Gaétan Soucy (d. 21 Ekim 1958 – ö. 9 Temmuz 2013), Kanadalı yazar ve profesör. Üniversitede fizik ve matematik alanlarında öğrenim gören yazar, yüksek lisansını felsefe alanında yapmıştı. Soucy, yazarlığın yanı sıra Collège Édouard-Montpetit 'de felsefe öğretmenliği yapıyordu. Günahsız Gebelik, yazarın 1994 yılında kaleme aldığı ilk romanıydı. 1998'de yazdığı Kibritleri Çok Seven Kız, yazara ilk uluslararası başarısını getirdi, yirmiden fazla dile çevrildi, Académie des letrres Québec Edebiyat Ödülü 'ne layık görüldü. 2002'de yayımlanan romanı Müzikhol bir çok saygın edebiyat ödülü aldı. Kanadalı yazar Gaétan Soucy, 9 Temmuz 2013 günü geçirdiği kalp krizi sonucu Montréal'de hayatını kaybetti. Bu güçlü kalem, ardında muhteşem, gösterişli üslubu ve derinlikli düşünce yapısıyla benzerlerinden ayrışan eserler bıraktı. Genellikle marjinal olan karakterleri, hayatın muammasını sorgulayan, affedilme ve teskin olma arayışlarını umarsızca sürdüren yanlarıyla evrensel ve kanlı canlı bireylere dönüşmüş, insanın yankısını bulan sesi olmuştu.
Benim için yeni bir varoluşun, güz ortasında belki bir baharın başlayacağını duyuyorum, oysa kendimi asla hayallere kaptırmamalıydım çünkü hayal kurmak kırılgan dengem için tehlikeli.
Yorumları çok ciddiye almamanın gerekliliğini bana bir kez daha hatırlatmış olan kitaptır bu.
Okumadan önce 1000K'daki inceleme ve puanları görüp tereddüte düştüğüm, yine de okuyup kendin karar ver diyerek başladığım ve iyi ki okumuşum dediğim kitaptır bu.
Okuduğum "Çok sıkıcı ve kötü bir kitap." , "Zaman kaybı" ,
Bu kitabı okursanız başınıza ne geleceğine dair kısa bir bilgilendirme ve rehberlik hizmetidir.
“Belleğimiz bize geçmişi gösteriyorsa, bunun geçmiş olduğunu bize nasıl gösteriyor?” sözüyle ilk açılışı yapıyor kitap. Aman canım, her kitabın girişinde var böyle bilgelik akan bir söz deyip geçin. Çekinmeyin geçin.
Birbiriyle bağlantısını
Selam yine ben, yine dayanamadım yazacağım. Kitabın adı ya da okumaya başlandığınızda anlatıcının küçük bir çocuk olması sizi sakın ola yanıltmasın. Şu ana kadar okuduğum en acaip (başka kelime bulamıyorum) hikayeydi. Filmi yapılsa, belki yapılmıştır bile, türü psikolojik gerilim olurdu. Yok yok direkt korku da olabilir. Yazarın hayalgücü mü çok geniş bilinçaltı mı çok karanlık onu bilemiyorum ama kara komedi tarzındaki konuşmalara kahkahalar atarak okuduğum ilk bölümün sonunda her şey değişti, gülüşüm suratımda dondu. Gizem dağıldı dağılmaz olaydı, olaylar netliğe kavuştu kavuşmaz olaydı. Keşke okumasaydım huzurumu kaçırdı. Ama güzel miydi çok güzeldi. Nasıl bağlayalım? Mazoşistler okusun madem.