Düşünmek yasak..
George Orwell'in harika bir şekilde kurgulamış olduğu kitabı. Orwell'in kurguladığı dünyada dünya üç parçaya bölünmüş haldedir: Okyanusya, Avrasya ve Doğuasya. Kitap Okyanusya'da geçiyor. Okyanusya'da Parti'nin, ne yana baksanız posterleri bulunan Büyük Birader'in, kuralları geçerli. "Büyük Birader'in gözü üstünüzde" Gerçekten de ne yana dönülse hep bir göz var. Tele ekran denilen cihazlarla sürekli gözetim altında bulunuluyor. Bu cihazlar tek bir mimiği gözden kaçırmıyor. Ola ki Parti'nin kurallarından sapılırsa insanlar önce çeşitli işkencelerle tekrar Parti'ye bağlanıyor. Sonunda ise hiç beklemedikleri bir anda buharlaştırılıyor. O kişiden tek bir iz bile kalmıyor, hiç var olmamış gibi. Dil sürekli daraltılıyor, böylece insanların düşünebilmelerinin önü kesiliyor. Bir suçun adı olmazsa o suç işlenmez kuralı işliyor.
Çok da ayrıntılara girmek istemiyorum. Ayrıntıları okuyucuya bırakmak istiyorum.
Bu kitap tamamen kurgulanmış bir eser gibi görülse de düşününce şimdiki hayattan izler görmek de mümkün. Örneğin kendimizden farklı düşünenlere tahammülümüz yok. Tüm gücü elinde tutmak isteyenler insanların bir robot olmasını istiyor, kendi komutlarıyla çalışan birer robot. Bunların tek farkı daha sinsice işliyor olması. Bir birey olarak da kendimizden farklı düşünenleri kendi tarafımıza çekmek, bizim gibi düşünmelerini istediğimiz olmuyor mu?