatta da entelektüelin sınıflardan kaçışını perdelemekten başka bir virüsü yada vebası olmadığını gösteriyor entelektüelimizin.
Mülksüzler Yahut Le Guin'in Anarşizmi
Mülksüzler Yahut Le Guin'in Anarşizmi-1
Mülksüzler romanı günümüzde Marksist olmayan devrimci anarşist güruhun bir devrim güzellemesi olarak sanat piyasalarında halka mülk olarak arz edilirken acaba okuyucuya aslında ne öneriyor?
Le Guin romanında Odoculuk diye yeniden kurulan metin icadı aslında gizli Tolstoy anarşizminden başka bir şey değil. Tarihin cilvesiki Tolstoy bir kadın düşmanı olsa bile Odo bir kadın.Odo asıl dünyada mücadeleye atılıp yeniliyor.Fakat uzayda yeni dünyaların keşfiyle yeni yaşam yerlerini bulan Urrasli yöneticiler madem bu düzende yaşamak istiyorsunuz buyrun sizi yeni dünyamız olan Arrenas a alalım diyor ve Odocular sürüldükleri bu dünyada yeni bir tarih yeni bir medeniyet yaratıyor Anarşist bir yeni dünya.Fakat Le Guin bu kurgusuyla aslında Anarsizme yaratılan tüm eleştirileri bir bakıma haklı çıkarıyor çünkü Marksistlerin Anarşizm eleştirisi özünde onun küçük burjuva soylu idealist bir başkaldırı olduğudur.Yani cidden Anarşizmin bu dünyada kazanabileceği hiçbir mücadele cidden yok zaten.Yani romanın arka kapağındaki devrim güzellemesi koca bir yalan çünkü Odocular bir devrim yapmıyorlar sürülüyorlar bu siyasal bilinçle kurmaca metin arasında diyalektik çelişkiyi adeta gözler önüne soruyor Le Guin'de diğer anarşistler gibi devrimi nasıl yapacağını bilmiyor devrim bilinmeyen yeni bir gezegende bir medeniyetle Odocu medeniyete "kendiliğinden "olduğunda ise Anarres denilen yerde maalesef dans eden yok Le Guin adeta hiçkimsenin devrimini liberal piyasalara pazarlıyor ne idealistçe değil mi otorite yok ama realite kan revan içinde.
Foucault ve Marksizm
Foucault'u Marx'la Okumak
Foucault üzerine yaptığım derinlemesine okumalardan sonra daima şöyle düşünmüştüm Marksizmde bulamadığım ama Foucault un tespitlerinde içimi rahatlatan evet işte aynen öyle diye bağırdığım şey nedir ?
Demek ki bunu bizden önce bir düşünen daha çıkmış ve bu kitabı yazmış .Kitabın Foucault'la Marx arasında bağlantıyı
Sünni Paradigmayı Anlamak
Sünni Paradigma Yahut Çelişkinin Diyalektiği
Kitap uzun zamandır okumayı plandığım Orta Doğuyu tanımak üzerine planladığım bir okumanın önemli basamaklarından biriydi.Kitapta öncelikle bana negatif gelen ilk durum Sünni Paradigmanın oluşum sürecinde Haricilik ve Şiiliği önceleyip Sünni paradigmanın oluşumunu bu olumsuz deneyimlerin Müslüman
Gramsci'nin Iki Hapishanesi
Gramscinin Iki Hapishanesi ya da Bir Kişilik Cinayetinin Anatomisi
Gramsci 20.yuzyılın şuphesiz en ilginç figurlerinden biri olarak tarihsel onemini hala korumaktadır.Kanımca Gramsci'nin bize kalan en onemli eseri olan Hapishane Defterleri'ndeki açmazların nedenlerini anlayabileceğimiz ilginç bir çalışmayla karşı karşıyayız.Pıparo'nun kitaptaaki
Leninin Son Kavgası
MOSHE LEWIN-LENIN'IN SON KAVGASI
