İstanbul'dan Diyarbakır'a uzanan bir aşk hikayesi. Aynı ülke içinde olsa da farklı kültürlerin çatışması ve buna rağmen aşk için direnme. Kitabın sonunda bütün gün durup durup ağladığımı hatırlıyorum. Canan Tan'ın Nazım ve Piraye'nin aşkından çokça etkilendiğini ve bunu kurgusal bir romanda kendince farklı bir hikayede yorumlandığını görebiliyoruz. Bağımsız bir hikaye anlatılsa da farklı açılarda aşkı zorlaştıran, onu bazen sömüren ama bir yandan daha da tutkulu hale getiren tarafı gerçeğiyle aynı denebilir. Diyarbakır'ı iyi bilen bir insan olarak, kitaptaki Diyarbakır ve oradaki kültür, yaşadığım Diyarbakır'a pek özgü olmamış. Canan Tan uzun süre inceleme fırsatı bulduğu halde o şehri inceleme ve gözlemlemenin ötesine geçemeyip, şehri sindirememiş. Yine de zor bir iş başarmış ve başarılı olmuş diyebiliriz.