Kısacası Akşehir, çeşit çeşit ve birbirine benzemez haber rüzgârlarıyla çalkalanıp duruyordu. Ümit vardı, ümitsizlik de vardı, ferahlamalar vardı, dehşetler ve korkular da vardı, tahminler, yorumlar pek boldu. Fakat kanaat ve hüküm yoktu; ne olacaktı, ne yapılabilirdi, ne yapmak lazımdı? Bunu kimse bilmiyor, hatta, belki de bilmek istemiyordu. Bunları, bu olamayanları Akşehir, İstanbullu Hoca'dan bekliyordu.