Moshe Lewin son zamanların trend konusu olarak revaçta olan Lenin'in son anlarında Stalin'e karşı olmakla sifatlandırilan tırnak içinde kavgasıni anlatmaya calışıyor.Lakin tatminkar olmadiği ortada tekil olaylardan hareketle Stalin Lenin'le ayni fikirde olmadiği konularda Lenin'in ısrarını Son Kavga diye Isevi bir ruha burümek kanimca fazlaca abartıli.Zaten Lenin'in yaşamı incelendiğinde onu polemikçi kişiliğini hatta kimi zaman parti icerisinde arkadaslarina tutumunun hangi noktalara varabilecegini açikca gorebilirsiniz.Örneğin Ekimden once ozellikle Kamenev ve Zinovyev'e ateş püskürüyor hatta Kamenev'in partiden ihracinı talep ediyordu.Yani Lenin'in politik tarzı bu.Eser okundugunda goze carpan ikinci sey şu Lenin hayatı boyunca tum polemiklerinde yanına birilerini muhakkka almiştir Ekim oncesi Bolsevik Mk sina karşi Trockiyi adeta zorla partiye intikali için bizzat uğraşıyor .Keze 1914 sonra Kautsky ile olan polemiğinde o gune kadar adeta ciddi kavgalı olduğu Rosa Luxemburg'u yine yanına almaktan cekinmiyor.Ama bu Lenin icin cok doğal zaman ve sekansa ozgü bir durum .Ornegim Ekim sonrasi Sendikalar ilgili ve parti ici muhalefet konusunda Trockiyle olan polemiklerinde Ekim oncesi hainlikle sucladigi Kamenev ve Zinovyev'i sahaya surmekten cekinmiyordu.Sovyet tarih yazimi kanimca Lenini her acidan Isa ilan etmekle ugrastigindan maalesef dogru bir zeminde ilerlemedigini Trockistlerde dahi gormekteyiz.
Kelimeler ve Şeyler
Kelimeler ve Şeyler
Foucaault'un en tartışmalı ve Marksizmle boşanmasının nişanesi sayılabilecek eseri ike yaklaşik 45 gunden fazla kavga edip durdum.Foucault Entelektuelin Siyasi İslevi'nde Kelimeler ve Şeyleri cok erken bir donemde kaleme aldığım için üzgünüm diyordu oysa kitabin hacmine bakınca bunu yapmadigi için gozlerim kendisine teşekkürü şükran bilir.
Kelimeler ve Şeyler'de Foucault Temsil Söylem Sınıflandırma ve Bilgi uzerinden Modern Insan'ın bir antropolojist incelemesini sunmaktadır.Bu inceleme gayet iddialı bir fikri barindırmakta :"Insan 19.yüzyilda icat edilmiş bir varlıktır".Foucault bunun nedenlerini eser boyunca irdelerken ozellikle belirli bilgi alanlarinın (bilim,felsefe,edebiyat,iktisat vb.)19.yuzyilda Batı düşüncesinin bir ürünü olduğunu dolayısıyla bu bilgi alanlarını pozitif olmaktan çok tarihsel olduğu gercekliğini açıklamaya girişiyor.
Eserin en ilgi çekici bölumleri:
A.Don Kişot
B.Eleştiri ve Yorun
C.Doğa Tarihi
D.Mubadale Etmek
olmak uzere kendi açımdan sıralayabilirim.Özellikle Eleştiri ve Yorum bolumunun her edebiyat ilgilisinin okumasi gerektiği kanaatindeyim.
Mubadele Etmek bölümünün iktisatla ilgili okurların dikkatini çekeceği kanaatindeyim.Bu bölum gerçekten özel olarak incelemeye tabi tutulması gereken bir bolüm kanimca Marksizmle boşanan Foucault bu bölümde hala Marks'ı ne kadar sevdiğini haykırıyor gibi.
BİR KIŞ GECESI EĞER BİR YOLCU
Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu Calvino Seruvenime başlangıcımı aralayan bir kapı olmaktan çok bir romanı okumanın bir romanı yazmak kadar zor olabileceğine inandırması.Okuyucu ile yazar arasındaki o ince çizgi nerde baslar nerde biter doğrusu çizgi mi dedim unutun gitsin çizgi diye bir şey yok yazar da okurdur kıskıvraktır bu kitapta .Bir romana başlarsın ve bu roman Dostoyevskinin Insancıkları değilse muhakkak bitirirsin peki ya roman siz okurken yazılıyorsa ya da okuduklarinız henuz yazılmadiysa hatta bunlari unutun aslinda bu kitabi okumuş bile olabilirsiniz kimbilir belki birinden duymuş olmanızda bir ihtimal .Bır Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu belki de hiç olmamıştır.
