İlk sayıda olduğu gibi bu sayıyı da keyifle okudum. Türkülerin tarihini, hikayesini ilk sayfalarda anlatıyor. Geçen sayıda "Ah Bir Ataş Ver" türküsünün hikayesi, bu sayıda "Sami Efe'nin Destanı"nın hikayesini okudum. "Ozanlarımız" başlıklı bölümde Ali Ekber Çiçek'in vefatının 11.yıl dönümü ile alakalı yazı yayınlanmıştı. Ali Ekber'in yaşam hikayesini anlatıyor. Sonraki sayfalarda Karadeniz müziğinin temsilcisi Resul Dindarla röportaj var. Türkülerle iz bırakan filmler konusunda ise Eşkiya filmi yer alıyor. Filmden sonra müzik aletlerinin yapımında tarihini geçmişini anlatıyor. Bu sayıda kemençeyi Erkan Ketenci'den kavalı ise Sinan Çelik'ten okuyoruz. Sayın'ın son sayfalarında ise zeybeklik kültürünü ve en çok dinlenen 10 türküyü aktarmışlar. Kısacası okuması çok keyifliydi. İster tasarım olsun ister çizimleri olsun oldukça başarılı bir dergi. Diğer sayılarını da okumayı düşünüyorum. Buram buram tarih kokan bir dergi. Keyifli okumalar.
Vadideki Zambak’ı ikinci kez okudum. İlk okuyuşumda özellikle kırlardaki çiçeklerin anlatıldığı kısımlarda betimlemelerin fazlalığı nedeniyle rahatsız olmuştum. Dahası Balzac’ı betimlemeyi abartan bir yazar olarak değerlendirdim. Ve bu sitedeki bir yorumda bu rahatsızlığımı paylaştım. Belki bunda daha önceki okuduğum çevirinin de payı olabilir.
Sitede yaptığım ilk inceleme, Van Gogh aşığı olduğum için bu kitabı puanlayarak geçmem çok büyük vefasızlık olurdu, dolayısıyla uzun bir inceleme olacak… En başta söyleyebilirim ki sayısız kaynak okudum, video izledim Van Gogh’la ilgili, ancak bu eser tamamen birinci dereceden bir kaynak, o yüzden onu başkalarından değil, kendinden tanımanızı
Bu kitapla bir insanı daha tanımış oldum. 12 Mart döneminde fikir suçlusu olarak tutuklanıp cezaevine konan, 24 yaşında yasaklar, sınırlandırmalar, baskılar sonucunda yurdundan ayrılıp yabancı bir ülkede yıllarca sürgün yaşamak zorunda kalan Mehmed Uzun'u.
Çokkültürlülük üzerine yazmış olduğu deneme yazılarında yaşamından izler var, yoğun hüzünle
Irkçılığın, Nazi Almanyası'nı âdeta canavara dönüştürdüğüne şahit olduğumuz bu hikayedeki Yahudilerin yaşaması için kaç para lazım? İnsan hayatı parayla satın alınacak kadar ucuz mu? Schindler'in Listesi adlı eseri Simon Wiesenthal'in şu sözüyle tanımlıyorum; "Nazizm'in saçtığı dehşetle tek başına savaşan bir adamın anısına dikilebilecek en
Sayamadım kaç ah döküldü dallarımdan,
Çok şey görmüşüm gibi,
Ve çok şey geçmiş gibi başımdan
Ah dedim sonra,
Ah! (s.32).
Ne zaman büyük bir şairle tanışsam şiir yazmanın kolay, şair olmanın zor olduğuna bir kez daha şahit oluyorum. Zira şair olmak için çok şey görmek, çok şey yaşamak ve acıların kıskacında yoğrulmak gerekiyor. Tıpkı “
“Ölümün bitmeyen ufkunda yatarken gene sağ,
Bir avuç toprak olurken gene yüksek, gene dağ…”
***
Dolmabahçe sarayı her zamankinden daha sessizdi,
En yakın arkadaşlarının gözleri dolu dolu ona bakıyorlardı,
O günün sabahında herkeste bir huzursuzluk vardı,
Etrafı kalabalık değildi,
Ayağa kalkacak diye umutla bakıyorlardı,
Tüm heybetine rağmen,
2022/79. Kitap: Harflere Bölünmüş Zaman (Edebiyat Haritasında Gezintiler).
Ayfer Tunç'tan; Dünya Ağrısı, Kapak Kızı, Yeşil Peri Gecesi, Osman, Mağara Arkadaşları, Aziz Bey Hadisesi, Evvelotel-Saklı, Ömür Diyorlar Buna, Bir Mâniniz Yoksa Annemler Size Gelecek, Kırmızı Azap, Suzan Defter, Memleket Hikâyeleri, Âşıklar Delidir ya da Yazı Tura,
Es-Selam Değerli Dostlar..
Yaklaşık 2 ay önce arkadaşlarla bir proje düşündük;
Kadim Şehir Kudüs’ü ziyaret…
Ve proje kapsamında gerekli yazışmalar neticesinde 7 si öğretmen, 12 si öğrenci ve 9 u esnaf olmak üzere toplam 28 kişi ile yola koyulduk.
Allahın lütfu sayesinde Yaklaşık 6 gün Kudüs’te kaldıktan sonra şükürler olsun ki dün itibari ile